IQNA

Hz. Muhammed’in yaşamında din ilkelerinde zorlama yoktur

21:27 - October 16, 2022
Haber kodu: 3477844
Peygamber Efendimiz Kur’an-ı Kerim’in çeşitli ayetlerine dayanarak vazifesini tebliğ etmek olarak görmüş ve insanları hiçbir şey için zorlamamıştır.

Füru-u Din, usul-u dinin mukabilinde yer alan, İslam'ın ameli hükümleri anlamına gelen fıkhi ve kelami bir terimdir. Usul-u din, İslam’ın temelini teşkil eden inançlar bütünüdür. Usul-u din olmadan Müslümanlık söz konusu olmaz ve onlardan her birinin (tevhid, nübüvvet , adl, mead, imamet) inkârı, kâfirliğe ve küfre neden olur.

Hüccetül İslam Velmüslimin Muhammed Suruş Mahlati katıldığı bir toplantıda İslam Peygamber’inin (s.a.v) risaleti ve görevi hakkında konuştu. İşte Mahlati'nin konuşmasının metni:

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) tebliğden başka bir görevi olmadığı Kur’an ayetlerinden anlaşılmaktadır. İnsanların mesajı kabul edip etmeyecekleri ise onlara kalmış. Dolayısıyla Peygamberimiz (s.a.v) insanlara dindarlığı dayatmamış ve bu konuda hiçbir zorlama ve baskıya başvurmamıştır.  Kur’an'da bu konuda birçok ayet bulunmaktadır.

Bu ayetlerden bazıları, Peygamber Efemndimiz'in (sav) tebliğ’den başka bir vazifesinin olmadığını vurgulamaktadır. Diğer grup ayete göre ise Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) tebliğ görevini kapsayan ayetlerdir ve insanlar ondan yüz çevirirlerse Peygamber Efendimiz’in  (s.a.v) görevinin sona erdiğini belirtmesidir.   Bazı ayetlerde ise Allah’ın iradesinin insanın özgürce inanması olduğunu bildiren ayetlerdir. Son olarak bazı ayetlerde ise insanın kendi özgür iradeleri ile iman getirmelerine değinilmektedir.

Fıkıh, insanların dinlar olmalarının ameli yönünü gösterdiğinden öncelikle insanların dindar olmalarına yardımcı olması için hangi araçların kullanılması gerektiğini belirtmelidir.

Bu ayetler hakkında üç çeşit tahlil yapılmıştır: Birincisi, bu ayetlerin Mekki olduğunu ve Hz. Peygamber'in (s.a.v) Mekke’deki görevinin sadece tebliğ ve teşvikten ibaret olduğu fakat Medine’de başka bir sorumluluk geldiği ve bu ayetlerin nesh olduğu şeklindendir.

İkinci görüş ise, bu ayetlerin İslam’ı kabul etme ilkesi ile ilgili olduğu, yani Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) insanları Müslüman olmaya zorlamadığıdır. İslam’ı kabul etmek isteğe bağlıdır ancak insanlar Müslüman olduklarında İslami kurallara uymaları gerekir. Örneğin bir ülkeye girip girmemekte özgürsünüz ancak o ülkeye girmeyi seçtiğiniz andan itibaren bu o ülkenin kurallarını kabul ettiğiniz anlamına gelir.

Üçüncü tefsir, ilâhî hükümler ile Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) emrettikleri arasında bir ayrım olduğunu ifade eder. Allah’ın emrettiği şey, insanların uyma veya reddetme hürriyetine bağlıdır. Ancak dini bir hükümet olduğunda, insanlar hükümetin emirlerine uymak zorundadır.

Birinci tefsirle ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de Mekke’de ve Medine’de nazil olan surelerde bu ayetlerin bulunmakta olduğunu  ve bu tefsirin bazı müfessirlerden aktarılsa da düzgün tefsir olmadığını söyleyebiliriz.

İkinci görüş çoğu fakihin  inandığı esasla bağdaşmayan bir temele sahiptir. Mâide suresi 92. ayetinde şöyle buyrulmaktadır: “Allah’a itaat edin, peygambere de itaat edin ve tedbirli olun. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki elçimizin görevi açık biçimde tebliğ etmekten ibarettir.”

Bu ayete göre Peygamber (s.a.v.) sadece tebliğ eder ve itaat edip etmemek insanlara kalmıştır. Dolayısıyla bu ayet, ikinci ve hatta üçüncü görüşü çürütmektedir.

Kur’an-ı Kerim Nisâ suresi 80. ayetinde şöyle buyuruyor: Resûlullah’a itaat eden Allah’a itaat etmiş olur, yüz çevirenlere gelince seni onlara bekçi olarak göndermedik.

Kur’an, insanların Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) itaat etmeyi reddetmelerine değinir ancak Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) kendilerinin karar vermesine izin vermesini söyler.

Bu ayetler Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) Füru-u ve usul-u din, İlâhi hükümler, velayetle ilgili hükümler konusunda insanları zorla, cebren ve gönülsüzce zorlamadığını göstermektedir.

4091567

 

 

Etiketler: dinde zorlama
captcha