Mead’ı ispat etmenin iki şartı vardır: İlki ‘olma ihtimali’ (mümkün olması) diğeri yaratılış sebebidir. İnsanın öldükten sonra diriltilmesinde hiçbir engel yoktur. Sınırlayıcı güce sahip olanlar için bir engel vardır. Bir araba yolun ortasında büyük bir kayaya çarptığında daha fazla hareket edemez. Büyük kaya, yoluna engeldir ama uçabilen bir kuşa engel değildir.
Ne kadar kudret ve ilim varsa, o kadar az şey mani olur, çünkü ölülerin dirilmesi ve saçılmış zerrelerin toplanmasının iki şartı vardır: Biri sonsuz ilim, diğeri sonsuz kudret.
Allah herşeyi bilen ve herşeye gücü yetendir. Her zerrenin nereden geldiğini, nerede ve hangi şartlar altında bulunduğunu bilir. O zaman O’nun sonsuz ilmi karşısında nasıl bir engel tasavvur edilebilir?
Kâf suresi, 4. ayeti: “Yerin onlardan neyi eksilttiğini (çürüttüğünü) bilmekteyiz; bizde her şeyi saklayan bir kayıt vardır.”
Allah’ın sonsuz gücü ile o herşeye kadirdir ve her şey mümkündür. “Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. Allah’ın her şeye gücü yeter.” (Al-i İmrân:189)
Bazen şeytan bizi vesveseye sürükler bunun zor birşey olduğuna inandırmaya çalışır. Ancak Kur’an-ı Kerim’in farklı ayetlerinde bunun Allah için kolay olduğu söylenerek cevap verilmektedir.
Ankebût suresi, 19. ayeti: “Peki onlar, Allah’ın yaratmayı nasıl başlattığını, sonra onu ardarda sürdürdüğünü görmezler mi? Kuşkusuz bu, Allah için kolaydır.”
Kâf suresi, 44. ayeti: “Yerküre kendilerinden ayrılıp paramparça olduğu gün göz açıp kapayıncaya kadar (o seslenene yöneleceklerdir); bu bizim için çok kolay bir toplamadır.”
En küçük zerreleri bile biraraya toplayabilen sonsuz gücün karşısında tasavvur edilemeyecek bir anlam yoktur. Ve Kur’an-ı Kerim’de yaklaşık olarak kırk kez ‘Allah herşeye kadirdir’ ifadesi yer alır.
Hepimiz dağınık toz parçacıklarıyız. Çünkü bu dünyada belli bir bölgenin buğdayı, başka bir bölgenin pirinci, sebzesi, meyvesinin birleşmesinden olduk. Bir süre babanın spermi şeklinde daha sonra anne rahmine yerleştirildik ve nihayetinde dünyaya geldik. Şu anda bile vücudumuzdaki her hücre dünyanın bir bölgesindendir. Bizi bu dünyada serpilmiş toprak parçalarından yaratan kudret kıyamet güne geldiği zamanda çürümüş kemiklerin saçılan zerrelerinden tekrar hayata döndürecektir.
Teğâbün suresi, 7. ayeti: “İnkârcılar asla diriltilmeyeceklerini iddia ediyorlar. De ki: “Hayır, öyle değil! Rabbime yemin ederim ki mutlaka diriltileceksiniz. Sonra da yapıp ettikleriniz size bildirilecek.” Bu da Allah’a göre kolaydır.”
Elbette ki asıl işimiz Allah’ın kudret ve ilmine kendi gözümüzle bakmak ve kendimiz sınırlı olduğumuz için sonsuzu tasavvur edemeyecek olmamızdır. Kur’an bakış açımızı geliştirmemizi ve alışık olduğumuz bu maddi çerçevenin ötesine geçmemizize yardımcı olmaya çalışır. Tüm bunlar Kur’an kıssalarında göze çarpmaktadır.
Beşikteki bebeğe konuşma gücü verdi.
Meryem suresi, 20. ayeti: “Meryem, “Ben iffetsiz olmadığım ve bana bir erkek eli bile değmediği halde nasıl çocuğum olur?” dedi.
Ebabil denen kuşlarla fil ordusunu yok ettik: Fil suresi, 4.ayeti: “Onların üzerine pişkin tuğladan yapılmış taşlar yağdıran sürü sürü kuşlar salmadı mı?”
Bir çubuğa yere vurarak kayalardan on iki pınar su çıkardık : “Bakara suresi, 60. ayeti: Bir zamanlar Mûsâ kavmi için su istemiş, biz de ona, “Asânı taşa vur!” demiştik. Bunun üzerine taştan on iki göze fışkırdı. Her topluluk kendi içeceği yeri bildi….”
Ölüleri İsa’nın nefesiyle dirilttik :” Mâide suresi, 110. ayeti: İşte o zaman Allah şöyle diyecek: “Ey Meryem oğlu İsâ! Sana ve annene lütfettiğim nimetleri hatırla! Seni Rûhulkudüs’le (Cebrâil) desteklemiştim de hem beşikte iken hem de yetişkin halinde insanlarla konuşuyordun. Sana yazmayı, hikmeti, Tevrat ve İncil’i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan kuş biçiminde bir şey yapıp ona üflüyordun ve benim iznimle derhal kuş oluyordu...”
İhtiyar Zekeriya ile kısır karısına Yahya adında bir çocuk verdik: Hûd suresi, 72. ayeti: “Aman yâ rabbi! Ben mi doğuracağım: Ben yaşlı bir kadın, şu da ihtiyar kocam! Doğrusu şaşılacak bir şey!” dedi.”
Biz Musa’yı Firavun'un evinde büyüttük: Kasas suresi, 9. ayeti: “Firavun’un karısı, “O, senin ve benim göz aydınlığımız, muradımız olsun! Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur veya onu evlât ediniriz” demişti. Onlar işin farkında değillerdi.
Ve bunun gibi yüzlerce örnek Allah’ın gücünün ve ilminin sonsuz olduğunu bizlere gösterir. Kur’an okumanın tavsiye edilmesi bu tür hatıraları hatırlamak ve gözden geçirmek içindir. Tabiatı yöneten yasalara duyduğumuz saygıyla düşüncemizi onun çerçevesi içinde sınırlamamalı ve O’nun her istediğinin olacağını bilmeliyiz.
Muhsin Kıraati’nin İnanç İlkeleri (Mead) kitabından alıntıdır.