Hac yolculuğunun değeri
Hac, basit ve sıradan bir yolculuk olmayıp İslam’ın bir tezahürüdür.
İslam’ın üç biçimde tecelli eder:
Kelime olarak “Kuran”dır.
İnsan olarak “İmam” dır.
Amel olarak ise “Hac” dır.
Bu yolculuğu ne kadar çok tekrarlar ve ne kadar çok düşünürsek her zaman yeni bir şey öğreniriz.
Kabe bir bayraktır ve bu bayrağın altında tevhidi ilahiler söylemeli, hem kıyameti hem de tarihi hatırlamalıyız.
Mekke’ye baktığınızda size Kur’an’ı tefsir eder. Kur’an hakkın zafer kazanacağını buyurmuştur. Allah’ın Resûlü tek başına namaz ve secde ile meşgul iken onun başına taşla vurarak şehid etmeye karar veren Ebu Cehiller nerede?
Hac’da garip bir düzen göze çarpar. Hac belli bir yörüngede, sayıda, zamanda, yönde ve amaç doğrultusunda gerekleşmektedir.
Hac kameri aya göre yapılır bazen kışın bazen de yazın yapılabilir. Hacı soğuktan ve sıcaktan korkmaz.
Hac “Şu halde Allah’a sığının” (Zâriyât:50) ayetinin bir örnektir. Yani o halde Allah’a koşun.
Namaz kılarken birkaç dakika maddi alemden, oruç tutarken birkaç saat, hac yaparken ise birkaç gün ve gece ihramda bulunmamız gerekir.
Hac “Ben rabbime gidiyorum” dedi, “O bana yol gösterecektir.” (Sâffât:99) ayetine örnektir.
Hac ibadetini yerine getirmek ve İlahi yolda hareket etmek bir âlimin gözetiminde veya taklid mercinin fetvasına göre yapılmalıdır. Bu nedenle alim olmayanlara soru sormamalı ve yola çıkmadan önce dualarla kendimizi hazırlamalı ve gerekli mali harcamaları yapmalıyız. Böylece bu manevi yolculukta sıkıntı yaşamayız.
Bu yolculuk o kadar kıymetlidir ki yemek ve yer meselesinden bahsetmeye ve şikâyet etmeye, yol arkadaşlarının kusurlarını anlatmaya değmez. Bu ilahi yolculukta sadelik, fedakarlık, ahlâk, düşünce ve münacaat, namazlara katılmak ve görgü kurallarına dikkat etmek gerekir.
Muhsin Kıraati’nin “Hac” kitabından alıntıdır.
En çok konuşulan başlıklar 