IQNA

Ölümden sonra yaşama inancı üzerine

15:05 - August 02, 2022
Haber kodu: 3476935
Ölümden sonraki yaşam insanın ulaşılmaz sırlarından biridir. İnsanlar bu sırlardan bazılarını çeşitli şekillerde ortaya çıkarmaya çalışsa da, insanoğlu ölüler dünyası hakkındaki tüm sorularına yanıt verememiştir.

Ölümden sonra yaşama inancı üzerine"Mead İnancı" en önemli dini inançlardan biridir. Zahiri ölümden sonra diriliş ve yeniden dünyaya gelme inancı insanın fıtratından kaynaklanır. Peygamberler ve ilâhî rehberler, aslına yaratılış inancına paralel olarak insanları dirilmeye ve öldükten sonraki hayata inanmaya davet etmişlerdir.

Mead veya ölümden sonraki hayat yani dünyada doğan ve bir müddet yaşadıktan sonra ölen insanların hepsi başka bir dünyada dirilir. Hepsinin, dünyadaki eylem ve davranışlarına bakılır.

Müslümanların dini meseleleri arasında tevhid meselesinden sonra mead ve öldükten sonra dirilme inancı, kulların amelleri, mükâfat ve ceza ile muamele, adaletin tecelli etmesi en önemli konulardan kabul edilmektedir. Kur’an-ı Kerim’de 1200 ayetin mead ve insanın Allah'a dönüşü konusuna değinilmekte buda İlahi kitabın mead inancına ne kadar önem verdiğini göstermektedir.

Müminûn suresi 115. ayetinde şöyle buyurulmaktadır: "Sizi sırf boş yere yarattığımızı ve sizin artık huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?". İnsanlığa hitap eden bu âyet, insanın sorumlu bir varlık olarak yaratılışının en veciz ifadesi olup, bu sorumluluğu onun aynı zamanda yüksek değerini de ifade eder. Çünkü diğer bütün canlılar yok olup giderken, yalnız insanoğlu ebedi yaşama imkanına sahip olacak, ayette işaret edildiği gibi bu da ahirette gerçekleşecektir.

Bu dini inanç ferdi ve sosyal hayatta yapıcı ve olumlu etkiler bırakmakta ve insan eğitimine zemin hazırlamaktadır. Çünkü bir insan bu dünyada yaptığı iyiliklerin ve kötülüklerin başka bir dünyada ele alınacağına inanır ve insanları mükâfat ve cezanın beklediğini bilirse kesinlikle yanlış ve yakışıksız davranışlara yönelmez.

Toplumda ahlakın gelişmesi, nefsani isteklerle mücadele, barış ve güvenliğin sağlanması, maddi ve dünyevi çıkarların dengesi, dünyaya bakış açısını değiştirme, özveri ve cesaret ruhunu geliştirme..vb konular insan varlığında ve toplumda ölümden sonra meada ve ölümden sonraki hayata inancı oluşturan değerli eserlerdir.

Dünya hayatını yaşamın son merhalesi olarak algılayan kimseler için ölüm çok korkunç ve çok tehlikeli bir durumdur. Ama dünyayı bir sonraki âleme ve ebediyete geçebilmek için bir geçit olarak algılayan ve ölümle bu dünyada işlemiş oldukları amellerin semeresini toplama zamanın başlandığına inanan kimseler için ölüm, şairana ve ruha neşelik veren bir olgudur. Tohumunu atmış, zahmetini çekmiş bir çiftçi mahsulâtlarını toplama beklentisi içinde yaşıyor. İşlemiş işinin neticesini tasavvur etmek kendisi için bir heyecan ve güzelliktir. Bu mukaddimeyle şunu söylemek gerekir: Şüphesiz meada olan itikat ve inancın toplumsal ahlakı ıslah etme noktasında ciddi bir etkisi ve rolü vardır. Bu inancın ve itikadın özel tesiri Hz. Ali’nin (a.s.) yaşamında çok açık ve net bir şekilde kendini göstermiştir.

Bundan dolaydır ki Hz. Ali (a.s) hükümetsel direktif ve idari kanunlarında hakkı ve mead'ın yâd edilmesine tekit ediyor. Kendi hükümetinin kabinesinde yer alanlara, gerçek gözetleyici olan Allah'a ve insanın hesaba çekileceği güne dikkatlerini çekerek “idari ahlakın” usullerine bağlı kalmalarını istiyor. Yeniden dirilişe inanan ve Allah'ın dakik sorgulama şeklini, davranış ve hareketlerine hâkim olduğunu bilen bir kimse kesinlikle kendisinden sudur eden tüm davranış ve hareketlerine daha dikkat eder. Hz. Ali (a.s), Maliki Eşter'e şu tavsiyelerde bulunur: "Tekrar Allah'a döneceğimizi çok yâd et". 

captcha