Sokrates, MÖ 470 doğan Yunan filozoflarından biridir ve 399 yılında 70 yaşında yargılanır ve zehirli baldıran içerek öldürülür. Şehrin tanrılarına inanmamak onların yerine başka tanrılar koymak ve böylece gençliği zehirlemekle suçlanmıştı.
Sokrates'in ölümünden bin yıl sonra, şahsiyeti ve eylemleri Sokrates'e çok benzeyen başka biri ortaya çıktı. Medine'de 626 yılında dünyaya gelen bir başka büyük bir insan olan Hüseyin bin Ali (a.s.), devrinin sahte tanrıları olan Emevi hükümdarlarına karşı koymak, halkı bilgilendirmek ve yönlendirmek görevini üstlenmişti. Hz Muhammed'in (s.a.v) torunu ve gerçek takipçisiydi. İnsanları cehalet ve karışıklıktan kurtarmak için Allah yolunda kanını akıttı.
Yunanlı hekim ve bilge kişi Sokrates ile İmam Hüseyin'in (a.s.) sözlerini mukayese ettiğimizde onların düşünce ve eylemleri arasında benzerlikler görülür.
Aşağılayıcı bir hayata mutlu bir ölümü tercih etmek
Hz Hüseyin'in (a.s.) mutlulukla ölümü zalimlerle yaşamaya tercih ettiği ve "Ben ölümün saadetten başka bir şey olmadığını biliyor, zalimler arasındaki hayatı da acı ve özlemden başka birşey olarak görmüyorum" dediği bilinmektedir. Sokrates kendi mahkemesinde şöyle der: ‘Tehlikeden kaçınmak için kendimi sizin önünüzde küçük düşürmek istemedim. Ve şimdi karar verildiğine göre, aşağılamayı ve zilleti kabul etmediğim için pişman değilim’.
Hüseyin bin Ali ölümden korkmama nedenini şöyle açıklıyor: 'Benim gibi birine ölümden korkmak yakışmaz. İzzet ve hakkı arama yolunda ölmek ne kadar kolay'.
Aynı ruhu Sokrates'te de görüyoruz. Sokrates Atina mahkemesinde şöyle der: Herhangi bir kimse diyebilir ki ölüme sürükleyecek bir yaşam sürmekten utanç duymuyormusun? Yanıt olarak, hata işte buradadır ki yaşam ve ölüm düşüncesinin sizin için önemli olduğunu söyleyeceğim. Ancak değerli bir insanın endişelenmesi gereken tek şey, yaptığının doğru mu yanlış mı olduğudur. Mert midir yada tam tersi değilmidir?
Ölümden sonraki yaşamın mahiyeti
Sokrates ve Hüseyin'in sözlerinde görülebilen bir diğer benzerlik ise ölümden sonraki insan hayatına bakış açılarıdır. Hüseyin bin Ali bu konuda şöyle demektedir: ‘Ölüm, sizi yoksulluk ve sıkıntıdan uçsuz bucaksız cennetlere ve sonsuz nimetlere ulaştıran bir köprüden başka bir şey değildir. Hanginiz hapishaneden saraya girmek istemez ki?’ Onun bakış açısına göre ölüm, insanı bu dünyadaki hayatın zorluklarından kurtaran ve sonsuz huzura götüren bir köprüdür.
Sokrates'e göre ölüm bir evden diğerine geçmek ve geçmişe katılmaktır. Şöyle diyor: Ölüm iki durum olabilir: Ya ölen bir hiç olur, o yüzden artık hiçbir şey anlamaz. Ya da dedikleri gibi, nefsin bir yerden başka bir yere geçişidir. Birinci kısım doğruysa, o zaman rahat bir uykudur ve onu hiçbir şey rahatsız etmez ve bu bir nimettir.... Ama eğer ölüm bir yerden bir yere taşınmaksa, o zaman bütün insanlar için bir buluşma yeri vardır ve bundan daha güzel bir nimet ne olabilir’
Sokrates ve Hüseyin bin Ali'nin ölümle ilgili sözlerindeki benzerliklere bakıldığında, tarihin soylu ve onurlu insanlarının gerçek bilgileri aynı kaynaktan aldıkları ve aynı yönde hareket ettikleri, zaman ve mekan uzaklığına rağmen, bir noktada buluştukları görülmektedir.