Tahran Üniversitesi Kur’an ve Itret okulu öğretim üyesi İmad Efruğ Hz. Ali’nin düşüncelerini tanıttığı dersler dizisinin 22. ‘sinde siyasette ahlak ilkelerine uymanın gerekliliği hakkında açıklamalarda bulundu. Metin özeti şöyledir:
Bugün sizler için Nehcü’l Belağa’dan 200. hutbeyi seçtim. Mevcut olan ve üzerinde çok konuşulan konulardan biri de siyaset ve ahlak arasındaki ilişkidir.
Pek çok insan siyasette her şeye izin verildiğine inanıyor. Her işi yapma ve serbestlik de ahlaki bir aylemdir ancak olumsuz bir davranış olduğunun farkında değiller. İmam Ali (a.s) siyasette pozitif ahlakı korumaya çok dikkat eder. Siyasette ve yönetimde her türlü ahlaksızlığa ve Makyavelist davranışa da şiddetle karşı çıkardı.
Hz. Ali (a.s) ahlaka, kurallara, ilkelere bağlılığı ve taahhüdü nedeniyle siyasette serbest davranamıyor. Nehcü’l Belağa’nın 200. hutbesinde Hazret şöyle der: “Allah'a andolsun ki, Muaviye, benden daha dahi değildir. O, hıyanet eder ve yalan söyler. Hıyanetin kötülüğü olmasaydı, ben de insanların en dâhisi olurdum. Her hıyanet yalandır, her yalan da bir çeşit hakkı gizlemektir. “Her hıyanet edenin kıyamet gününde kendisiyle tanınacağı bir bayrağı vardır.”
Vallahi onların tuzakları beni gafil avlamaz ve ben zorluklarda asla zayıflığa düşmem.”
Müslüman bir hükümdarın insanları aldatmasına izin verilmez, ancak insanları ikna ve nüfuz etme gücünü kullanmalıdır. Yabancı düşmanın durumu elbette farklıdır ve yabancı bir düşmanla karşı karşıya olduğumuzda tedbir ve daha birçok husus gerekir. Ancak bunların Müslüman hükümette vatandaşlar ve yöneticiler arasındaki ilişkilerde yeri yoktur.
3969289