IQNA

Batı medyası müslümanları kötüleyerek İslamofobi körüklüyor

19:35 - June 06, 2023
Haber kodu: 3480543
Batı medyasının uyguladığı çifte standartlardan dolayı dünyadaki Müslümanlar giderek artan bir şekilde ayrımcılık ve nefret suçlarının kurbanı oluyor.

21 Ocak'ta, Danimarka-İsveç çifte uyruklu, aşırı sağcı aşırılık yanlısı ve İslam karşıtı bir provokatör olan Rasmus Paludan, İsveç polisinin koruması altında Stockholm'deki Türk büyükelçiliği önünde Kur'an-ı Kerim'in bir nüshasını ateşe verdi.

Ertesi gün, Hollandalı bir aşırı sağcı lider Edwin Wagensveld de Lahey'deki parlamento yakınında Kur’an-ı Kerim’den sayfalar yırtarak onları tekmeledi.

Bu eylemler, İslam dünyasında güçlü eleştirilere ve kınamalara yol açtı ve gözlemciler, Batılı ülkelerini sessiz kalmasının İslamofobinin hakim olmasına izin vereceğini belirterek Kur’an-ı Kerim’in yakılmasıyla mücadelede Batı'yı çifte standart izlediği için eleştirdi.

Müslüman ülkeler, Avrupa ülkelerinden, bu örnekte İsveç ve Hollanda'dan ciddi önlemler almasını, kutsal kitaba yönelik saldırıyı suç saymasını ve Müslümanların onur ve kutsallıklarına saygı göstermesini beklerken, bu aşağılayıcı davranışla sadece bir gönül rahatlığıyla başa çıktılar.

Batılı yetkililerin bazı açıklamalarda bulunmalarına rağmen, aslında “ifade özgürlüğü” kisvesi altında dünya çapında 1,5 milyarı aşkın Müslümanın dini hassasiyetlerini inciten provokatif İslamofobik eyleme seyirci kaldılar.

Batı medyası Müslüman toplulukları kötülemeye oldukça kararlı ve kendi platformlarında Müslüman karşıtı bir propaganda yürütüyor.

Bir Müslümanın veya küçük bir Müslüman grubun hata yapması durumunda, Batı Medyası bunu abartılı bir şekilde yansıtıyor ve affedilemez bir suç ve terör, aşırılık ve ırkçılık eylemi olarak ele alıyor.

Batı ve onun güçlü medyası genellikle İslam'ı ve Müslümanları Batı dünyasının güvenliğine ve değerlerine yönelik bir tehdit olarak gösteriyor.

Medyada yer alan haberler, yaşanan terör saldırılarında failin dinine odaklandıkları izlenimini kasıtlı olarak yaratmak amacıyla Müslüman terör zanlılarını dünyanın dikkatine getiriyor. Bu nedenle Batı toplumu, “teröristler her zaman Müslümandır, asla Hristiyan değildir” şeklinde yerleşik bir zihniyete saplanıp kalmıştır.

Buna rağmen, beyaz üstünlükçüler ve benzer düşünen diğer aşırılık yanlıları, 2020'de Amerika Birleşik Devletleri'ndeki terör planlarının ve saldırılarının yüzde 67'sini gerçekleştirdi.

Genel olarak, terörle mücadele politikaları ezici bir çoğunlukla Müslümanları hedef almaktadır. Örneğin, Britanya'da, Pakistan kökenliyseniz İngiliz kökenlilere göre durdurulup Terör Yasası'nın 7. Çizelgesi kapsamında aranma olasılığınız çok daha fazladır.

Her şeyden önce, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın sözde terörle mücadele önlemi olarak sunulan "Müslümanlara yönelik seyahat yasağı", İslamofobik anlatıları her zamankinden daha fazla destekledi.

Batı medyası müslümanları kötüleyerek İslamofobi körüklüyor

Eski ABD Başkanı Donald Trump, 2017’de çoğunluğu Müslüman olan altı ülkeden (İran, Irak, Libya, Somali, Sudan, Suriye ve Yemen) insanların ABD'ye girişini yasaklayan bir kararname imzaladı. 20 Ocak 2021'de yeni göreve başlayan Joe Biden ise Trump'ın seyahat yasaklarını kaldıran bir bildiri yayınladı.

İfade özgürlüğünde çifte standart

Sözde ifade özgürlüğü savunucusu olan Batı, ifade özgürlüğü hakkının belirli sorumluluklar içerdiğini ve belirli azınlıklar lehine suistimal edilmemesi gerektiğini unutma eğilimindedir.

İsrail karşıtı duygular hemen anti-Semitizm olarak yorumlanırken, çocukları öldüren, apartheid İsrail rejimi, işgal altındaki Filistin halkına karşı onlarca yıldır akıttığı kan ve katliamlardan neredeyse her zaman tam bir ceza görmeden paçayı sıyırdı.

Birincisi, AB üye devletlerindeki yasal çerçeveye göre, soykırım inkârı aylarca ila yıllarca hapis cezasıyla cezalandırılıyor.

Ama bu standarda göre, Fransız dergisi Charlie Hebdo'nun Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'in (s.a.v) karikatürlerini çizen editörleri ve yayıncıları da tutuklanmalıdır.

Liste uzayıp gidebilir, ancak bu tür çifte standartların daha fazla kan dökülmesine neden olabilecek güçlü bir İslamofobik, Müslüman karşıtı tepkiye yol açabileceğini dikkate almak önemlidir.

Gerçek şu ki, dünyadaki Müslümanlar giderek artan bir şekilde ayrımcılık ve nefret suçlarının kurbanı oluyor.

captcha