IQNA

Avrupa'da ırkçılık normalleşiyor

23:59 - February 20, 2022
Haber kodu: 3475468
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ikinci yılında Hanau'daki ırkçı terör saldırısını, Avrupa'da artan İslam düşmanlığı ve "öteki" tartışmaları bağlamında AA Analiz'e değerlendirdi.

Avrupa'da ırkçılık normalleşiyorAlmanya'nın Hanau şehrinde 19 Şubat 2020'de yabancı kökenlilerin işlettiği iki kafeye yapılan ırkçı terör saldırısında, aralarında 4 Türk'ün bulunduğu 9 masum insan hayatını kaybetti. Saldırıyı gerçekleştiren kişi ise babaevine giderek, önce annesini, daha sonra kendisini öldürdü. Bu elim saldırı, son yıllarda özellikle Müslümanları hedef alan birçok nefret suçundan sadece biri. Daha büyük felaketlerin önlenmesi adına kolektif bir kanser haline gelen ırkçılığın, Batı ülkelerinde yayılma hızına dikkat çekmek ve farklılıkları zenginlik gören vicdanlı çoğunlukların cesaretlendirilmesi gerekiyor.

Son yıllarda Batı ülkelerinde bireysel suç olarak kategorize edilen onlarca ırkçı terör saldırısında cami ve havra gibi ibadethaneler zarar görürken, kamusal alanda Müslüman ve mülteciler de fiziki saldırılara maruz kalıyor. Ne yazık ki son beş yıl içerisinde Batı ülkelerinde ırkçı terör eylemlerinde yüzde 320 artış gözlemlendi.

Her ne kadar farklı ülkelerde gerçekleştirilen ırkçı saldırılar birbirinden bağımsız görünse de sokağa yansıyan nefret dili ve ırkçı eylemlerin siyasi ve ideolojik altyapısı uzun yıllar içerisinde oluşturuldu. Irkçı saldırıların artmasının, özellikle Avrupa'da ırkçı partilerin güçlenmesi ve ırkçı söylemlerin medya ve kamuoyunda daha fazla görünür olması ile aynı döneme denk gelmesi tesadüf değil. Bireysel suç olarak kategorize edilen ve takipsizlik kararı verilen dava dosyaları, bu tarz eylem hazırlığında olan kişi ve grupları ne yazık ki cesaretlendiriyor.

Avrupa'da Müslüman nüfusunun artmasına yol açan göç hareketi ile Avrupa tarihinde güçlü temelleri olan ırkçılık ideolojisinin yeniden destekçi topladığına şahit oluyoruz. Özellikle 11 Eylül olaylarından sonra Avrupa'da İslam dini üzerinden, ırkçılığın rönesansını yaşadığı söylenebilir.

Avrupa'da İslam düşmanlığı tarihi bir kavganın uzantısı olarak karşımıza çıkıyor. Bu kavga İslam'ı, "Avrupalılaşma" önünde duran güçlü bir engel olarak görüyor. Avrupa'da artan entegrasyon ve asimilasyon tartışmaları bu çerçevede anlam kazanıyor. Müslüman kimliğini korumakta ve görünür kılmakta diretenler "makbul olmayan göçmen" olarak ötekileştiriliyor.

Avrupalı kimliğini kuran bir unsur olarak "öteki", Batı düşüncesinde hep olmuştur. Avrupa'da kolektif kimliğin oluşturulmasında din, ırk ve kültür üzerinden ortak özelliklerin ön plana çıkartılması ve "ötekinin" ayrıştırılması son derece köklü bir geleneğe sahip. Avrupa tarihinde öteki üzerinden kimlik oluşturma ve farklı ideolojik zeminlerde azınlıkları tehlike olarak görme ve ayrımcılığa maruz bırakma sıkça rastlanan bir davranış biçimi olagelmiştir. Öteki, kadim Yunan'da barbarlar olarak tanımlanmış, Hristiyanlık gelince paganlar olmuş, modern dönemde ise geri kalmış ve medenileşmemiş toplumlar olarak tanımlanmıştır. Soğuk Savaş döneminde Komünist ötekiydi, daha sonraki yıllarda İslam dünyası öteki olarak kurgulandı.

Avrupa'da ırkçılık ve nefret suçları ile etkili şekilde mücadele edilmediği takdirde önümüzdeki on yıllar içerisinde toplumsal huzuru ve refahı tehdit eden en büyük sorunlardan birisi ırkçılık ve yabancı düşmanlığı olacaktır. İslam düşmanlığı ne yazık ki uluslararası sistemin işine yarayan bir çerçevede siyasi ve toplumsal zeminde güç kazanıyor.

AA

Etiketler: avrupa
captcha