IQNA

Şeriatın uygulama alanı kişisel hükümler değil sosyal haklar kapsamındadır

13:11 - July 04, 2023
Haber kodu: 3480865
TAHRAN (IQNA) - Her zaman toplumun nasıl, hangi alanda ve çerçevede dindar ve manevi hale geldiği sorusu sorulmuştur.

Kum Havza okulu hocalarından Seyyid Muhammed Ali Ayazi “Dini yönetimde şeriatın uygulama alanı” adlı kitabında bu konu üzerinde durmuştur. Özet metin şöyledir:

Hepimizin dini kaygıları ve dini sorumlulukları  bulunduğundan şeriatın uygulanması ve toplumu dindar hale getirme konusuna önem veriyoruz. Toplumun nasıl ve ne ölçüde dindar ve manevi olabileceği sorusu her zaman önemli olmuştur. Bir toplumun dindarlaşması ilâhi sünnete dayanır.

Yunus suresi 99. ayetinde şöyle buyruluyor: “Eğer rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi topluca iman ederdi. Hal böyleyken, mümin olsunlar diye sen tutup insanları zorlayacak mısın!”

Şeriatın toplumda tatbik edilmesi sünnet ve kanunlara dayanmalıdır derken uygulama kapsamını belirlememiz gerekir. Özetle kitapta söylenilen, şeriatın uygulanmasının, ferdî ve özel hükümler değil, insanların sosyal hakları alanında olduğudur.

Namaz, oruç vb. konular, dini sistem ve dini toplumda şeriatın uygulanma alanı içinde değildir. İnsanları bunları yapmaya teşvik etmek gerekliyse de, insanlara dayatmak ve reddettikleri için cezalandırmak uygun değildir.

Örneğin bugün toplumda tartışılan tesettür meselesinde tesettürün olmamasının halkın  iffetini rahatsız ettiği söylenmektedir.  Bunu bir fakih ve müfessir söylemiş midir?

Fakihler, başörtüsü hükmünü kamusal iffet alanı içinde görmezler. Meselâ, bütün fakihler, bu ayetin nüzul şartları hakkında derler ki, mü’min kadınlar gece dışarı çıktıklarında, bir kısmı onları keniz zannederek rahatsız etmiştir. Bu yüzden Kur'an, onlar rahatsız olmasınlar diye bu hükmü vermiştir.

Kısacası şeriatın toplumda uygulanmasını istiyorsanız bu zorla olmamalıdır.

4083335

captcha