IQNA

D-8 Projesi: Erbakan'ın ümmete bıraktığı miras

16:43 - June 18, 2022
Haber kodu: 3476499
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Bitmez: "D-8 projesi uygulanmış olsaydı coğrafyamızda yaşanan bu acılar yaşanmazdı ve İslam ülkeleri daha güçlü olurdu."

Merhum Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’ın 11 aylık iktidarı döneminde hayata geçirdiği D-8 projesini Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Bitmez'e sorduk.  15 Haziran 1997 tarihinde İstanbul’da düzenlenen uluslararası zirvede resmi olarak kuruluşu ilan edilen D-8’in hedefini, önündeki engelleri ve Müslüman dünyasının şimdiki konumunu konuştuk. İşte röportaj metni…

1. D-8 ile Merhum Prof. Dr. Necmeddin Erbakan hoca neyi hedeflemişti?

Milli Görüş’ün en büyük hedeflerinden birisi İslam Birliği’nin kurulmasıdır. Merhum hocamız bu fikri ortaya atan ilk kişi olmasa bile bu fikir için adım atan ilk kişiydi. D-8, İslam Birliği’ne giden yolun ilk taşları mahiyetindeydi.

Erbakan Hoca, soğuk savaş sonrası dünyanın yeni bir dünya düzeni kurulması gerektiğini düşünüyordu. Çünkü mevcut sistemde dünyadaki problemler çözüme kavuşmadı. Kavuşmak bir yana çözüm için somut adımlar atılmadı. Bunun sancılarını en çok yaşayan da biz İslam ülkeleri olduk. Bugün D-8’lerin tam anlamıyla işlevsel olmamasından dolayı İslam dünyası içine düştüğü krizlerden çıkamıyor, maruz kaldığı haksızlıklara ve zulümlere karşı kendini koruyamıyor.

Kendi ifadesiyle savaşlarla kapanmakta olan 20. yüzyılın sonunda kurulan D-8, 21. yüzyılın aydınlığa açılan kapısı gibiydi. Başlangıçta gelişmiş 8 Müslüman ülkeyle başlayan bu işbirliği D-60 dediğimiz büyük bir yapıya dönüşecekti. Bu yapı ile esasında Milli Görüş’ün en önemli mefkuresi olan “Yeni Bir Dünya”yı kurmak istiyordu Erbakan hoca.

“Yeni Bir Dünya”, kimilerince çok abartılı ya da yersiz bir diskur olarak görülebilir. Ancak hakikaten yeni bir dünyaya, yeni bir nizama ihtiyacımız var insanlık olarak.

Tek kutuplu dünyanın ve vahşi kapitalist sistemin yarattığı tahribatı hepimiz yaşıyoruz. Yıllar içerisinde bütün dünya borca esir edildi, ülkeler istikrarsızlaştırıldı, toplumların yapısı bozuldu. Sadece pandemi bahanesiyle bile büyük bir servet transferi yapıldı. Zenginler daha zengin fakirler daha fakir…

Ama ne yazık ki işte tam da bu girişimi nedeniyle Erbakan hocamız post modern bir darbeyle durduruldu. Ardından gelen hükümetler D-8’i ve onun ortaya koyduğu vizyonu unuttular. İşte aradan geçen çeyrek asırda Irak savaşını yaşadık, Müslüman coğrafyasında “Arap Baharı” ile başlayan istikrarsızlık dönemine girdik; Suriye, Lübnan, Libya ve Mısır’da gelinen durum ortada. Nerede bir acı ve ıstırap varsa orada çoğunlukla Müslüman feryadı duyuluyor maalesef.

