IQNA

Yeni vatandaşlık yasası Hindistan’ın geleceğini tehlikeye atıyor

9:28 - March 03, 2020
Haber kodu: 3469066
Siyaset bilimi uzmanları Hindistan'ı dünyanın en büyük demokrasisinin beşiği olarak nitelendiriyor. Ancak yeni vatandaşlık yasası planı ülkedeki 72 milletin demokrasi anlayışında büyük çelişkilerle karşı karşıya kaldı.

IQNA’nın raporuna göre, yeni Hint vatandaşlığı yasası ve ulusal vatandaş kayıt planına karşı yapılan protestoların boyutu, yoğunluğu ve taraftarlar ile rakipler arasındaki son zamanlarda yaşanan şiddetli çatışmalar, temel bir şeyin tehlikede olduğunu kanıtlıyor: Uzun bir çoğulculuk ve dini hoşgörü öyküsü olan bir ulusun geleceği.

Anayasa, muhalefet aracı

Vatandaşların yeni yasaya karşı direnişi anayasayı muhalefetin dile getirilmesinde anahtar bir bileşen olarak kullanıyor. Protestolarda ulusal bayrak ve milli marş gibi anayasal yurtseverlik sembolleri kullanıldı. Bu eylemler, Vatandaşlık Yasası ve Ulusal Vatandaş Kayıt Planının (NRC) Hindistan kimliğinin çekirdeğini tehdit ettiğini göstermeye yöneliktir. Yani sadece egemenlik için bir çerçeve olması gereken anayasa, şimdi farklı bir yaklaşımla halk protestoları için bir araç haline geldi.

Yeni vatandaşlık yasası Hindistan’ın geleceğini tehlikeye atıyor

Muhalefetin düşünsel çeşitliliği

Protestolar kuzeydoğu Hindistan'da, özellikle Assam'da başladı. Muhalefet, yeni yasanın yasadışı göçle mücadele bahanesi altında Hindistan'da onlarca yıl süren kargaşaya yol açacağı korkusuyla geliyor. Vatandaşlık yasası ve ulusal vatandaşlık kaydının getirilmesiyle, Müslüman topluluk kendilerini her zamankinden daha savunmasız ve açıkça ayrımcılığa maruz olarak görüyor. Buna ek olarak, Hindistan'ın vicdani sivil toplumu, özellikle de devletin aşırı milliyetçiliğe aşırı eğilimine karşı çıkan akademisyenler bunu çoğulcu ve demokratik bir toplum için bir tehdit olarak görüyorlar.

Kuzeydoğu'daki protestocular ve Hindistan'daki Müslüman topluluk için bu bir hayatta kalma mücadelesi, ancak akademisyenlerin ve sivil toplumun protestoları daha çok ideolojik.

Hindistan gibi çeşitli bir politik sistemde, bireylerin kimliklerine ve dinlerine dayanan ayrımcı politikalar çeşitli direniş biçimleri yaratır. Hal böyleyken bu geniş muhalif yelpazeyi birbirine bağlayan ortak  şey anayasadır. Hindistan'ın çoğulcu ve demokratik toplumunun kaderi, çoğunluğa hakim olma çabaları karşısında anayasaya saygının güçlendirilmesine dayanıyor.

Yeni vatandaşlık yasası Hindistan’ın geleceğini tehlikeye atıyor

Yoksulların haklarını çiğnemek

Yeni Hindistan Vatandaşlık Yasası, Müslüman olmadıkça üç komşu ülkeden göçmenlere vatandaşlık sağlıyor. Bu nedenle Müslüman vatandaşlar bunun göçle ilgili bir yasadan daha fazlası olduğunu düşünüyorlar. Asıl amacının onlara ikinci sınıf vatandaş olmalarını anlatmak olduğuna inanıyorlar. Bu konu Hindistan genelinde  yasaya karşı Müslümanların protestolarına yol açtı. Ancak birçok Hindu, Sih ve Hıristiyan da yasaya karşı çıkıyor.

Hindistan Müslüman Birliği Genel Sekreteri Esededdin Uveysi yeni vatandaşlık yasasının ve ulusal kayıt planının Hint toplumunda yoksulların ve toplumun alt tabakasının haklarını çiğnemeye yönelik bir program olduğuna inanıyor.

Bağnazlık ve hoşgörü arasındaki savaş

Protestoculara yönelik aşırı Hindu şiddeti geçen haftadan bu yana yoğunlaştı. İktidardaki Hint Partisi'nden yerel bir politikacı olan Kapil Mishra, polis vatandaşlık yasasına karşı protestoları sona erdiremezse kendisi ve destekçilerinin harekete geçeceğini açıkladı. Mishra'nın ültimatomundan saatler sonra destekçileri protestoculara saldırdı. Birkaç gün içinde Müslümanların evlerine, dükkanlarına ve camilerine ateş açtılar. Çatışmalar şimdiye kadar çoğu Müslüman olmak üzere 39 kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu.

Yeni vatandaşlık yasası Hindistan’ın geleceğini tehlikeye atıyor

İktidardaki Hindu aşırılık yanlısı parti Hinduizmi Hindistan'da yaşamanın tek geçerli ve doğru yolu olarak görüyor. Hindistan hükümet bakanı Garyaj Singh geçen ay ülkedeki tüm Müslümanların Pakistan'a gönderilmesi gerektiğini söyledi.

Hindistan'da olup bitenler sadece Müslümanlar ve Hindular arasında dini bir çatışma değil, Hindistan'da iki tür düşünce arasında politik bir çatışmadır. Hindistan'ı dindar olmayan, açık bir ülke olarak görenler ve Hindu devletine sahip olmak isteyenler. Nihayetinde bu iki düşünce türünden hangisinin hüküm sürdüğü sadece Müslümanlar için değil tüm Hintlilerin geleceği için önemlidir.

3882645

captcha