Bu din muhaliflerinden birinin akıbetini Kur’an-ı Kerim’de görebiliriz.
Hz Muhammed Peygamberlik makamına geldiğinde pek çok düşmanı vardı. Kur’an-ı Kerim’de yalnızca birinin adı açıkça belirtilmekte olup Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) eziyet etmede ciddi bir düşmandı. Eşiyle birlikte her fırsatı değerlendirerek Hz. Peygamber’e (s.a.v) karşı çıktı.
Mesed suresinde Ebu Leheb ve eşinden bahsedilerek Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) düşmanca davranışları beyan edilmektedir. “Ebû Leheb’in elleri kurusun! Kurudu zaten. Ona ne malı fayda verdi ne de kazandığı başka şeyler. O, alev alev yanan ateşe atılacak! Dedikodu yapıp söz taşıyan karısı da. Boynunda da ipten bükülmüş bir halat bulunacak.” (Tebbet suresi 1-5. ayetleri)
Surede Ebu Leheb olarak adlandırılan şahıs Abdülmuttalib’in oğlu ve Hz. Peygamber’in baba bir amcasıdır. Asıl adı Abdülüzzâ’dır. Ebu Leheb ve eşi Ümmü Cemil İslam Peygamber’ine çok eziyet etmiş olup İslam’ın azılı düşmanlarından idiler. Rivayete göre Resûlullah panayırda dolaşarak insanları İslam’a davet ederken Ebu Leheb de arkasından gider ve çevresindekilere onun yalancı olduğunu söylerdi.
Mesed suresinde bildirildiğine göre, Ebu Leheb zengin bir insandı. Peygamber Efendimiz sekiz yaşındayken dedesi Abdülmuttalib hastalandı ve çocuklarını toplayıp Hz Muhammed’in velayetini içlerinden birine devretmek sitediğini söyledi. Ebu Leheb bu iş için günüllü olduysa da Abdülmuttalib bunu kabul etmedi.
Hz. Muhammed (s.a.v) İslam’ı açıkça tebliğ etmeye başladı zaman ona karşı çıkarak mücadeleye başladı. Ebu Lehep ve eşi Peygamber’e ve İslam’a olan düşmanlıkları nedeniyle peşinden gider, ona taş atar veya yoluna diken, çalı, çırpı ve çöp toplayarak yoluna dökerlerdi.
Hz Peygamber’in sözlerini kabul eden herkesle konuşur ve onları caydırmak için Peygamber Efendimiz’e iftiralar atarlardı.
Sonuç olarak Ebu Leheb çiçek hastalığına yakalanarak öldü. Çiçek hastalığının kendilerine de bulaşacağı korkusuyla ailesinden hiç kimse ona yaklaşmadı. Cenazesi Mekke’den çıkarıldı ve üzerini örtmek için uzaktan taş atıldı.
Eşi Ümmü Cemil Mesed suresinde Hz. Peygamber’e eziyet etmek maksadıyla diken, çalı çırpı toplayıp geceleyin peygamberin yoluna serdiği için “odun taşıyan” diye çevirenler de vardır. Bu ibaret dedikodu yapıp söz taşıyan anlamında da olup hata ve günahlarını yüklenip taşıdığından dolayı mecazi anlamda “yanacağı cehennem için kendi odununu kendisi taşıyan” olarak da nitelendirilir.