Müslüman Kur’an alimleri günümüzde, pratik ayet ve hadis anlayışıyla İslam toplumlarını ıslah etmek için çözümler üretmeye çalışıyorlar. Kökleri Irak ve Ortadoğuda olan araştırmacı Macid el Garbavi bu yıkıcı düşmanlıklara aşinadır.
Garbavi insanları şiddet ve hoşgörüsüzlükle mücadelede bir çözüm olarak şiddetin temelleri, bireyin içsel duyguları ve ortak akıl hakkında diyalog başlatmaya teşvik ediyor. Böylece koşulların şimdiye kadar ortaya çıkma olasılığını geciktirdiği gizli nedenleri bulabiliriz. Hoşgörü veya müsamaha gösterme açık bir anlamı olan İslami bir kelime olmasına rağmen İslam ve Kur’an’ın yanlış okumaları, onu sahte, İslami olmayan ve dinin değerlerini yok etmeye çalışan ithal bir kavram olarak tanıtmaya çalışıyor ve saf dinin değerlerinin yok edilmesine müsamaha gösterildiğine inanıyorlar.
Sürekli şiddete başvuran ve savaş ateşini körükleyenler, bu tür Kur’an-ı Kerim okumalarına sarılmışlar ve sadece belirli koşullar altında nazil olan sınırlı ayetlere bakarak, iyilik ve merhameti öğütleyen İslam’a davet eden bir çok ayeti atlamışlardır.
Garbavi, Batı’dan önemli düşünürlerin şiddet sorununu fark ederek çalışmalar yaptıklarına inanıyor. Kitabı, İslami hoşgörü kavramının yeni bir yöntemini oluşturma girişimidir. Kur’an-ı Kerim ayetlerinin vurguladığı ve Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) yaşam tarzıyla kolaylaştırılan köklü bir kavram olup Müslümanlar özellikle Allah Resulü (s.a.v.) diğer dinlerin mensupları ile olan ilişkilerinde bunu kullanmışlardır.
Yazar, dünyanın şiddet, nefret, gurur ve askeri çatışmalarla dolu olduğuna dikkat çekiyor. Hoşgörünün herkesin tercihi olduğunu belirterek kan dökülmesi, insanların öldürülmesi, şiddeti ve aşırılığı önleyebileceğini ifade ediyor.
Yazar temel dini aşırılıklardan bazılarını ele alarak şöyle sıralar: a- Kurtarılan grubun hikayesi, b- İslami hareketlerin tüzüğü, c- Tekfiri fetvalar
Macid el Garbavi saflık, akılsızlık, İslam dinini anlayamama ve Kur’an ayetlerinin yüzelsel anlamlarına sarılmanın aşırılık tehlikesini artırdığını söylüyor. Böylesine katı bir metot, İslam’ı ve Müslümanları zor durumda bırakmış, güç ve etkinliklerini ellerinden almıştır. Öyle ki İslam’ın terör ve terörsitle eş tuttular. Şiddet ve suikastler Müslümanların dünya milletleri arasında konumunun kaybolmasına sebep olmuştur. Aşırılık yanlıları, toplumun sapma, yozlaşma ve yıkım yolunda olduğuna inanırlar. İslami hareketler toplumun üyeleri ile bilimsel değerlere, başkalarının görüşlerine saygıya ve oy özgürlüğüne saygıyı esas alan bir davranış sergilemezler. Çünkü bu konuları değerlerin değerlendirilmesinde bir kriter olarak görmezler. Aksine, onların gözünde değerlendirme kriteri, bir kişinin sadece imanının ve İslam şeriatına bağlılığının ölçüsüdür.
Yazar kitabın bir bölümünde Seyyid Kutub’un düşüncelerini eleştirerek onun düşünce çizgisini izleyen hareketlerin toplumları saptırdığını görüyor ve buna sert bir yanıt arıyor.
Cahiliye toplumu kavramını eleştirilmesi gereken kavramlardan biri olarak değerlendirerek yazılarında da bu anlayışın kurucusu olarak Seyyid Kutub’u görmüştür. Ona göre bugün bütün dünya cehalete batmıştır.
Hoşgörü ve müsamahanın önemini dile getiren Garbavi, İlâhi rahmetin özelliklerinden biri olarak Kur’an-ı Kerim’de 550 defa geçtiğini söyler.
Karbavi’nin kitabı Kur’an ayetlerinin yanısıra hadislere değinmesi bakımından oldukça zengindir. Aynı zamanda, diğer ciltlerde niceliksel ve niteliksel gelişim için hala yer vardır. Bu kaynaklar, İslam düşünürlerinin İslam’da hoşgörü hakkında teoriler sunmalarına yardımcı olabilir.
İslam tarihi uzmanı Hüseyin Ruhani Sadr’ın kısa notundan alıntıdır.