Middle East Eye sitesinin haberine göre, Mekke günümüz Arabistan’ında Hicaz bölgesinde yer almakta olup Arabistan halkı için bir din ve kültür merkezi olarak önemi İslam’dan önceye dayanmaktadır.
Kabe’de İslam’dan önce çoktanrıcılık geleneğinin bir parçası olarak putlar bulunuyordu.
İslam Peygamberi, putperestliğin Hz. İbrahim’in (as) kurduğu tevhid inancına aykırı olduğuna inanmıştır.
Yukarıdaki fotoğraf 2005 Mekke Atlası Haritaları koleksiyonunda yer almakta olup 1575 yılında çekilmiştir. İlk fotoğraf, bilinmeyen bir sanatçı tarafından 19. yüzyılın sonlarına ait bir tablodur. (ilk resim :umumi, ikinci resim: halili kolleksiyonu)
Kur’an-ı Kerim’in çeşitli ayetlerinde Kabe anılmış olup Müminlerin ilk ibadethanesi ve evi olarak tanıtılır. Arapça’da Mekke Ulu Camii’nin adı Mescid-i Haram’dır.
Kabe Müslümanların Allah’a dua ettikleri sembolik bir işarettir. Yukarıda gösterilen fotoğraf, bilinmeyen bir sanatçı tarafından Mescid-i Haram’ın 18. yüzyıldan kalma bir tasviridir. Bu resimde Mekke şehri Osmanlıların egemenliği altındaydı. (Upsala Üniversitesi Koleksiyonu)
Kabe’nin yaklaşık 20 metre doğusunda yer alan Zemzem kuyusu, İslam geleneğinde ve hac menasikinin yerine getirilmesinde önemli bir rol oynar. Ayrıca Zemzem kuyusunun suyu Müslümanlar tarafından kutsal kabul edilir.
Yukarıdaki minyatür, 16. yüzyılda İranlı-Hintli bir yazar olan Muhyiddin Lari tarafından yazılmıştır. İngiltere Kütüphanesinde sergilenmekte olan Farsça Makaşefe Do Harem kitabında mevcuttur.
Kabe, İslam’dan önce bölgedeki savaşan kabilelerin sığınağı, kabile farklılıklarının bir kenara bırakıldığı bir barış yeri olarak biliniyordu. Kabe’nin siyah taşını binanın tamirinden sonra kimin yerine koyacağı konusunda kabile reisleri arasında çıkan ihtilafı Peygamber Efendimiz (s.a.v.) çözmüştür.
Bu siyah taş Arapça’da Hacerü’l-Esved olarak bilinir. Müslümanlar Hz İbrahim’e verildiğine ve törensel öneme sahip olduğuna inanırlar. Yukarıdaki fotoğraf, Kabe’nin sol köşesindeki siyah taşı gösteren 16. yüzyıla ait bir Osmanlı resmidir.
Kabe ve Mescid-i Haram, bazen doğal afetler nedeniyle bazen de artan ziyaretçi sayısını karşılamak için birçok kez yenilenmiştir. Abbasi hükümdarları 700’lü yıllarda Kabe’nin avlusunu genişletmişlerdir. Daha sonra 1571’de II. Selim, Mimar Sinan’ı cami avlusunun düz çatısını süslemek için geleneksel Osmanlı tarzı küçük kubbeler eklemesi için görevlendirdi. Yukarıdaki resim 1800’lü yıllarda Osmanlıların Mekke’ye hükmettiği dönemden kalma bir İran minyatürüdür. (Amsterdam Ulusal Müzesi)
Kabe ve Mescid-i Haram resimleri 19. yüzyılda fotoğrafın gelişiyle birlikte çok tutuluyordu. Bu mukaddes mekanın tasvirleri yüzyıllar önce nadir olup 15. yüzyıldan itibaren, Avrupa Keşif Çağı’nın başlamasıyla birlikte, kıtadan gelen gezginler ticaret için Arap Yarımadası’nı ziyaret ettiler.
Mekke’ye gayri müslimlerin girmesi resmen yasaklanmış olsa da bazı raporlar Avrupalıların Müslüman kılığında veya Müslüman işverenlerine eşlik ederek şehre girdiklerini öne sürüyor. Yukarıdaki fotoğraf Hollandalı bilim adamı Adrian Reland’ın 1705’te yazdığı De Religione Mohammedica kitabının resimli baskısındadır.
