IQNA – Suudi Arabistan İçişleri Bakanlığı tarafından 2 Ocak 2016’da yapılan
açıklamada, 46 kişiyle birlikte Ayetullah Nimr Bakır El Nimr’in de idam
edildiği bildirildi.
Dünya çapında büyük tepkilere neden olan bu olayın karşısında sessiz kalan ülkelerden birisi Türkiye oldu. Türkiye’den hiçbir siyasi ve dini kurum Suudi Arabistan’ın bu eylemini kınamadı.
Yazdığı bir makalede Ayetullah Nimr’in idamına yönelik Türkiye’nin izlediği menfaatçi politikaya değinen Hürriyet gazetesi yazarı Muhammed Yılmaz, şunları kaydetmişti: "Ayetullah Nimr, şiddete başvurmadan diktatör rejimlere karşı çıkan bir din alimiydi. Sözü edilen şii din aliminin idamına karşı Türkiye yönetiminin düşündürücü bir tavır sergilmesinin sebebi nedir? Acaba Türkiye’nin bu tavrı Ayetullah Nimr’in Al Suud tarafından idam edildiği için midir? yoksa onun Şii bir din alimi olduğu için mi?
Yazısının bir bölümünde de Ayetullah Nimr’in idamına tereddütle yaklaştığını belirten Yılmaz, "Eğer herhangi bir müslüman din alimi Budist ülkelerden birisinde infaz edilseydi yine de mi Türkiye sessiz kalacaktı?” sorusunu ileri sürerek, bu olayın araştırılması için bize bir ipucu veriyor.
Adı geçen Türk yazarın görüşüne dikkatle yaklaştığımız zaman Türkiye hükümetinin İslam dünyasında kendi çıkarlarıyla örtüşen, fakat çok değişken bir politika yürüttüğüne tanık olmaktayız.
Bu bağlamda AK Parti’nin Siyonist Reijmle ilişkilerini normalleştirmek için sarfettiği çabaya işaret edebiliriz. Sosyal ağlarda ülke halkının büyük itirazlarına neden olan karar Türkiye’nin İslam dünyasında sadece kendi menfaatleri peşinde oluğunu göstermektedir.
Geçen günlerde Recep Tayyip Erdoğan’ın farklı zamanlarda yaptığı konuşmalardan bazı parçalarını paylaşan Facebook kullanıcıları, aynı konu yönündeki sözlerin içerik bakımından çok çelişikli olduğunu belirterek, AK Parti’nin dış politikasını eleştirmişlerdi.
Erdoğan’ın farklı zamanlarda yaptığı konuşmalar birbiriyle örtüşmemekteydi. Örneğin, yaptığı bir konuşmada "Biz Kudüş İşgalcıları ile dost olamayız” ifadesini kullanan Erdoğan, son günlerde yaptığı diğer bir konuşmada ise İsrail’i Türkiye hükümeti ve halkının dostu olarak nitelendirmişti.
Türkiye yönetiminin İslam dünyasında izlediği çelişkili politikalardan biri de Recep Tayyip Erdoğan’ın Mina faciası ve Mekke’de vinçin devrilmesi olayında Suudi Arabistan'dan yana bir tavır ortaya koymasıydı.
Sözü edilen iki olay özellikle de Mina’daki facianın Suudi Arabistan’ın yönetim eksikliği yüzünden meydana geldiği halde Erdoğan’ın Al Suud’dan yana olması çok düşündürücü değil midir?
Erdoğan Mina’daki facia hakkında yaptığı açıklamda, "Her zaman bardağın dolu kısmını görmeliyiz. Bu hadiselerde Suudi Arabistan’ın suçlu olduğunu söyleyemeyiz” ifadelerini kullanmıştı.
Üzerinde durmamız gereken başka bir konu da Türkiye medyasının Ayetullah Nimr’in idamı ve yukarıda sözü edilen facialara yönelik yaklaşımıdır. Türkiye yönetimi tarafından desteklenen yayın kuruluşlarının çoğu özgürlük yanlısı bir din aliminin idamını kınamaktan daha ziyade Suudi Arabistan’ın Tahran Büyükelçiliği’ne düzenlenen saldırı üzerine yoğunlaştılar.
Anadolu Ajansı gibi bazı haber ajansları da Şeyh Nimr’in idamını görmezden gelerek, Suudi Arabistan’ın İran’daki temsilciliklerine düzenlenen baskınlar gerekçesiyle askıya alınan Tahran-Riyad ilişkilerini analiz etmeyi ön planda tuttular.
Tabii ki kimliği belirsiz kişiler tarafından Suudi Arabistan’ın İran’daki temsilciliklerine düzenlenen baskınların hemen ardından İranlı yetkililer bu olayın ahlak dışı olduğunu belirterek, baskınları kınadılar.
Azerbaycan ve Bahryen gibi ülkelerde Şiilere karşı yapılan zulmün yanı sıra Nijerya Şiilerinin katledimesine de işaret edebiliriz. Ayrıca Türkiye medyasının bu gibi katilamları ve bazı diktatör rejimler tarafından Şiilerin bastırılmasını görmzeden gelmesini dikkate alarak, birkaç soru ile yazımıza son verebiliriz.
1. Acaba Türkiye hükümeti İslam dünyasının büyük bir parçası olarak bilinen Şii müslümanları diğer müslümanlardan farklı mı görmektedir?
2. Acaba Türkiye hükümeti, Al Suud cinayetlerine karşı yine de sessiz kalmaya mı devam edecektir?
3. Acaba Siyonist Rejim’le ilişkileri normalleştirmek müslüman Türkiye halkının iradesine aykırı değil midir?