Sadece İslam coğrafyasında değil. Dünyanın her yerinde adaletsizlik var. Günlük 1 doların altında çalışan milyarlarca insan... Temiz içme suyuna erişemeyen milyonlarca çocuk... Her 7 saniyede 1 çocuk açlık nedeniyle hayatını kaybediyor. Ama dünyanın diğer tarafında cinsiyet öğrenme partisi için özel jetler havalanıyor, her gün tonlarca gıda israf ediliyor. En zengin 62 kişinin dünyanın %50'sine tekabül eden 3,6 milyar insanla eşit mal varlığına sahip olduğu bir dünyada yaşıyoruz. En zengin 20 ülkenin geliri, en fakir 20 ülke gelirinin tam 46 katı daha fazla.

İşte tam da bu nedenle “Yeni Bir Dünya”ya ihtiyacımız var. Çünkü şu an dünyada gelir adaletsizliği var. Sömürü, savaş, yoksulluk var. D-8 tam da bunların karşısında yer alıyor. D-8’in şu altı ilkesi organizasyonun hedefini özetliyor esasında.

Savaş değil, barış! Çatışma değil, diyalog! Çifte standart değil, adalet! Üstünlük değil, eşitlik! Sömürü değil, âdil düzen! Baskı ve tahakküm değil, insan hakları!

2. Erbakan, D-8'in kuruluş çalışmalarını yaparken İran’a gelmiş ve o zaman cumhurbaşkanı olan Merhum Rafsancani'yle görüşmüştü. Görüşmede Erbakan Hoca D-8'in nasıl dünyayı dönüştürecek bir proje olduğunu anlatırken Merhum Rafsancani, Erbakan hocanın lafını yarıda kesip, “Hocam kendini yorma, sen bize nereye imza atacağımızı söyle” dedi. Bu aslında çok çarpıcı bir örnek. Neydi İran’ın Erbakan hocaya bu güveninin nedeni?

Erbakan hoca, çağının ve çağdaşlarının ötesinde vizyoner bir liderdi. Hayalleri ve projelerini yaşadığı ülke ile sınırlandırmıyordu. Kendi ülkesini kalkındırmanın ötesini düşünüp “İslam Birliği” ve yeni bir dünya fikrini ortaya atmak ve bunu temellendirmek gerçekten herkesin harcı değil. İslam ülkelerinin güçlü olması, kendi aralarındaki işbirliği sayesinde dünyada söz sahibi olmaları, ekonomik açıdan kalkınmaları herkesin isteyeceği heyecan verici bir hedef… Bunun için Erbakan Hoca tarafından atılan bu somut adım çok önemliydi diye düşünüyorum.

Bir diğeri de hocamızın kişiliğiyle ilgilidir sanıyorum. Merhum Erbakan Hoca; çok iyi bir hatip, iyi bir anlatıcıydı. Meseleleri anlatırken işin en temelinden başlayıp kimsenin aklında soru işaret kalmayacak açıklıkta anlatır, üslubuyla da ikna ederdi.

Yani birincisi konunun muhtevası ikincisi de konuyu anlatanın üslubu merhum cumhurbaşkanını etkilemiştir diye tahmin ediyorum.

3. D-8 başarıyla uygulansaydı neler değişirdi?

En başta şunu ifade etmek gerekir ki bugün coğrafyamızda yaşanan acıların pek çoğu yaşanmamış olurdu. Suriye bu halde olmazdı. Irak bu halde olmazdı. Lübnan, Libya, Mısır bugünkü gibi istikrarsızlık içinde olmazdı. Çünkü bu ülkelerde yaşananların sebebi ortadan kalkmış olacaktı veya yaşananlar bir şekilde engellenmiş olacaktı. Suriye’deki olaylara Amerika’nın veya Rusya’nın müdahale etmesine gerek kalmayacaktı. Başta Türkiye olmak üzere kimse izin vermeyecekti. Mısır’da darbe yapılamayacaktı mesela. Amerika Irak’ı işgal ettiğinde karşısında topyekun İslam dünyasını bulacaktı. Bölgemize siyasi ve ekonomik istikrar hakim olurdu diye düşünüyorum.

