IQNA

Dini açıdan doğal afetler

17:20 - February 15, 2023
Haber kodu: 3479324
Doğa olaylarının "kötülüğü" görecelidir; zira bu olayları, zarara uğrayan insanlara göre şer/kötü olarak kabul etmekteyiz. Tıpkı yılan zehrini de insanlar ve zarar gören diğer canlılar için kötü kabul etmemiz gibi. Ancak bu zehir, yılanın kendisi için kötü değildir.

Dini açıdan doğal afetlerDoğa olaylarının "kötülüğü" görecelidir; zira biz bu olayları, zarara uğrayan insanlara göre şer/kötü olarak kabul etmekteyiz. Tıpkı yılan zehrini de insanlar ve zarar gören diğer canlılar için kötü kabul etmemiz gibi. Ancak bu zehir yılanın kendisi için hatta topraktaki zehirlerin yayılmasını önlediği ve bu zehirleri kendi vücudunda depoladığı için genel anlamda diğer canlı varlıklar için bile kötü değildir. Mevlana şöyle diyor:

Yılan zehri yılan için hayattır
Mutlak anlamda bir şeyi kötü görme cihanda
Ama o yılan insan için ölümdür
Kötülüğü göreli gör ve gerçeği anla

Doğa olaylarının da, insanların genel yaşayışı ve genel düzeni açısından, değerli sonuçları vardır.

İnsanın doğası gereği, maddî ve manevî yeteneklerinin çoğu ancak zorluklarla karşılaşıp, sorunlarla mücadele etmesi sayesinde ortaya çıkar. Tıpkı bir sporcunun beden kaslarının sadece zor ve yorucu antrenmanlar sayesinde gelişmesi gibi. İnsanın ruhî ve manevî kabiliyetlerinin bir kısmı da musibetlerle karşılaşması ve hayatın zorluklarının üstesinden gelmek için yapılan çabalarla ortaya çıkmaktadır. Örneğin birçok ilmî keşif ve buluşlar, insanın zorunlu ihtiyaçlarının etkisiyle kendi bireysel ve toplumsal sorunlarını çözmek için ortaya çıkmıştır. Kur’ân-ı Kerim, her zorluk ve musibetin sonunda bir kolaylığın olduğu gerçeğini vurgulamaktadır.
Belaların en önemli getirilerinden birisi de dünya nimetlerine dalması sonucu gaflet uykusuna duçar olmuş insanı uyandırması, Allah karşısındaki görevlerini hatırlatması ve büyüklenmesini tevazuya çevirmesidir. Kur’ân-ı Kerim, bu konuya işaret ederek peygamberlerin kavimlerinin, isyan etmekten vazgeçip hak karşısında teslim olana kadar sürekli çeşitli zorluklarla karşılaştıklarını beyan etmektedir.

“Biz bir ülkeye bir peygamber gönderdiğimizde, onun halkını zorluk ve darlıkla mutlaka sıktık ki sığınıp yakarsınlar.”

Doğa olaylarının bir diğer faydası da, insanın ilahî nimetlerin önemini anlaması ve onun değerini bilmesidir. Çünkü “Afiyetin değerini musibete duçar olan anlar.” İmam Sâdık’tan (a.s) da şöyle nakledilmektedir:

“Belalar, iyi ve kötü insanların her ikisine de ulaşsa da, Yüce Allah onu her iki gurup için de ıslah olma vesilesi karar kılmıştır. İyilere ulaşan bela ve afetler, geçmişte Allah’ın onların hizmetine sunduğu nimetlerin hatırlanmasını sağlamaktadır ve bu iş onları şükretmeye yönlendirmektedir.”

İlahi ve manevî cezası olan şeyler ancak bela sayılabilir; yani insanın kötü amelinin eserleri, gerçek bela ve musibetlerdir. Çünkü bunlar insanın kendi iradesinin neticeleri ve hiçbir hayır ve kemalin de oluşumuna vesile değillerdir. Örneğin rivayetlerde geldiği gibi kalp katılığı insan için bir beladır.

“Yüce Allah, hiçbir kulu, kalp katılığından daha fazla bir azapla azaplandırmamıştır.”
 Çünkü kalp katılığı cezası hissedilmemektedir ve bu yüzden de uyanma ve tembih vesilesi olmadığı için ilahî lütuf ve rahmet vesilesi sayılmamaktadır. Kalp katılığı amele etki ettiği için yüzde yüz azaptır.

Tabiat olayları, illetlerin bir araya gelmesinin bir sonucudur ve bu illetlerin bazılarının birbirine olan nispetleri yan yana bir sıra halinde ve bazıları da bir doğrultuda birbirlerinin illetleri halindedirler. Her halükârda bir grup maddî ve manevî sebepler (insanın bazı amelleri de hadiselerin oluşmasında etkilidir) bir tabiat olayının tam illetini oluşturmaktadır ve hepsi de Allah’ın irade ve isteğiyle oluşmuş olan dünyadaki genel düzenin içinde yer almaktadırlar. Tabiat olaylarının gerçekleşmesi veya onların önünün alınması, her ikisi de ilahî düzene göredir ve onun dışında da değildir.

captcha