IQNA

Müslüman ve Hıristiyanların katılımıyla gerçekleşti;

İngiltere'de 39. İslam İnkılabı yıldönümü

7:25 - February 12, 2018
Haber kodu: 3463999
Tahran, 12 Şubat 2018- 39. İslam İnkılabı zafer yıldönümü konferansı ''Kudüs, tarih, din bilimi, uluslararası hukuk'' başlığı altında İngiltere İslam Merkezinde düzenlendi.

İngiltere'de 39. İslam İnkılabı yıldönümüIQNA'nın Londra'da İngiltere İslam Merkezinden aktardığına göre, İngiltere İslam Merkezi Başkanı Huccetul İslam Velmüslimin Şomali, İslam İnkılabının zafer yıldönümü konferansında Kudüs şehrinin Kur'an ayetlerine dayanan özelliklerinin listeliyorken İmam Humeyni'nin Filistin meselesine yaklaşımına değinerek İmam da apartheid, ırk ayrımclığına ve işgaline karşıydı dedi. Filistin'de  ikisi de toplandı. Bu nedenle İmam Humeyni Filistin halkına destekte hiç tereddüt etmedi.

İngiltere İslam Merkezi Başkanı, İmam Humeyni'nin hiçbir zaman Afrikalı mazlum siyahileri, Afganistan halkı ve Filistin halkına desteklemede politik nedenlerden dolayı tereddüt etmediğini ifade etti.

Konferasta konuşmacıların herbiri Kudüs ile ilgili özel bir açıdan konuşma yaptı.  Gade Kerimi Kudüs'ten kendisinin ve ailesinin çıkarılmasının hikayesini anlattı. Uluslararası hukuk açısından Nahad Hanofer  bu şehrin durumu hakkında inceleme yaptı. John Hoover Kudüs'ün tarihini başlangıcından bugüne kadar özetledi.

İngiltere'de Filistin Büyükelçisi Manuel Hasassian video yoluyla Kudüs'ün tüm İbrahimi dinler için nekadar  önemi  olduğu konusunda bir konuşma yaptı. Bu kentin uluslararası bir şehir ünvanıyla bütün dinlerden gelen zİyaretçiler  için açık olması çağrısında bulundu. Konferans sonunda Huccetul İslam Velmüslimin Şomali İslami İlahiyat ve Kur'anın bakış açısıyla Kudüs hakkında bazı hususları hatırlattı.

Kur'anda Kudüs

Huccetul İslam Velmüslimin Şomali şöyle devam etti: Kur'anda Kudüs ile ilgili birkaç konuya dikkat çekilmiştir. İlki Kıble ünvanıyla yad edilmiştir. Müslümanlar Mekke'de İslam'ın gelişinin tüm döneminde yani 13 yıl boyunca Beytul Mukaddese doğru namaz kıldılar. Medine'de Kıblenin Beytul Mukaddesten Mekke'ye değiştirilmesi hicretten sonra gerçekleşti.

Kur'anda bu şehre değinilen bir sonraki nokta Peygamber (saa)'in Mirac'a çıkışıyla ilgilidir. Okuduklarımıza göre Peygamber Mekke'den Mescid-i Aksaya gidiyor ve daha sonra göğe yükseliyor. Kur'ana göre Mescid-i Aksa ve çevresi mübarektir. Bu bereket o kadar çoktur ki Hz Muhammed (saa) Mekke'den Mescid-i Aksa'ya gitmiştir.

''Fatıma'yı ararken'' kitabının yazarı Gade Kerimi bu şehre nispeten kendi hayatını ve kişisel duygularını anlattı. İşgal ve Siyonistlerin varlığından önceki yılları ''sakin ve güzel yıllar'' olarak tanımladı. Orada Müslümanlar, Yahudiler ve Hıristiyanların dostluk içerisinden birarada yaşadıklarını belirtti.

Beytul Mukaddes ve Osmanlı Sultanları

İngiltere İslam Merkezi Başkanı ''Kudüs Osmanlılar döneminde uzun yıllar önemli bir şehir değildi. Ziyaret maksadı haricinde çok önemi yoktu. Bu 19.yy değişti. Avrupa ülkelerinin konsolosluklarının varlığı, Hıristiyan okullarının sayısındaki artış, misyonerlerin varlığı ki yerel halkı Hıristiyanlığa davet etmekte idiler. Osmanlı padişahı bu duruma karşı duyarlı hale geldi. Bu şehrin sakinlerinin istatistikleri  ve sayısı doğru olmamıştı. Her zaman siyasi hususlar sayıların manipüle edilmesine neden olmuştur. Bugün İsrail rejimi tarafından verilen sayıların doğruluğuna güvenmek mümkün değildir. Çünkü onların amacı şehrin her yerinde çoğunluğun Yahudi nüfusu olduğunu göstermektir'' dedi.

Konferansta Avrupa Şii Ulema Meclisi Başkanı Huccetul İslam Velmüslimin Seyyid Ali Rıza Rezevi , İslam İnkılabının zaferinin 39. Yıldönümünü tebrik ederek bu İnkılabı hepimizin uğradığı manevi bir yol olarak nitelendirdi. Ona göre İslam, İran İnkılabının temelini oluşturuyordu.  

Rezevi, İnkılabın sadece İran'a mahsus olmadığını ve İmam Humeyni'nin en başından dünyanın ezilen tüm insanlarına hitap ettiğini ve inkılabın başarılarından birisinin Batı'nın eleştiri tabusunun yıkılması olarak nitelendirdi.

Konferansta, Nottingham Üniversitesinde İslami araştırmalar profesörü olan John Hoover Beytul Mukaddes'in  kısa tarihini özetledi ve kentin kuruluşunun MÖ bin yıllarında  Hz Davud ve Süleyman çocuklarının zamanı olarak belirtti. Süleyman'ın heykeli ile ilk  mabedin yapıldığı zamandır.

Yasal bakış açısından Beytul Mukaddes

Uluslararası Hukuk Profesörü Nahad Hanofer, Beytul Mukaddesin durumu yasal açıdan ele aldı. Uluslararası hukuk standartlarına göre İsrail'in başkent ünvanıyla Kudüs'ü ilan etmesi geçersizdir. Çünkü BM üyesi ünvanıyla İsrail'in kendi mevcudiyeti de batıldır.

Nahad Hanofer, şöyle açıkladı: Bir ülkenin üyeliği konusunda oy kullanbilen tek yetkili Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'dur. Şartlı olarak İsrail'in üyeliğini 1948'de kabul etti. O zamanlar BM meşruluğuna büyük ihtiyaç duyan İsrail, bu koşulları kabul etti. Bu koşullardan biri, Kudüs'ün statüsünün değiştirilmemesi ve yönetim türünün olduğu gibi kalması idi. Bununla birlikte , İsrailliler bu durumu ihlal ettiği için aslında uluslar topluluğuna üyelikleri ve dolayısıyla bir devlet olarak varlığı askıya alınmış ve geçersiz hale getirilmiştir. Hanofer uluslararası kanunlara göre, Roma anlaşması ki işgal altındaki nüfusun işgal edilen bölgeye göç etmesi yasaktır ve bir savaş suçunu temsil eder. İsrail'e karşı Uluslararası Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılabilir.

Konferansta şehir çeşitli bakış açılarından incelendi. Soru cevap toplantısında konuşmacılar toplantıdaki soruları yanıtladı.  Dinleyiciler için konuyla ilgili daha fazla bakış açısını açıkladılar.

3690556

 

 

 

 

captcha