IQNA

İnanç ilkeleri ; Adl / 5

Zulmün nedenleri

11:29 - December 21, 2022
Haber kodu: 3478662
Zulüm, tarih boyunca farklı toplumlarda görülebilen toplumsal gerçeklerden biridir. Zulüm ve eşitsizlik, haklıyı ve haksızı ayırt etmek için gerekli koşulları beş maddede toplayabiliriz.

Allah’ın bize vermiş olduğu akıl ve düşünce, iyiyi ve kötüyü anlamamıza yardımcı olur. Zulmün kötü, adaletin ise iyi olduğunu aklımızla anlarız. Allah’ın asla kötü bir iş yapmadığını ve işinde haksızlık olmadığını da biliyoruz.

İnsanlarda gördüğümüz zulüm ve sitem beş madde altında toplayabiliriz:

1-Cahillik: Bazen cehalet adaletsizliğe ve zulme yol açar. Örneğin, birisi ırkların hiçbir farkı olmadığını bilmiyor olabilir. Beyazların siyahlardan üstün olduğunu tasavvur ederek siyahlara zulmediyor. Bu cehalet veya bilinçsizlikten kaynaklanır.

Bu nedenle insan cehaletten ve yanlış fikirlerden yola çıkarak adaletsizlik ve zulme yol açabilecek davranışlarda bulunulabilir Ama cehaletin mümkün olmadığı ve ilminin sonsuz olduğu bir Allah’ın zalim olması nasıl mümkün olabilir?

2-Korku: Bazen zulmün sebebi korkudur. Örneğin, güçlü bir kişi rakibinin gücünden korkar ve saldırmazsa kendisine saldırılacağından korkar. Bunu önlemek için ona zulmeder. Ya da güçlerinin temellerini sağlamlaştırmak ve özgürlük arayanlara hükmetmek için zora ve baskıya başvururlar. Bununla birlikte, Allah herşeye kadir ve gücü yetendir ve gücünü artırmak için adaletsizlik yapmasına gerek yoktur.

3-İhtiyaç ve eksiklikler: Bazen zulmün sebebi ihtiyaçtır, bir insanı çirkin bir eyleme ve bir başkasına zulmetmeye zorlayan maddi veya manevi ihtiyaçlardır.

4-Deruni habislik: Bazen adaletsizlik ve zulmün kökenleri insanların içindeki kötülüklerden kaynaklanır. Bazı insanlar ruhsal hastalıkları nedeniyle başkalarını incitmekten veya onlara acı çektirmekten zevk alır.

5-Ukde: Bazen insanlar kompleksli oldukları için başkalarını incitirler. Başkalarının zulmü veya başarısızlıkları veya kendi beklentilerinin başarısızlığı nedeniyle başkalarına zulmeder. Başkalarına zulm ederek intikam almaya çalışırlar.

Artık adaletsizliğin kökenlerini öğrendiğimize göre, bunların hiçbirinin Allah’ta bulunmadığını ve Allah’ın hiçbir zaman adaletsizlik yapmadığını anlıyoruz.

Nisâ suresi, 40 ayeti: “Şüphe yok ki Allah zerre kadar haksızlık etmez; o zerre, bir iyilik ise onu katlar, kendi katından da büyük mükâfat verir.”

Kehf suresi, 42. ayeti: “... . Rabbin hiç kimseye haksızlık etmez.”

İsrâ suresi, 71. ayeti: “Her insan topluluğunu önderleriyle birlikte çağıracağımız o günde kimlerin amel defterleri sağından verilirse işte onlar amel defterlerini okuyacaklar ve en küçük bir haksızlığa uğramayacaklar.”

Al-i İmrân suresi, 108. ayeti: “İşte bunlar Allah’ın âyetleridir. Bunları sana gerçek olarak okumaktayız. Allah hiçbir varlığa zulmedilmesini istemez.”

Nahl suresi, 90. ayeti: “Muhakkak ki Allah adaleti, ihsanı, akrabaya karşı cömert olmayı emreder; hayâsızlığı, kötülüğü ve zorbalığı yasaklar. İşte Allah, aklınızı başınıza alasınız diye size böyle öğüt veriyor.”

Allah mutlak ilm, Hikmet ve lütuf sahibidir.

Mâide suresi, 8 ayetinde: “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin. Adaletli olun; bu, takvâya daha uygundur. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır” buyuran Cenâb-ı Hak yarattıklarına hiçbir zaman zulüm ve haksızlık yapmaz.

Muhsin Kıraati’nin İnan İlkleri (Adl) kitabından alıntıdır.

 

captcha