Yeni Şafak’ta
yer alan habere göre, Arakanlı Müslümanların dertleri bitmiyor. Myanmar ordusu
ile Budist rahiplerin sistematik olarak uyguladıkları soykırımdan ve şiddetten
kaçarak ülkelerini terk eden Arakanlıları bekleyen yeni tehlike salgın
hastalıklar. Burma’nın (Myanmar) Arakan eyaletinden zorla sürülüp boğulma
tehlikesi eşliğinde Naf Nehri’ni geçen ve çamurlar içinde süren yolculuk
sonrası Bangladeş’in Cox’s Bazar bölgesine ulaşabilen Müslümanlar temel
ihtiyaçlarını karşımaktan uzak durumda. Bangladeş’e kabul edilen mültecileri
burada zorlu bir kamp süreci bekliyor. Sığınanların yüzde 80’ini kadın ve
çocuklar oluşturuyor.
Yakılan köylerinden ve evlerinden yanlarına alabildikleri eşyaları sırtlanan Arakanlılardan bazılarının küçükbaş hayvanlarını da taşıdıkları görüldü. Arakanlı mülteciler, Naf Nehri’nden sonra Bangladeş sınırına kadar uzayan pirinç tarlalarındaki 1 metrekarelik tepeciklerde saatlerce bekliyor. Bangladeş askerlerinin Naf Nehri’nin kollarında 100 metre aralıklarla nöbet kulübeleri kurduğu görülürken, başta gazeteciler olmak üzere sivillerin ve yabancıların bölgeden geçişlerine izin verilmiyor. Sınırın sıfır noktasında kurulan nöbet kulübelerinin çevresi Arakanlılar için bekleme noktası haline gelirken, burada bir süre bekleyen mültecilerin kontrollü olarak Bangladeş’e geçmelerine müsaade ediliyor.
Kamplarda başta susuzluk ve barınma gibi temel ihtiyaçlar konusunda büyük sorunlarla boğuşan sığınmacılar, şimdi de sağlık problemleriyle başetmek zorunda. Yüzölçümüne oranla dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip yoksul Bangladeş’in kendi halkı için dahi yetersiz oluşu, Arakanlıları kaderleriyle başbaşa bırakıyor. 25 Haziran’dan bu yana bölgeye gelen Arakanlı sayısı 300 bini aşmış durumda. Bangladeş’teki sağlıksız koşullarda en büyük tehdit yine çocuklara. Temiz içme suyunun olmadığı kamp koşularında beslenme yetersizliği çeken Arakanlı çocuklar başta ishal olmak üzere kolera, sarılık ve tifo gibi hastalıklarla boğuşuyor. Tedavi edilmediği takdirde ölümcül sonuçları olan bu hastalıklardan ötürü yakında can kayıplarının yaşanabileceğinden endişe ediliyor.