Hz Ali’nin (a.s) hayat ilkeleri, Kur’an’a ve Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) sünnetine dayanıyordu. Toplumsal eylem ve toplumla ilişkiler alanında, onun ilişkileri ilahi ve nebevi emirlere dayalıydı ve mükemmel modeller olarak kabul edilebilir.
Nehcü’l Belaga araştırmacısı Bahşali Kanberi, sosyal ahlak toplatılarının 12. Dersinde “dinde bid’at“ konusunda şu açıklamalarda bulundu:
Dinde bid’at ve sapkınlık konusu hakkında Nehcü’l Belağa’nın 145. Hutbesi dahil olmak üzere birçok yerinde bahsedilmektedir. Nehcü’l Belağa’da bid’at , Kur’an ve Sünnet’te zikredilmeyen yeni bir konuyu beyan eder. Sünnet İslam Peygamberi’nin (s.a.v) hayatında hem sözleriyle hem de davranışlarıyla Kur’an’a dayanarak bize çizdiği ana yola denir.
İslam alimleri bid’ati, Bid’at-ı Hasene ve Bid’at-ı Seyyie olmak üzere ikiye ayrılır. Kur’an ve Sünnet’le hiçbir şekilde çelişmeyen, aksine Kur’an ve Sünnet’te bildirilenleri pekiştiren bir bid’atımız var. Örneğin bazı ahlaki bid’atlarımız var. Şöyleki namazdan sonra müminler yanındakiyle tokalaşıyor, bazı kitaplarda okuduğuma göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.) zamanında tokalaşma yoktu. Şimdi el sıkışırlarsa bunda bir sakınca olmamakla birlikte zarar vermediği gibi sevgiyi de artırır buna iyi yenilik deniyor.
Bid’at-ı Hasene (faydalı) kimsenin sorunu yoktur. Bid’at-ı Seyyie (Resûlullah'ın ve Eshâbının zamanlarında bulunmayıp da, dinde sonradan meydana çıkan ve bir sünnetin unutulmasına sebeb olan bozuk inanış ve ibâdet olarak yapılan işler.) Tevhid,Nübüvvet, Mead, Ahlak ve Akıl olmak üzere bunlardan birine zarar verirse bid’at olur.
Bazen bazı büyükler, şairler, meddahlar şiir ve beyanlarında evliyalar hakkında mübalağa yaparlar. Bazen bid’atlar tarihte de görülür. Örneğin bir tarihçi belli bir savaşta 90 bin kişinin öldürüldüğünü yazmıştır. Bu bid’attır, akla ve belgelere uymaz.
Hz. Ali’nin (a.s.) Müslümanları şiddetle uyardığı konulardan biri de bid’attır. 145. Hutbede der ki : “...Bir sünnet terk edilmeden hiç bir bidat çıkmaz. Bidatlerden sakının, apaçık hidayet yoluna yönelin. İşlerin en efdali köklü işler, bidatler ise en şerli işlerdir.”
Bu yüzden bir bid’at sünnetin bozulmasına neden oluyorsa buna izin verilmez. Bid’at-ı Seyyine olarak kabul edilir. Diğer yandan Hz Ali (a.s) İslami sünnetlerden birini unutmamamız ve gaflet içinde olmamız konusunda bizi uyarır.
Bu nedenle Hz Ali (a.s) sünnetin terk edilmemesi konusunun altını çizmiştir. İşlerin en faziletlisi köklü işler, en kötü işler ise din ve ahlak ilkeleri ile uyumlu olmayan bid’atlerdir.
4134168