IQNA

Kur’an perspektifinden kadın

12:25 - June 28, 2023
Haber kodu: 3480809
ANKARA (IQNA) - İslam hakkında olumsuz bir algı oluşturmak isteyen kimseler, İslam’da kadının sosyal, hukuki, dinî, ilmî konumlarını metodik ve ilmî bir yaklaşımdan uzak bir şekilde ele alarak bir algı yönetimi yapmışlardır. Muteber olmayan rivayetler ve bu rivayetlerin etkisiyle yapılan Kur’an anlamlandırmalarını da İslam aleyhine kullanmışlardır.

Kur’an perspektifinden kadınİslam’da kadın, mevzu bahis olduğunda birçok fikir ayrılıkları ile karşı karşıya kalındığı görülmektedir. İslam’ı yüzeysel okumalarla veyahut etrafında gördükleri ile değerlendirme çabası içerisinde olan kimseler, İslam’da kadının zavallı ve ikincil bir insan konumunda olduğu tezini savunmuşlardır. İslam’da kadının alt bir statüde olduğuna dair değerlendirme ve yorumlar, özellikle sosyal medya ve dizi-film sektöründe sıkça yer almaktadır. Din karşıtı sitelerde İslam dininin kadına gereken değeri vermediği konusunun üzerinde çokça durulmaktadır. Bununla birlikte özellikle Afganistan ve Arabistan gibi ülkelerin kadına karşı haksız tutumlarının, İslam’ın buyruğu gibi yansıtılması bu tarz sorgulamaların artmasında etkili olmaktadır. Günümüzde gençlerin dinî değerlerden uzaklaşma sebeplerinin başında “İslam’da kadının konumuna dair değerlendirmeler” etkeni ortaya konmaktadır.

Popülaritenin etkisi ile günümüz dünyasında büyük bir rahatlıkla yanlışın doğru, batılın hak, zavallılığın yücelik, esaretin özgürlük, adaletsizliğin eşitlik, vurgunculuğun hak hukuk olarak gösterildiği görülmektedir. İslam’da kadının konumu hususunda da Kur’an’ın çizdiği çerçeve ile geleneğin, törelerin, şahsi fikir ve düşüncelerin çizdiği çerçevenin birbirine karıştırılmış olması, İslam hakkında yanlış bir kadın algısı oluşturmuş ve reel olmayan bu algı bilgi edinme kaynakları alabildiğine geniş olan ve içerisinde bolca yanlış bilgi ve mugalatalar barındırmasından da kaynaklı, gençleri sadece İslam’da kadının konumu ile ilgili değil; doğrudan vahyin kaynağı ile alakalı problem ve şüphelerle karşı karşıya bırakmaktadır.

Dünya ve ukba dengesinin dünya lehine yitirilmesi, Müslüman bireyi derin dindarlıktan uzaklaştırarak yüzeysel ve şekli bir dindarlığa doğru itmektedir. Dünyevileşme, bireycileşme gibi etkenler neticesinde dini ana kaynaklarından ziyade yüzeysel ve yakın fayda bakış açısı ile anlama ve uygulama tercih edilmektedir. Kadın ile alakalı da aynı bakış açıları ile yorumlamalar ve uygulamalar ortaya konduğunda İslam’ın özünden ve buyruklarından uzak bir din anlayışı ile karşı karşıya kalınmaktadır.

Kadın ile ilgili tartışmalar, birçok konuda önümüze çıktığı gibi daha yaratılış hikâyesi kurgulanırken başlatılmış ve bu aşamada kurgulanan eksik yaratılış, erkeğin kalıntılarından yaratılış algısı, bir hikâye gibi anlatılmış ve bu kurgu sadece yaratılış konusunda kalmamış; kadının özne olduğu neredeyse her konuya ifrat ve tefrit şekliyle yansımıştır.

Çözüm Yolu Kur’ân-ı Kerîm

 Kur’an, her konuda insanlık için çözüm noktası, netlik kazandırma vesilesi ve hidayet kaynağı olduğu gibi kadın hususunda da problemleri ortadan kaldırma ve beşeriyete rehberlik etmek üzere nazil olmuştur. Dinlerin sonuncusu ve en kamili olan İslâm dininin kutsal kitabı Kur’an ve bu hidayet kaynağının en kâmil uygulayıcısı Peygamber Efendimiz (s.a.a) ve masum imamların kadına bakışı, bizler için en önemli kaynak olmalıdır.

Kur’an, insanoğlunun ruh ve nefsini eğitmek ve tezkiye etmek için inmiştir. O, soyut bir varlıktır. Kur’an’da erkek ya da kadının tezkiyesinden değil, ruhun tezkiyesinden bahsedilmektedir. Bu noktada kadın ve erkek eşittir. Kur’an, cinsiyeti üzerinden değil şahsiyeti üzerinden insana seslenmiştir. Erkek ve kadının dişilik ve erkeklik çehreleriyle değil; insanlık yüzleriyle tanınmasını istemiştir, çünkü esas olan hakikat, beden değil ruhtur. Kadın ve erkek olmak beden ile ilgiliyken; eğitim, öğretim, tezkiye, tehzib, ibadet, saygınlık, ahlak gibi değerler ruh ile ilgidir. Eğer Kur’ân-ı Kerîm’i bir okul farz edersek bu okulun öğrencileri bedenler değil; ruhlardır. İnsanın bedeni bir araçtır, esas olan ruhtur.

“…De ki: Ruh, Rabbimin emrindedir.” (İsra 17/85)

İnsan ruhu, müzekker ve müennes olmaktan münezzehtir. Kur’an’da değerler; zillet ve izzet, itaat ve isyan, takva ve fücur, ilim ve cehalet, Müslüman ve kafir, hak ve batıl ve tüm bunlarla birlikte pratik akılla ilgili ahlakî değerlerin tümü ne erkeklik ne de dişilik cinsiyeti ile beyan edilmiştir. Sabırlı, alim, imanlı, takvalı vb. olan ruhtur. Muhammed’i öz İslam’ın insana verdiği değer kapsamında kadın ve erkek her iki cinsiyette yüce kemallere ulaşabilecek potansiyellere sahiptir. Kadın yücedir veyahut erkek yücedir gibi söylemleri insani boyutta biz dinde görmemekteyiz.

“Erkek olsun, kadın olsun her kim iman etmiş olarak dünya ve ahiret için yararlı iyi işler yaparsa işte onlar da cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.” (Nisa, 124)

İslam dinine baktığımızda böyle bir değerlendirme görürken literatürde kadın ile alakalı birçok hususta problemlerin ortaya çıktığını görmekteyiz.

Yazar: Uluslararası el-Mustafa Üniversitesi Öğretim Üyesi
Fatime Karanlık İltizar

captcha