IQNA

Kültür / Sanat

'Dünya Mevlevihaneleri' kitabını basacak yayınevi aranıyor

8:22 - July 14, 2007
Haber kodu: 1562227
Kültür Sanat 'Dünya Mevlevihaneleri' kitabını basacak yayınevi aranıyor '2007 Mevlânâ Yılı' dolayısıyla gün geçmiyor ki yeni bir kitap yayımlanmasın. Yeni kaleme alınan eserler bir tarafa, eski sandıklar da tek tek açılıyor, seneler evvel bu konuda yazılmış her satırın izi sürülüyor. Bu hengâmede 'saklı hazine' misali keşfedilmeyi bekleyen eserler de yok değil.
Barihüda Tanrıkorur'un Selçuk Üniversitesi'nde yaptığı 'Türkiye Mevlevîhaneleri Mimarisi' adlı doktora tezi, bu noktada en dikkat çekici çalışma. Birkaç yayınevi ve kuruluş bu tez ile ilgilenmiş olsa da basmama konusunda mazeret olarak, maliyeti öne sürmüş. On beş yılda tamamlanan tez, İstanbul'dan Kilis'e Selanik'ten Kahire'ye Osmanlı coğrafyasındaki pek çok Mevlevihanenin eski fotoğraflarını, krokilerini, bir arşiv halinde gün yüzüne çıkarıyor. Kâh bir kitabenin, kâh bir fotoğrafın peşinde yıllarca yol alan Tanrıkorur, minyatürlerden seyahatnamelere, Batılı seyyahların eserlerinden, devlet arşivlerine pek çok kaynaktan istifade etmiş. Tez basılırsa, bu konudaki en kapsamlı eser olma niteliğini taşıyacak.

Barihüda Tanrıkorur, Müslüman olmadan evvelki ismiyle Charmaine Angele Moo, merhum bestekâr Cinuçen Tanrıkorur'un eşi. Jamaika asıllı bir ailenin çocuğu olarak Kanada'da dünyaya gelmiş. Kaliforniya Eyalet Üniversitesi'nde heykeltıraşlık ve tasarım bölümünde yardımcı doçentlik yapmış. Tanrıkorur'un 'Türkiye Mevlevîhaneleri Mimarisi' tezine başlamasının öyküsü de bir hayli ilginç. Türkiye'ye ilk kez 1976'da Mevlevi şeyhi Süleyman Loras Dede'nin vasıtası ile gelir. Dedenin rahle-i tedrisinde geçirdiği manevi eğitimden sonra çeşitli haller yaşar ve ardından Müslüman olur. Süleyman Dede, 'Allah'ın senin üzerinde çok büyük bir nimeti var.' der ve Mevleviliğe dair bir hizmette bulunması gerektiğini söyler. Barihüda Hanım, Mevlevilik'te resim, mezar taşları gibi konuları sıralasa da Süleyman Dede'nin ilgisini çekmez, yeni bir şeyler yapmasını ister. Konuşma esnasında 'Mevlevihaneler' konusu geçer ve 'Mevlevihaneler' üzerine bir çalışma yapmasına karar verilir.

Mimariden Mevlevilik tarihine

Barihüda Tanrıkorur, tezi için Süleyman Dede, Rusuhi Baykara ve Abdülbaki Gölpınarlı gibi önemli isimlerden istifade etmiş senelerce. Eşinin rahatsızlığından dolayı sız sık Amerika'ya gitse de tezi tamamlamaktan vazgeçmemiş. Tanrıkorur, Mescid-i Nebevi'nin ashabın manen yetişmesindeki etkisinden yola çıkmış tezini hazırlarken. Mekânların, insanın halet-i ruhiyesine etkisini irdelemiş. Çalışmanın sadece kuru bir mimari kitabı olmadığını söyleyen Tanrıkorur, "Her bina bir semboldür. Mevlevihanelerdeki hayat oradaki insanların zikir ve tevhidleri ile ayrı bir ruh kazanıyor. Tekkeleri inceledikçe çok derin sırları görebiliyorsunuz. Tezde Mevlevihanelerin hangi bölümlerden oluştuğu, şeyh efendiye nerede intisap edildiği, semanın nerede öğretildiği sema ayininin neyi temsil ettiği, seyr-i sülûkun safhaları, insan-ı kâmil gibi konuları da anlatıyorum." diyor.

Tanrıkorur, Mevlevihanelerin mimarisi üzerinden 'Mevlevilik tarihi' okuması gerçekleştirmiş adeta. Çalışma ile ilgilenen kurumların, maliyet mazeretine ise pek inanmıyor. Çünkü tezde yer alan görsel malzemelerin çoğu siyah-beyaz. Bu da maliyeti düşürüyor. İstenilse birkaç kitap halinde bile yayımlanabilir. Ama şimdiye kadar ciddi manada ilgilenen olmayınca tez Tanrıkorur'un elinde, 2007 Mevlânâ Yılı'nın bitmesine aylar kala basılmayı bekliyor.

"Albert Gabriel'in çizimleri kadar değerli"

"Fransız mimar ve arkeolog Albert Gabriel, Türkiye'ye geldiğinde Sivas Divriği Camii'nin, Bursa Mevlevihanesi'nin ve daha pek çok yerin planını çıkarıp, resimlerini çekmiş. Büyük bir aşkla yaptığı bu çalışmalarından birkaç cilt çıkardı. Paris'e döndü ve bastırdı. Bu kitap bizim için bir başvuru kitabı. Pek çok bina şu an ayakta değil. Sadece Gabriel'in çizimlerinden görebiliyoruz. Tezdeki bilgiler ve görsel malzemeler de aynı nitelikte. Mevlevihanelerle ilgili bilgilerin, eskizlerin, fotoğrafların ve çizimlerin bulunduğu başka bir kitap yok. Ama ne yazık ki bunlar sadece bir tez çalışmasında kalıyor, kitabı basamayınca. Kimi dostlarım bu kitabı İngilizceye çevirip yurtdışında basmamı isteseler de, ben bundan yana değilim. Birilerinin bu çalışmayı yayımlayacağına inanıyorum."
Zaman
captcha