IQNA’nın raporuna göre, Sefer ayının yirmi sekizi, İmam Hasan Mücteba'nın (a.s) şehadetinin yıl dönümüdür. Ehl-i Beyt'in (a.s) itibarını ve otoritesini zamanın tiranları karşısında tecelli ettiren büyük imam idi.
İmam Ali'nin (a.s) şehadetinden sonra, halk İmam Hasan'a (a.s) biat etti imamlığı 6 ay üç gün sürdü ve kameri yılda onunla Muaviye arasında bir barış anlaşması imzalandı.
Bu barış, Muaviye'nin açgözlülüğü ve Müslümanların halifesi olarak İmam Hasan'a (a.s) biat etmeyi reddetmesi nedeniyle meydana gelen bir savaşın ardından gerçekleşti.
Barış antlaşmasının uygulanmasının ardından Medine'ye dönen İmam Hasan (a.s) şerefli hayatının son 10 yılını orada geçirmiş ve Müslümanların ruhani liderliğini üstlenmiş, aynı zamanda Muaviye'nin fesat planları ile uğraşıyorlardı. Aşure hareketine damgasını vuran gençleri yetiştirdiler.
Sonunda İmam Hasan Mücteba (a.s) H. 50 yılının Safer ayının 28'inde eşi Jada tarafından zehirlenerek yüksek şehadet makamına ulaşmış ve mübarek bedeni Baki mezarlığına defnedilmiştir.
IQNA muhabiri, İmam Hasan'ın (a.s) şehadet yıl dönümünde, Kuveyt'teki Caferi Vakıf İdari Başkanı ve din işleri uzmanı Usame Mansur İbrahim Al-Sayeg ile görüştü.
Bu Kuveytli uzman konuşmasının başında şunları söyledi: Büyük Şii İmamlarımızın her biri belli bir unvanla tanınır. Bütün imamlar cömert ,bağışlayıcı ve çok secde eden insanlardı. Ama neden İmam Hasan (a.s) Ehl-i Beyt kerimi olarak biliniyordu? Şöyleki muhtaçlara karşı davranışı, cömertliği ve mağfireti çok olduğu için, malının tamamını, yarısını da defalarca bağışladı. İmam Hasan'ın (a.s) ihsan ve mağfiretinin özelliklerinden biri de, kendisinden istense, hatta istemeden muhtaçlara yardım etmek istese bile, bol mağfiretinin yanında onların itibarını da korumasıydı. Çünkü insanların itibarına o kadar hürmet ederdi ki, onların muhtaç olarak başlarının eğik olmasını istemezdi.
Kuveyt Caferi Vakfı genel müdürü, İmam Hasan'ın (a.s) Hazreti Muhammed Mustafa (a.s) nezdinde olan konumu hakkında ‘’ İmam Musa bin Cafer (a.s) Peygamber Efendimizden (s.a.v.) şöyle rivayet eder: Hasan ve Hüseyin (a.s) ister kıyam etsin ister etmesin imamlardır.Bu iki imam Cennet gençleridir. Bu kıyamın ve ayağa kalkmanın Kerbela olayına, İmam Hüseyin'in (a.s) Yezid'e (Allah ona lanet etsin) karşı kıyamının ve "Ka'd" oturmak anlamındadır İmam Hasan'ın (a.s) Muaviye ile barışmasını ve savaştan vazgeçmesini ifade eder.
Peygamber (s.a.v.)'in iki imama muhabbeti insanların her zaman İmam Hasan ve İmam Hüseyin'i (a.s) Peygamber'in kollarında gördüğü ölçüde olmuştur. Bazen Resulullah (s.a.v.) minberde hutbe okurken, İmam Hasan'ı (a.s) görünce sözünü keser ve minberden iner ve ona sarılırdı.
Bir gün İslam Peygamberi (s.a.v.) cemaat namazında secdeye kapandı ve secdeyi ibadet edenlerin bir kısmı şaşırıncaya kadar uzattı. Namaz bitince ona: "Ey Allah'ın Resulü, secdede çok kalınca sana vahy geldiğini düşündük" dediler. Peygamber (s.a.v.): "Hayır. Oğlum Hasan (a.s) omuzlarımdaydı ve kendi kendine inmesini istedim. Böylece bekledim ve secdem uzadı.’’ dedi.
Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle derdi: “Hasan benden, ben de ondanım. "Kim onu severse, Allah da onu sevecektir." Peygamber (s.a.v) her zaman İmam Hasan'ı (a.s) ve İmam Hüseyin'i (a.s) omuzlarında taşımış ve şöyle buyurmuştur: "Vallahi ben iki kişiye (Hasan ve Hüseyin'e) değer veriyorum, çünkü Allah bu ikisine değer vermiştir." Ve hep "Hasan (as) benim güzel kokulu çiçeğimdir" derdi.
Kuveytli uzman, konuşmasının bir başka bölümünde İmam Hasan'ın (a.s) Muaviye ile barışmasını dönemin mucizelerinden biri olarak nitelendirdi ve şöyle devam etti: İmam Hasan (a.s) Müslümanların kanının dökülmesini ve o dönemdeki siyasi durumu, İmam Hasan'ın (a.s) ordusunun bazı komutanlarının ve onlara biat edenlerin ihanetini önlemek için barışı kabul etti. Müslümanların çıkarlarının korunması ve Haricilerin tehlikesi İmam Hasan'ın (a.s) bu barışı kabul etmesinin sebepleriydi ve bütün bunlar, İmam Hasan'ı (a.s) Şiilerin hayatını kurtarmak için Muaviye ile barış yapmaya zorladı.
Kuveytli uzman, Muaviye'nin İmam Hasan'ın (a.s) şehit edilmesindeki eyleminin nedeni hakkında şunları söyledi: Muaviye ile İmam Hasan (a.s) arasındaki barış anlaşmasına göre, barışın birkaç şartı vardı; bunların en önemlileri Muaviye'nin halef atamasını yasaklamak, İmam Hasan'a (a.s) karşı komplo kurmaktan kaçınmak ve Müslümanların hayatlarını kurtarmaktı. Ancak Muaviye şartların hiçbirini yerine getirmedi, çünkü Muaviye hükümeti oğlu Yezid'e vermek istedi, bu yüzden İmam Hasan'ın (a.s) şehadet için komplo kurdu ve bu nedenle İmam Hasan Mücteba'yı (a.s) şehit etmeye karar verdi.