200 milyondan fazla Müslüman'ın yaşadığı Hindistan'da Ramazan, ülkenin resmi olmayan en yüksek dini kurumu olan fetva heyetinin hilali görmesiyle ve bunu ilan etmesiyle başlıyor.
Ramazan'ın ilan edilmesinin ardından Müslümanlar, komşu, dost ve akrabalarını arayarak, hem oruç ayının başladığını haber veriyor, hem de Ramazan'ı kutluyor.
1,3 milyar nüfuslu ülkede azınlık olarak yaşayan Müslümanların bir arada ve yoğun olarak yaşadığı bölgelerde Ramazan coşkusu hayatın her alanında kendisini gösteriyor. Camiler ve camiye giden yollar ışıklandırılarak süslenirken, cadde ve sokaklara iftariyelik meyve ve tatlı tezgahları kuruluyor.
Hindistan'da gün içindeki canlılık ve hareketlilik, Ramazan'ın başlamasıyla yerini iftar sonrasına bırakıyor. Müslümanlar, teravih namazından sonra gündüz yapamadığı işlerini tamamlıyor, alışverişe çıkıyor ya da birbirlerini ziyaret ediyor. İftardan sonra başlayan bu hareketlilik sahura kadar devam ediyor.
Ülke oldukça kalabalık ve gürültülü olduğu için oruca başlanması ve iftar vakti sirenler çalınarak duyuruluyor. Merkezi bölgelerdeki büyük camilerde ise iftar vaktinin geldiği top atılarak haber veriliyor.
Hindistan'da Müslüman aileler, çocuklarının ilk orucuna büyük önem veriyor. İlk orucunu tutan çocuğa akraba ve komşuların davet edildiği iftar yemeği veriliyor.
Dünyada en fazla Müslüman nüfusun yaşadığı ikinci ülke olan Hindistan'da Ramazan, ibadet, yenilenme, yardımlaşma ve dayanışmayla geçiyor. Hindistan'da Ramazan'da en canlı yerler cami ve mescitler. Asırlar öncesinden günümüze kadar ayakta kalabilen camilerde iftar yapma geleneği, iftar öncesi cami avlularını şenlendiriyor. Cami içine ve avlusuna kurulan sofralarda zengin-fakir, kadın-erkek bir arada iftar vaktini bekliyor. Oruç açılmadan önce caminin imamı tarafından yüksek sesle okunan duaya iştirak ediliyor.
Oruç mutlaka hurma ve gül şerbetiyle açılıyor, sonra iftariye tabağına hazırlanmış, içine sebze veya kıyma konularak kızartılan hamurdan yapılan "samosa", kabak ya da patatesin nohut ununa batırılarak kızartılmasıyla yapılan "pakura" ve çeşitli meyveler yeniliyor. Daha sonra el birliğiyle sofralar toplanıyor, yerine hasır ve kilimler serilerek akşam namazı kılınıyor. Namazdan sonra isteyen camide, evde ya da cami çevresinde bulunan lokantalarda akşam yemeğine geçiyor.
Ramazanlarda akşam yemeğinin vazgeçilmezi "büryani" adı verilen etli pilav. Bu ayda et yemekleri sıkça yeniliyor. Sütün içine tel kadayıf ve hurma konularak pişirilen "Şirla Hurma" tatlısı da önemli Ramazan lezzetlerinden. Bu tatlı her evde yapılarak ikram ediliyor. İftardan sonra "harir" adında yerel bir içecek de servis ediliyor.
Hindistan'da Ramazan'a özgü adetlerden biri de camilerin genel temizliğe ve bakıma tabi tutulması.
Ramazan'ın son günlerinde artan coşku Kadir Gecesi'yle birlikte zirveye ulaşıyor. Kadir Gecesi'nde bütün camiler dolup taşarken, bu gece için düzenlenen programlar gün doğana kadar devam ediyor.
Yine bu günlerde, din adamları yoksullara zekat ve fıtr sadakası verilmesi çağrısında bulunuyor vu bunların eşit oranlarda dağıtılması sağlanıyor.
Kamuda ve özel sektörde çalışan Müslümanların Ramazan boyunda işe geliş ve gidiş saatlerine esnek davranılıyor, kendi işleri olan Müslümanlar ise iş yerlerini öğle vaktine kadar açmıyor. Ramazan, Müslümanlar için ibadet, dinlenme ve yenilenme ayı olarak algılandığı için bu ay süresince düğün, kutlama, eğlence yapılmıyor.
Devlet yetkilileri hangi dinden olursa olsun, ülkede Hinduizm'den sonra en büyük ikinci din olan İslam'a karşı saygılı davranıyor ve Ramazan süresince devlet adamları Müslümanlar için iftar yemeği veriyor.