IQNA’nın raporuna göre, geçen hafta, dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlar, Avrupa'daki aşırılık yanlılarının ve İslam karşıtıların İsveç'te Kur’an'ı yakmalarına ve Danimarka'da Vahiy Kelamını yırtmalarına tanık oldu. Öte yandan Fransa'daki hiciv dergisi Charlie Hebdo, İslam Peygamberi'ne (sav) hakaret eden karikatürleri yeniden basarak bu ülkede İslam karşıtlığının devam ettiğini bir kez daha gösterdi.
Bazıları son yıllarda bu benzer eylem ve davranışların, Batı toplumlarındaki çeşitli sorunlardan sosyal azınlıkları ve göçmenleri suçlayan popülist politikacıların ve aşırı sağcı grupların yükselişinden kaynaklandığına inanıyor. Sosyal ve dini azınlıkları (Müslümanlar gibi), terörizmi desteklemek gibi çeşitli bahanelerle Batı toplumlarından dışlamaya çalışıyorlar.
Kanadalı araştırmacı Alnoor Gova bu hakaretlerin Batı toplumlarında Müslümanların inançları olarak görüldüğüne ve Müslümanların yabancı olarak var olduğu görüşünden (yabancı düşmanı kültür) kaynaklandığına inanmaktadır.
Goa şu anda Kanada, Vancouver'daki British Columbia Üniversitesi'nde bir araştırmacı ve sosyal işler uzmanıdır ve Kanada toplumundaki çok kültürlü konular hakkında çok sayıda makale yayınlamıştır.
Alnoor Gova IQNA ile yaptığı röportajda Kur’an yakma ve Avrupa'da İslam Peygamberine (sav) hakaret eden karikatürleri yeniden basma gibi son eylemler hakkında ‘’ Onların eylemlerinin (İslam mukaddesatına hakaret) tam olarak Müslümanlara hakaret etmek ve toplumlarında "yabancılaşma ve yabancılaştırma" (yabancı düşmanlığı) görüşünü sürdürmek için planlandığını düşünüyorum. Kanada nefret söylemi yasalarına sahiptir ve bu tür davranışlar suç sayılmaktadır. Hükümet ve güvenlik servisleri, bu yasalara pek yardımcı olmamakla birlikte, genellikle bazı ırksal meselelerle ilgilenmektedir.’’ dedi.
Bu sosyal işler uzmanı, son meselelerin Batı'daki yeni İslamofobi dalgasıyla bağlantısı hakkındaki bir soruya yanıt olarak şu açıklamada bulundu: İslamofobi olarak tanımladığınız şey, 2001'den beri ve 11 Eylül olayından sonra revaç buldu. Bununla birlikte, bu olayın failleri olarak Müslümanlara yapılan vurgu, beyaz üstünlükçü grupların artık ideolojilerini şiddet eylemleri yoluyla ve görünüşte hükümet kontrolü dışında yayıyor olmaları gerçeğini gizlemektedir. Ancak Müslümanlar, Yerli Kanadalılar ve Black Lives Matter hareketi gibi gruplar iç teröristler ve aslında hükümetin gözetimindeki hedefler olarak görülüyor.
Alnoor Gova Batı toplumlarındaki bazı ikinci ve üçüncü kuşak Müslümanların IŞİD ve El Kaide gibi aşırılık yanlısı gruplara eğilimlerinin nedeni ile ilgili olarak, bu toplumlarda Müslümanlara eşit muamele edilmediğini vurgulayarak ‘’ Batı'da yaşamalarına rağmen Müslümanlar bu ülkelerin toplumlarında diğerleriyle eşit değildir ve bu nedenle bu duygular onları (aşırılık yanlısı gruplar tarafından) aldatmak için kullanılır. Oysa bu eşitsizlik, inanç, ırk, din ve davranışa bakılmaksızın saygı ve haysiyetle insan olarak kabul edilirse ortadan kalkacaktır. Batı ülkelerinin dış politikası da gençleri aldatan bir faktör olarak görülüyor. Dış politikadaki bir değişiklik, geçlerin aşırıcılığa eğiliminin azaltılmasına yardımcı olabilir. ‘’ dedi.
Başta Kanadalı Müslümanlar olmak üzere Müslümanların İslamofobi ile nasıl savaştıklarına dair Goa şunları söyledi: Kanada'daki Müslümanlar, onurlarının ve eşitliklerinin yerli halkların ve siyahlar gibi diğer ırksal toplulukların mücadeleleriyle bağlantılı olduğunu ve sömürgeleştirilmiş zihniyetlerinden kurtulmaları gerektiğini ve çokkültürlülüğün, liberal ilerici bir dil kullanarak beyaz üstünlüğünü sürdürmenin bir taktiği olduğunu anlıyorlar. Çünkü eşitlik ve çoğulculuk vb. sloganlara rağmen hükümet ırkçılıktan özgür değildir. Buna örnek olarak Kanadalı Yerlilerin ve siyahların yaklaşık 500 yıldır haklarını talep etme mücadelesi gösterilebilir. Aynı zamanda İslamofobi ile mücadele, diğer Müslümanlara katılarak ve dayanışarak ve toplumlarının ayrılığını iyi Müslümanlar ve kötü Müslümanlar olarak kabul etmeyerek yapılabilir. Elbette Kanadalı Müslümanların mevcut durumu temelden değişmedi ve görünüşe göre kötüleşiyor.
3921376