Ğafir (Mü’min) suresi 40. ayetinde şöyle buyuruluyor: Kim bir kötülük yaparsa yalnızca onun benzeriyle karşılık görür. Kim de erkek veya kadın bir mümin olarak salih amelde bulunursa cennete girerler ve orada hesapsız bir şekilde rızıklanırlar.
Allah kullarına karşı çok lütuf sahibidir ve bizde birbirimize karşı çok nazik ve lütuflu olmalıyız. Bu büyük lütuf, Mümin Suresi'nin kırkıncı ayetinden gelir, çünkü Allah, iyilik yapan kullarını sayısız defa mükâfatlandırır.
Hayatımızda sosyal, ekonomik vb. sorunlar yaşarız ve kendi aramızdaki sohbetlerde bu sorunlardan ve sürekli acı hatıralarımızdan bahsederiz. Hayatınızda hiç iyilik ya da lütuf görmediniz mi? Olumlu bir olayı başlı başına görebiliriz ama tam tersine abartabiliriz. Kur'an-ı Kerim bize kendi sıkıntılarımızdan çok şikayet etmemeyi, sevinçlerinizden çok bahsetmeyi, en ufak bir bahaneyi sevgiyi yaymak için kullanmayı öğretiyor. Böylece kendimizi iyi hissederiz. Ne yazık ki, bazen toplumda iyiliği teşvik etmek yerine, sürekli olarak insanların hatalarını büyütmeye ve yaygınlaştırmaya çalışıyoruz.
Ramazan ayında sahurda şu duayı okuyoruz: Allah'ım senden güzelliklerinin en güzelini istiyorum ve güzelliğinin her mertebesi güzeldir. Allah'ım senden güzelliklerinin her mertebesinin hakkını istiyorum.
Sanki dua eden kimse, dua sırasında bunu almış gibidir. İlk olarak aziz ve safları arayan hepimiz gibi en güzele başvuruyor. Ama sonra Allah'ın bütün güzelliklerinin güzel olduğu bilinci veriliyor ve bu yüzden sonunda diyor ki: Allahım! senden tüm güzelliklerini istiyorum.
Masum çocuklarınız üzerine yemin edebilirsiniz, eşiniz üzerine yemin edebilirsiniz, çünkü Allah'ın yarattıklarına yansıyan tüm güzel tecellileri güzeldir. Birbirimizden uzaklaşmamalıyız. Ama bazen günden güne birbirimizden uzaklaşıyor ve etrafımızdakileri uzaklaştırıyoruz.
Umarım bu sözler etrafımızdaki güzellikleri hatırlatmak için bir bahane olur.
Harezmi Üniversitesi'nde profesör, teoloji ve din felsefesi araştırmacısı Rasül Resulipur'un sözlerinden alınmıştır.