İslam üzerine yapılan araştırmaların tartışmalı ve öğretilerinin aşağılandığı bir dönemde, Reland’ın çalışması İslami inançların nesnel bir resmini sunma çabasıyla dikkate değerdi. Bu sahne daha sonra kopyalandı ve İslam hakkında diğer Avrupa yayınlarında kullanıldı. (Barış Sarayı Kütüphanesi, Hollanda)
Bu resim dünyanın artık Mekke’deki sanat eserleri ve yazılarla sınırlı olmadığı anlamına geliyordu. 1861’de Mısırlı bir ordu mühendisi olan Muhammed Sadık Beg, bir hac kervanının haznedarı olarak kutsal şehre gitti. Sadık Beg’in Mekke fotoğrafları1881’de Venedik Coğrafya Sergisinde altın madalya kazandı.
Yukarıdaki fotoğraf, Mekke ve Kabe’nin ilk fotoğraf resmidir. Kabe’nin siyah kumaşla kaplı kübik yapısının tanıdık bir sahnesini gösteriyor. (Halili Koleksiyonları/Muhammed Sadık Beg)
Fotoğrafın başkaları için erişilebilir hale gelmesiyle Mekke’nin ilk yerli fotoğrafçısı olan El Seyyid Abdulgaffar 1886 ile 1889 yılları arasında şehrin 250’den fazla fotoğrafını çekti.
Hollandalı fotoğrafçı Christiaan Snouck Hurgronje ile çalıştı. Bu şahıs mukaddes şehre girebilmek için kendini Müslüman olarak tanıtanlardı. Yukarıdaki Mekke şehrinin fotoğrafı Abdulgaffar tarafından 1887 yılında çekilmiştir. (Kongre Kütüphanesi)
Hac bittikten sonra hacılar Kabenin etrafında yedi kez yürüyerek Tavaf yaparlar. 1909’da çekilmiş bu fotoğrafta Abdulgaffar Tavaf’ı kaydetmiştir.(Amerika Kongre Kütüphanesi)
Mekke, 1916 yılına kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olarak kaldı. Daha sonra Hicaz, Hüseyin bin Ali önderliğinde bağımsızlığını ilan etti ama kısa sürdü. Bölge 1924’te Mekke’yi işgal eden ve sonunda Hicaz’ı yarımadanın geri kalanını kendi kontrolü altında birleştiren Abdülaziz El Suud tarafından fethedilerek Suudi Arabistan Krallığını kurdu.
Suudi Arabistan’da 1938’de petrol rezervleri bulununca petrol bu ülkenin ana gelir kaynağı haline geldi. Buda dini ziyaretçilereden gelen gelire güvenmek zorunda olmadıkları anlamına geliyordu. Daha sonra petrol gelirleri bir dizi kalkınma projesine yatırıldı. Yukarıdaki fotoğraf 1937 yılında Mescid-i Haram’ı göstermektedir.
Kral Suud döneminde 1955 yılında Mescid-i Haram’ı geliştirme projesi başlatıldı. Çalışma 1973 yılında tamamlandı. Buda hava yoluyla bu şehre gelmek isteyenlerde patlamaya yol açtı.
Aynı halde bu mukaddes mekan için Hac talebi arttı. Mescid-i Haram’ın bir sonraki büyük gelişimi 1990’larda Mısırlı mimar Muhammed Kemal İsmail tarafından yönetilen bir projeyle başladı.
Mısırlı mimar Yunanistan dağlarından elde edilen mermer ile bu mukaddes mekanı döşedi. Bu taş, hacıların üzerinde yürüdüğü zeminin kavurucu havalarda bile serin kalmasını sağlıyordu. Yukarıda Mescid-i Haram’ın 2000 yılındaki bir fotoğrafı yer alıyor. (Agence France-Presse/Marvan Nomani)
Mescid-i Haram bölgesine yapılan son eklemeler arasında bir otel ve alışveriş merkezine ev sahipliği yapan 639 m uzunluğundaki muhteşem Ebrac el-Beyt kompleksi bulunmaktadır.
Şu an camii 2.5 milyon kişinin ibadet edebileceği kapasiteye sahip. Eleştirmenler, Mescid-i Haram çevresindeki yeni yapıların dikkatleri Kabe ve çevresindeki kutsal yerlerden uzaklaştırdığını söylüyor. (AFP)
4149587