İmad Efruğ Hz. Ali’nin (a.s) düşüncelerini tanıttığı dersler dizisinin 23. dersinde Hz Ali’nin (as) Nehcü’l Belağa’da kendisini nasıl tanımladığı konusunda açıklamlarda bulundu. Metin özeti şöyledir:
Bugünkü dersimizde Hz. Ali’nin sözlerini kendi dilinden sizlere aktaracağız. Bazı insanlar, insanların kendilerini tanıtmaması gerektiğini çünkü bunun kendine bir tür övünme kaynağı olduğunu söylerler. Bendeniz şiddetle bu meseleye muhalifim. İnsanlar kendilerini tanıtmalı ki doğru ve yanlış ayırt edilebilsin ve kimin sadece konuştuğu kimin amel adamı olduğu anlaşılabilsin.
Müminlerin yaşam tarzları, kâfirlerin yaşam tarzlarından amelleriyle ayrılır. Hz. Ali (a.s) Nehcü’l Belağa’nın 37. hutbesinde şöyle buyuruyor:
“Güçleri-kuvvetleri yokken ben işe koyuldum. Onlar başlarını yakalarının içine sokmuşlarken (gizlenmişlerken), ben kendimi açık bir şekilde ortaya attım. Onlar dilsizlerken, ben konuştum. Onlar durmuşken, ben Allah’ın nuruyla geçip gittim. Herkesten daha sessiz, ama öne geçmede herkesten daha üstündüm. Faziletlerin dizginin tutarak uçtum ve o faziletlerin ödülünü ben aldım. Şiddetli rüzgârların yerinden kıpırdatamadığı, kasırgaların söküp atamadığı bir dağ gibiydim. Hiç kimse yüzüme karşı veya ardımdan bir ayıbımı-kusurumu söyleyemez, beni kınayamazdı. Düşkün kimse benim nezdimde hakkını (zalimden) alıncaya dek aziz ve üstündür. Güçlü-kuvvetli olan kimse benim nezdimde hakkı ondan alıncaya dek güçsüz ve zayıftır. “
Hz. Ali (a.s) bu bağlamda Nehcü’l Belağa’nın 6. hutbesinde şöyle söylüyor: “Vallahi ben yuvasında uyuyan sırtlana benzemem. (Bu cümle Arapça’da bir deyimdir. İşlerinden gafil olan kimseler için kullanılır) Onu gözetleyen avcı (yuvadan çıkarmak için herhangi bir şeyle yavaşça) yere vurarak (onu sesin peşice yuvadan çıkartır,) yakalar ve hileyle aldatır. Ben ise hayatta olduğum müddetçe hakka yönelenlerle birlikte, ondan yüz çevirenlerin; itaatkâr ve söz dinleyenlerle birlikte, isyan edenler ve haktan şek edenlerin üzerine yürür ve onları bulduğum yerde vururum.”
İmam (as) Nehcü’l Belağa’nın 62. mektubunda Mısır halkına şöyle buyurmaktadır: ..”Allah’a yemin olsun, onların karşısına tek başıma çıksam, onlar da bütün yeryüzünü kaplamış olsalar yine korkmam. Zira ben onların daldıkları sapıklığı ve süslendiğim hidayeti çok iyi biliyorum, Rabbimden yakin ile birlikteyim. Ben Allah’a kavuşmayı özlüyor, onun güzel karşılığını ümit ediyor, bekliyorum. Bana üzüntü veren şey bu ümmetin başına sefih, zalim ve facir kimselerin musallat olmaları, Allah’ın malını aralarında dolaştırmaları, kullarını köle yapmaları salihleriyle savaşmaları, fasıklarını dost ve yardımcı edinmeleridir.”
Ayrıca Müminlerin Emiri (a.s) Nehcü’l Belağa’nın 4. hutbesinde şöyle buyurmaktadır: “Bana gösterildiğinden beri hak konusunda şüpheye düşmedim. Musa nefsi için değil, cahillerin ve sapık/batıl devletlerin hâkimiyetinden/galebesinden korkmuştu. Bugün hak yolla batılın karşı karşıya geldiği yerde bir araya gelmiş bulunuyoruz. Suya kavuşacağından emin olan kimse (bana itaat eden kimse) hiç susamaz (sapıklığa düşmez.)”
3969294