Suriyeli araştırmacı ve Doğu Arap’ın çağdaş tarihi uzmanı Talip El Dagim El Cezire’de yayınlanan makalesinde Suriye başta olmak üzere Arap ülkelerindeki Kur’an mektephanelerinin tarihini inceledi. Makaleden alıntılar kısaca şöyle:
Kur’an mektephaneleri rayic olan anlamıyla Kur’an ve Arapça dilinin öğretildiği toplantılara denir. İslam’ın ilk yıllarından itibaren Mektebhaneler hat sanatı, imla, matematik, okuma-yazma öğretmek bunun yanısıra Kur'an-ı Kerim'i, Peygamber Efendimiz’in (sav) hadislerini ve İslam’ın esaslarını eğitimi amacıyla popüler hale geldi.
Mektephanelerin sayısı İslami fetihlerin yayılmasıyla arttı. Şam, Halep, Kudüs, Humus, Basra, Kufe, Gazze, Yemen ve diğer ülkelerde birçok mektephane açıldı.
Daha sonra Eyyubi ve Osmanlı hükümdarları da mekteplerin açılması, gelişmesi ve devam etmesini desteklediler.
Mekteplerde eğitim genellikle günün büyük bir bölümünü kapsıyordu. Öğrenciler sabah namazından sonra başlayıp öğleye kadar Kur’an ve diğer dersleri öğreniyorlardı.
Öğretmenin eğitim seviyesine göre eğitim metodu da farklılık gösteriyordu.
Öğretmen önde otururdu ve öğrenciler onun etrafında bir daire oluştururdu. En iyi öğrenciler, öğrenmede zorluk çekenlere rehberlik ederek öğretmene yardımcı olurlardı. Kur’an ezberi ise tahta levhalar ve kalem gibi aletler kullanılarak yapılırdı.
Bu okullarda öğrencilere öğretilen ilk şey Şeyh veya yardımcıları tarafından alfabe ve okuma-yazmaydı. Daha sonra Kur’an eğitimi verilir.
Öğrenci bu okullarda eğitimini tamamlayıp Kur’an-ı ezberlediğinde bir sınavdan geçer eğer başarılı olursa mezun olurdu. Sonra eğitim hayatına cami ve ilahiyat okullarında devam ederlerdi.
Bu yöntem her ne kadar mevcut yöntemle eski yöntem arasında bazı farklılıklar olsa da geçmişte ve günümüzde İslam dünyasının farklı yerlerindeki okullarda kullanılmıştır.
Hicri 5. yüzyılın ortalarında (MS 11. yüzyıl) Selçukluların nazırı Nizamülmülk’ün çabalarıyla Nizamiye mektepleri adı altında İslami okullar inşa edildi.
O dönemde okulun camiye göre başka özellikleri de vardı. Bunların en önemlisi öğrenci ve öğretmenlerin yaşaması için bir yer olması, mobilya ve yaşam için gerekli eşyalar ve ışıklarla donatılmış olmasıydı.
Bu okulların pek çok örneği Şam coğrafyasında ortaya çıkmış, Şam ve Halep'te de bu okulların bir kısmı inşa edilmiştir.
Şam Arap ve İslam medeniyetinin diğer bölgeleri gibi bilim ve dinin merkezi olarak biliniyordu. İslami okullar ve mektepler bu bölgelerde yayılmıştı. Osmanlı Halifeliği döneminde ve sonrasında hatta Fransız ömürge döneminde ve sonrasında da varlıklarını sürdürmüşlerdir.
Her ne kadar 20. yüzyılın ikinci yarısında mekteplerin faaliyetleri sınırlandırılmaya çalışılmışsa da din alimlerinin ve halkın çabalarıyla mektepler faaliyetlerine devam etmiş halkın düşünce ve aydınlanma merkezleri olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir.
2011’de Suriye’de iç savaşın patlak vermesinin ardından ülkenin farklı bölgelerinde birçok okul kapatıldı. 2015 UNICEF raporuna göre, 2 milyondan fazla çocuk eğitimlerini bırakmak zorunda kaldı. Raporda ayrıca öğretmenlerin ve sosyal eğitimcilerin %20’sinin öğretmenliği bırakıp güvenli bir yer arayışıyla başka yerlere gittiğini ekliyor.
Bu nedenle Şam, Halep, Humus ve İdlib şehirlerindeki kamplarda, barınaklarda ve camilerde çocukların okul sistemine dayalı eğitim için bir araya getirilmesinde, Kur’an-ı Kerim ve Arapça ezberlenmesinde mahalli kurum ve kuruluşlar çalışmalar başlattı.
Suriye toplumunda hâlâ önemli bir kültür ve medeniyet merkezi olarak görülen Kur’an mektepleri, Arap dilinin, Kur’an-ı Kerim’in ve din eğitiminin temellerinin öğretilmesi, cehalet mücadelede vazifesini yerine getirmektedir.
4237151