İslam ülkelerinin başta kendi coğrafyaları olmak üzere dünya siyasetindeki söz hakkı daha fazla olurdu. Bangladeş’te, Filistin’de, Keşmir’de, Arakan’da ve dünyanın diğer bölgelerinde Müslümanlara yönelik uygulanan şiddete, baskıya ve adaletsizliğe karşı daha somut ve etkili adımlar atılırdı. BM İsrail’in Filistin’e yönelik hukuksuz politikalarına sessiz kalamazdı örneğin. Hindistan’da Müslümanlara yönelik dini soykırım yaşanmazdı. Çin’de Uygurlu kardeşlerimiz asimilasyona maruz kalmazdı. Kısacası bugün İslam dünyasında olan bunca acı, zulüm yaşanmamış olurdu.

Çünkü İslam ülkeleri siyasi açıdan daha istikrarlı olurlardı. Ekonomileri sayesinde müreffeh toplumlara sahip olurlardı. Hem üye ülkeler olarak hem de D-8 yapılanması olarak güçlü bir siyasi ve kurumsal kapasite olurdu.

Tabi bunların dışında D-8’in kuruluş amaçlarından olan ekonomik kalkınmaya ilişkin hedefler de gerçekleşmiş olurdu. Nedir onlar? Erbakan hocanın Türkiye’de başlatmak istediği ağır sanayi hamlesi diğer D-8 ülkelerinde de hayata geçirilirdi. Üye ülkelerin dünya ekonomisindeki payı şimdikinden çok daha fazla olurdu.

D-8 başarılı ve güçlü bir şekilde devam edebilseydi, D-60 projesi de hayata geçirilmiş olsaydı az önce bahsettiğimiz çoğu şeyin önüne geçebilecek bir potansiyelimiz olacaktı.

4. D-8’in önündeki engeller nedir?

D-8’i yeniden aktif hale getirecek güçlü bir siyasi iradenin olmaması… En büyük engelimiz bu diye düşünüyorum. Erbakan hoca ne yazık ki darbeyle iktidardan uzaklaştırıldı. Sadece 11 aylık hükümet döneminde çok önemli işlere imza attı bunlardan biri de D-8’di. Eğer biraz daha uzun süre kalmış olsaydı D-8’in bugün nispeten daha aktif ve güçlü olduğunu görürdük. Ancak maalesef hocadan sonra o yapıyı devam ettirecek bir irade olmadı Türkiye’de. Mevcut iktidar da bazı yıllar çeşitli adımlar atsa da bunlar temsili düzeyde kaldı. Özellikle Türkiye’nin kurucu ülke sıfatıyla bu konuda daha kararlı olması gerekirdi.

5. Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

İslam dünyasının ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel açıdan kalkınması için güçlü bir işbirliği ve evrensel hale getireceği standartlara ihtiyacı var. Sokaktaki taşın kalitesinden hukuktaki temel ilkelere kadar hayatı kapsayan her konuda kendi medeniyet değerlerimizden hareketle ülkelerimizi kalkındıracak ve geliştirecek normlara ihtiyacımız var. Batı dünyası bu normlarla güçlü… Siyasi vaatler ve eylemlerde “Avrupa Birliği normları” deniyor. Biz neden kendi normlarımızı inşa etmeyelim? Hukukta, sağlıkta, eğitimde, kurumsal yapılarda, kısacası bizi ileriye taşıyacak her alanda İslam dünyasını kalkındıracak yeni bir yol çizmemiz gerekiyor. Bunu yapabilecek parlak bir geçmişe sahibiz. Kendi medeniyet değerlerimiz çerçevesinde bunu oluşturmak zorundayız. İslam İşbirliği Teşkilatı var ancak bu konuda yetersiz kalıyor ne yazık ki. D-8 ilerleyen zamanlarda kuruluş ilkelerine uygun olarak yeniden harekete geçerse bu noktaya gelebilir ve dünyaya yeni bir vizyon sunabilir, buna yürekten inanıyorum.

Muhabir: Morteza Karimi

captcha