IQNA

Merhametlilerin en merhametlisi: Er-Rahman Er-Rahim

12:18 - July 06, 2023
Haber kodu: 3480893
TAHRAN (IQNA) - Kur’an-ı Kerim’in çeşitli ayetlerinde Allah’ın iki özel sıfatı olan Rahman ve Rahim’den bahsedilir.

Besmele üç isim içermektedir: Allah, Rahman ve Rahim. Allah ismi bütün isimlerini toplayan zatına ait bir isimdir. Rahman ve Rahim isimleri ise sonsuz ve mutlak merhametini kapsar. Yani kovulmuş şeytanın şerrinden, tüm esmalarının sahibi Allah’ın, rahmet ve merhametine sığınmak. 

Ebul Kasım Alidust Kur’an tefsir toplantısında Fatiha suresi hakkında bazı noktalara değindi. özet metin şöyledir:

Genellikle bu iki kelime yani Rahman ve Rahim, bağışlayan ve şefkatli olarak çevrilir. Her iki kelime de aynı ailedendir. Rahman ve Rahim arasındaki fark, birincisinin daha geniş bir kapsam ve etki alanına sahip olmasıdır. Rahim özel bir nimettir, Rahman ise özel değildir. Elbette Rahman’ın herkes için olduğuna ve Rahim’in sadece müminler için olduğu konusunu kabul etmiyoruz.

Burada ortaya atılan iki soru var, ikincisi birincisinin devamı niteliğinde. Birinci soru, Allah’ın Rahman ve Rahim olduğu, öte yandan adaletli (adil, tarafsız ve doğruyu söylen hakimdir ) ve hikmetli ( hikmetle davranan ve çeşitli ilimlerde bilgi sahibi) olduğudur. Bu ikisi nasıl biraraya gelebiliyor?  İkinci soru ebedi azab ile ilgilidir.

Yeryüzünde sel ve deprem gibi bazı musibetler tabiatın doğal sürecine bağlı olarak meydana gelir ve Allah tabiatı robot şeklinde yaratmak istemez. Dini açıdan rivayetlerde her musibet ve musibetin bir mükafatı olduğunu söyleyebiliriz. Yani bir musibet ile karşılaşan dinsiz, kâfir bile bu dünyada mükâfatını alacaktır. Bu açıdan bakacak olursak, bu tür musibetlerin daha iyi bir yaratılış sisteminin oluşmasına vesile olduğu ve mükafat getirdiği sonucuna varabiliriz.

Temel olarak ceza ve musibetler insanın temizlenmesini sağlar. Rivayetlere göre, bir günahın cezasını dünyada çekenin ahirette azap görmeyeceği söylenmektedir. Bu açıdan bakarsak bunlar ceza değil, kanunun uygulanmasıdır. Aslında bu cezalar uygulanmaz ise Allah’ın adaleti ve hikmetine aykırı olur.

İkinci soru ise ceza ile ilgili olup insanlar nasıl herhangi bir mertebede günahları ve fasadlarından dolayı sonsuza kadar azab içinde kalırlar. Burada bir yıldan, iki yıldan, yüz yıldan veya bin yıldan bahsetmiyoruz. Sonsuzluktan bahsediyoruz. Allah’ın Rahman ve Rahim olması, hatta O’nun Adalet ve Hikmetli olması ile nasıl bağdaşabilir?

1-İmam’a, bazı insanların neden ebediyen ateşte olduklarını sorduklarında, imam, “çünkü onların küfürleri bu dünyada geçici, fakat kafir olma niyetleri kalıcı idi, yani bu dünyada ebedi olsalardı, ebedî olarak kâfir olarak kalırlardı” der.

2-Suç ve ceza arasında bir uyum olması gerekir. Ama suç süresi ile ceza süresi arasındaki tenasüb denen ana şeye sahip değiliz. Suçun ve cezanın zamanı değil, uyumlu olması gerekir.

3-Bazıları, bir süre sonra cezanın, azap edilen kişiye uygun hale geldiğini söyler. Kâfir cehenneme götürüldüğünde önce azap görecek, fakat kısa bir süre sonra ateşin hakikatını bulacak ve o zaman ateş ateşi yakmaz. Örneğin domuz pisliğe ve çirkinliğe alışık olduğu için böyle bir ortamda bulunmaktan rahatsız olmaz ve aslında bundan zevk alır.

4-Bazı müfessirler ebediyetin uzun bir zaman olduğunu söylemişlerdir.

5- Bu sorunun cevabı cennet ve cehennem  hakkındaki bakış açımızı değiştirmeyi yani cezanın Allah’ın yaratması değil, kişinin kendi eylemlerinin sonucu olduğunu anlamamız gerekir.

4122927

captcha