İslam ve diğer dinlerde orucun karşılaştırılması
Kur’an-ı Kerim’de tüm milletlerin bu ibadeti yerine getirmesi gerektiği belirtilmekte olup Kur’an ayetlerinde Ramazan ayı ve oruca işaret edilmiştir.
Allah Bakara suresi 183. ayetinde şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sakınasınız diye sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç yazıldı. İçinizden hasta veya yolcu olan, başka günlerden sayısınca tutar. Orucu tutmakta zorlananlar için bir yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir. Bir iyiliği mecbur olmadan yapan için bu (yaptığı) iyidir. Ama orucu tutmanız -bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır.”
Bu ayet, orucun sadece Müslüman ümmet için olmadığını, geçmişte diğer peygamberlerin takipçileri arasında da bir uygulama olduğunu göstermektedir. Yahya Peygamber’in (as) ümmeti et, yumurta ve diğer bazı yiyecekleri yemekten kaçınmışlardır. Mandenilerin en kutsal kitabı olan Adem’in sayfalarında, orucun sadece yemekten ve içmekten sakınmak olmadığı, aynı zamanda gözü şeytani bakışlardan, kulağı evlerde konuşulan şeylerden koruma, dili yalan ve uygunsuz sözlerden sakınmak olduğu bildirilir.
Zerdüştlük dininde de oruç önemli olup her ayın ikinci, onikinci, ondördüncü, yirminci ve yirmibirinci günleri et yemekten kaçınmaları gerektiğine inanırlar. Çok fazla et yemeyi önlemek için bu tür orucu vacip kılmışlardır.
Musa Peygamber’in takipçileri yani Yahudiler de oruç tutar. Yahudiliğin en kutsal günü olan Yom Kippur’da oruç tutarlar dini günleridir. Sinegog da ibadet ve dua ederler Kefaret Günü’de denir. Altı gün oruç tutarlar. Yahudilikte orucun amacı tövbe edip Allah’a dua etmek ve O’ndan hacet ve ihtiyaçlarını istemektir.
Hristiyanlarda oruç tutarlar. Elbette Hristiyanların Ortodoks, Protestan, Katolik gibi farklı mezhepleri vardır ve oruç tutmaları aralarında farklılık gösterir ama bazıları bir ay, bazıları daha fazla oruç tutar. Oruçları Müslümanlar gibi bir ay değil, farklı dönemlerde olur ve et, balık, süt ürünleri ve yumurta yemekten kaçınırlar.
Kuran Kültürü ve Eğitimi Araştırma Enstitüsü Başkanı Muhammed Sadık Yusufi Mukaddem’in IQNA ile yaptığı röportajdan alıntıdır.
4129629
