IQNA

Nehcü’l Belağa’dan seçmeler /28

Sözleri şifâ, halleri ise dermansız dert olanlar

14:17 - May 08, 2023
Haber kodu: 3480213
Nehcü’l Belağa’nın 32. hutbesinde Hz. Ali (a.s) kirli ve pis olan münafıkların sıfatlarından bahseder.

Sosyolog ve din araştırmacısı İmad Efruğ Nehcü’l Belağa’dan seçmeler dizisinin 28. dersinde 32 ve 194. Hutbelerine değinerek şu açıklamalarda bulundu:

Hz. Ali (a.s.) Nehcü’l Belağa’nın 32. Hutbesinde toplumda olumlu bir konumu olmayan insanlardan bahsediyor.

Hutbede daha çok necis ve zalimler anlatılırken devamında saf ve iyi insanların tarifine de yer verildiği söylenebilir. Nehcü’l Belağa’nın 32. Hutbesini okuyoruz:

Hz. Ali zamanındaki insanları kınayarak şöyle buyuruyor.

“Ey insanlar, (ehli) çok inatçı ve nimetlere karşı nankör bir zamanda sabahladık. (Bu zamanda) iyiler kötü sayılı­yor, zalim zulmünü/isyanını arttırıyor. Bildiğimiz şeyler­den faydalanmıyor, bilmediklerimizi sormamakta ve musibet-bela gelip çatmadıkça da korkmamaktayız, insanlar dört kısımdır:

Bir kısmı ruhları zayıf, kılıçları kör ve malı-mülkü (ekonomik durumu) az olduğu için yeryüzünde fe­sat/bozgunculuk çıkarmazlar.

Bir kısmı da kılıcını çekmiş, kötülüğünü açığa vurmuş, yaya-atlı tüm adamlarını toplamış, fitne-fesat için kendini hazırlamış, dinini yok edip gitmiştir. Bütün bunları da elde edeceği mal veya başbuğu olduğu atlılar (ordu) veya ken­dini yüceltecek bir minber edinmek için yapar. Dünyayı nefsi için bir değer görmen ve (dünyayı) Allah'ın indinde olanlara tercih etmen ne de kötü ticarettir...

Bir kısmı da dünyayı ahiret ameliyle (ibadet ve kullu­ğunu gösteriş yaparak) ister ve ahireti ise asla dünya ame­liyle (gerçek ibadet, zühd ve takvayla) talep etmez. Ken­dini mütevazı gösterir, adımlarını (zararsız insanlar gibi) birbirine yakın atar, (ibadet için) eteğini toplar, kendini emin-güvenilir kılmak için süsler. Allah-u Teâlâ’nın örtü­sünü de günahlara bir vesile kılar.

Bir kısmı da hiç bir yüceliği olmadığından ve bir ma­kam ve mevkiiye ulaşacak aracı/imkânı bulunmadığından evinde inzivaya çekilmiş, artık arzularına ulaşamaz bir ha­let içinde bu kaldığı haliyle de kanaat ehli görünür ve zühd elbisesine bürünür. Hâlbuki ne geceleri ne de gündüzleri kanaat ve zühd ehli değildir.”

Nehcü’l Belağa’nın 194. Hutbesinde ise temiz olmayan münafıkların tarifine dikkat çekiyorum.

“Ey Allah’ın kulları, Allah’tan korkup sakınmanızı, mü­nafıklardan çekinmenizi tavsiye ederim. Onlar saptırıcı sa­pıklar ve hata işleyip insanı hataya sevk edenlerdir. Renk­ten renge giren, her türlü entrikayı çeviren, her yoldan sizi kasteden, her gözetleme yerinde sizi gözetleyenlerdir. Kalpleri hasta, zahirleri ise temizdir. Sinsi sinsi yürür, gö­rünmeden gizlice hareket ederler. Nitelendirmeleri deva, sözleri şifa (gibi görünür), ama yaptıkları işler, dermansız bir derttir. Ferahlıkta olanı çekemezler, belaya düşenin beter olmasını isterler, ümitli olanları ümitsiz kılarlar.

Onlar her yolda bir ölü, her kalpte bir yol ve her musi­bette akıtacak gözyaşı olan kimselerdir. Birbirlerine övgü­yü borç verirler ve karşılığını beklerler. İstedikleri zaman istediklerinde ısrar eder, kınadıkları kişinin sırrını yayar, hükmettikleri zaman haddi aşıp, aşırı giderler. Onlar her hakka karşı batıl, her doğruya karşı eğri, her canlıya karşı bir katil, her kapıya bir anahtar, her geceye karşı bir lamba hazırlamışlardır. Ümitsizliklerini açığa vurarak arzularına ulaşmak, pazarlarını canlı tutmak ve eşyalarını böylece pa­halı satmak isterler. Konuştuklarında hak ve batılı birbiri­ne karıştırırlar, bir şeyi nitelendirince kandırırlar, yolu önce kolay gösterirler, dar geçitlerinde çıkmaza sürüklerler. Onlar şeytanın cemaati ve ateşin alevleridir.

3970727

captcha