Aşağıda Hint Yarımadası’nın Müslüman düşünürlerinden Abdülhamid El Farahi’nin ilmi, edebi ve Kur’anî kişiliği ele alınıyor.
İslam web internet sitesine göre, Şeyh Hamiduddin Abdul Hamid bin Abdul Muhsin el-Ensari el-Farahi, 1862 yılında Azamgarh bölgesindeki (Uttar Pradesh, Hindistan) küçük bir köy olan Phriha’da (bu nedenle Farāhī ismi) dünyaya geldi. Küçük yaşlarda eğitimine başlayan Farahi Kur’an-ı ezberledi ve iyi deredece Farsça öğrendi.
Arapçayı amcasının olu olan ünlü ilahiyatçı-tarihçi Şibli Numani’den öğrenmeye başladı. Aynı halde Hanefi fakihlerinden Şeyh Ebu’l-Hasnat Muhammed Abdul Hayy el-Luknevi’nin derslerinde İslami ilimler öğrendi. O zamanlar bu alanda bir usta olarak kabul edilen Faizul Hasan Saharaupuri’den Arap edebiyatını öğrenmek için Lahor’a gitti . Yirmi bir yaşındayken, modern bilgi disiplinlerini incelemek üzere Aligarh Müslüman Üniversitesi’ne kabul edildi. Aligarh Müslüman Üniversitesi’nin kurucusu Seyyid Ahmed Han tarafından önerildi . Sir Seyyid, kolej profesörlerinden daha fazla Arapça ve Farsça bilen birini gönderdiğini yazdı. Farahi, kolejde okurken İbn Şihab el-Zühri’nin ( MS 784-845) At-Tabaqat-ul-Kubra adlı eserinin bazı kısımlarını Farsçaya çevirdi. Çeviri daha sonra kolej müfredatına dahil edildi. Farahi sonunda MAO Koleji’nden mezun oldu.
El Farahi, Cahilî şiirlerinin tüm divanlarını inceleyerek karmaşıklıklarını çözmüş ve Cahilî metoduna göre belagatli Arapların üslubunda şiirler ve mektuplar yazmıştır.
Kur’an ve Kur’an ilimlerini kapsamlı bir şekilde incelemiş hayatının büyük bir bölümünü buna adamıştır. Diğer ilim adamlarının Kur’an hakkında gözden kaçırdıkları noktalara ulaşmaya, onların araştırmadıklarını araştırmaya çalışmıştır.
Al-Farahi, Aligarh İslam Koleji’ne Arap dili profesörü olarak atandı. Allahabad Üniversitesi’nde profesör oldu ve Haydarabad’a nakledilene kadar bu üniversitede birkaç yıl öğretmenlik yaptı. Ayrıca dünyanın en modern üniversitelerinden biri olan ve eğitim sistemi açısından en beğenilen Osmani Üniversitesi’ni de kurdu. Bir süre sonra istifa ederek evde kaldı. Daha sonra köyünün yakınında “Islahat Mektebi” adı verilen bir Arap dili okulu kurdu. Amacı Arap dilinin öğretim yöntemini geliştirmek, Kur’an ilimlerinin öğretilmesi ve Kur’an kavram ve hükümlerinin araştırılmasıydı.
Al Farahi, neredeyse elli yıl boyunca, başlıca ilgi alanı ve tüm yazılarının odak noktası olmaya devam eden Kur’an üzerinde düşündü. Bu konudaki en büyük katkısı, Kuran’daki tutarlılığı keşfetmesidir. Nazmın (tutarlılık) üç bileşenini dikkate alarak: düzen, oran ve birlik, Kur’an’ın tek bir yorumunun mümkün olduğunu kanıtladı.
Farahi, Kur’an’ı anlamak ve yorumlamak için gerekli olan bazı ilkeleri dile getirmeye devam etti. Bunların en önemlisi tutarlılık ilkesiydi. Kur’an bütüncül bir yaklaşımla anlaşılmadığı takdirde içindeki bilgelik hazinesinin çoğunun gizli kalacağını gösterebilmiştir.
Farahi’nin çalışmalarının çoğu Arapça olup tüm yazılarının odak noktası Kur’an’dı.
Tefsir alanında yazdığı kitaplardan bazıları şunlardır:
Mecmua’Tafseer-Farahi (Tefsir-e-Farahi Koleksiyonu)
Mufradat al Kur’an (Kuran’ın Kelime Dağarcığı)..
Kur’an ilimleri eserleri:
Nizam el-Kur’an (Kur’an’da Tutarlılık), Kur’an tefsiri, Giriş
Asalib al Quran (Kur’an’ın Tarzı)
Jamhara-tul-Balaghah (Kur’an Retoriği El Kitabı)
Al Farahi’nin birçok kitabının Arapça olduğunu ve ana dili Urduca yerine Arapça’yı tercih ettiğini belirtmek gerekir.
Farahi, hayatının uzun bir dönemini Kur’an-ı, Kur’an ayetlerinin belagatını Kur’an surelerinin giriş ve çıkışlarını düşünerek geçirmiş ve bu tefekkürleri ‘Nazm ilmi’ adını verdiği istidlal metodu, araştırmacılara Kur’an’ın sırlarını ve belagatini anlamada büyük bir kapı açmıştır.
4244401