IQNA

Kur’an’ın Çeviri Süreci: Londra Üniversitesi’nden Akademik Bir Değerlendirme

13:43 - January 25, 2025
Haber kodu: 3486783
IQNA - Mısırlı Kur’an alimi Muhammed Abdul Halim, Kur’an’nın İngilizce çevirisinin zorluklarına değinerek Vahiy Kelam’ına olan derin sevgisinin, hayatını Kur'an çevirisine ve çalışmalarına adamasının sebebi olduğunu söyledi.

Hyphen Online sitesinin haberine göre, Mısırlı Kur’an alimi Kur’an araştırmalarının önde gelen çevirmenlerinden ve araştırmacılarından biri olup 1930 yılında Mısır’da doğdu ve çocukluğunda Kur’an-ı Kerim’i ezberledi.

Kur’an-ı Kerim’i 11 yaşındayken mükemmel bir şekilde ezber ve anlama yeteneği ona Kahire’deki saygın El-Ezher Üniversitesi’nde yer kazandırdı ve daha sonra Cambridge Üniversitesi’nde burs kazanarak yarım yüzyıldan fazla bir süre İngiltere'de yaşayarak aynı üniversiteden doktorasını aldı.

Abdul Halim, 1971’den bu yana Londra Üniversitesi SOAS Doğu ve Afrika Çalışmaları Fakültesinde Kral Fahd İslam Araştırmaları Kürsüsü’nde hoca olarak çalışmaktadır.

2004 yılında Oxford Universitesi Yayınevi Mısırlı alimin İngilizce Kur’an çevirisini  yayınladı. Tamamlanması yedi yıl süren proje, Kur’an’ın edebi güzelliğini ve derinliğini vurgularken, hem Müslüman hem de Müslüman olmayan çağdaş okuyucular için erişilebilir ve anlaşılır olması nedeniyle övgü aldı.

Abdul Halim, Arap kültürü ve edebiyatına ve dinler arası bir arada yaşama hizmetlerinden dolayı 2008 yılında Britanya İmparatorluğu Nişanı (OBE) ödülüne layık görülmüştür.

Mısırlı Kur’an alimi verdiği bir röportajda çeviri işine neden giriştiğini ve bunu yaparken hangi öncelikleri göz önünde bulundurduğunu anlattı.  

Hayatını neden Kur’an’a adadığı sorusuna cevaben “Mısır'da çocukluğumdan beri ezberlediğim Kur’an-ı Kerim, Arap dili ve İslam sevgisini kalbime ve zihnime aşıladı. Arap edebiyatını öğretmek için 1971’de SOAS’a katıldım. İşte burada bazı meslektaşlarımın Kur’an çevirilerinin doğru olmadığını fark ettim. Onlarca yıldır her gün Ku’an okuyordum ve metni derinlemesine anlama konusunda başkalarına göre avantajlı olduğumu hissettim, bu yüzden tüm çabamı Kur’an’ı öğretmeye ve yazmaya ayırmaya karar verdim. Seksenli yıllarda hayatımda bir değişiklik oldu. Bu sayede akademik çalışmalarımı Kur’an araştırmalarına yoğunlaştırdım.

1980’de Oxford Universitesi Yayınevi bana güncellenmiş bir çeviri yapıp yapamayacağımı sordu. O zamana kadar en yaygın kullanılan nüsha Cambridge’den Profesör Arthur Arbury’nin ilk kez 1955’te yayınlanan nüshasıydı. Elhamdülillah, bu kitabı ailemle ve öğretmenlik yaptığım dönemde yazmayı başardığım için mutluyum.” dedi. 

Londra Üniversitesi profesörü Kur’an’nın İngilizce’ye çevirisinin zorluklarından bahsetti

Abdul Halim çeviri yöntemini şöyle açıkladı: 1997’de bir grup SOAS öğrencisine okudukları Kur’an’ın en iyi çevirisinin hangisi olduğunu sordum. Şaşırtıcı bir şekilde, çoğu Müslüman olduğu için Kur’an’ı her zaman Arapça okudukları için çevirileri okumadıklarını söylediler. Bu yüzden her seferinde bir sayfa tercüme etmeye başladım, okumaları ve sonraki hafta tekrar gelip tartışmaları için onlara verdim. İlk seferde, İngilizce’deki anlamın netliğinin geliştirilmesi gerektiğini söylediler. Bu yüzden metni gözden geçirdim ve sonunda üçüncü seferde kopyanın mükemmel olduğunu ve tercih ettikleri ve anladıkları tam üslup ve dil olduğunu söylediler.

Çeviriyi Arapça anlamına yakın tutmak için modern dil ve Kur’an-ı anlamasının bu metni çeviride en önemli etkenlerden biri olduğunu belirterek  bazı insanların bunun Arapçada söylenenlerin tam anlamıyla bir çevirisi olduğunu düşündiğinü ancak bunun Arapçadan İngilizceye edebi bir çeviri olduğunu söyledi.

“Kelimeleri okuduğumda, onları İngilizce’nin söyleme biçimi olduğunu düşündüğüm şekilde çeviririm. Böylece, kelimenin tam anlamıyla kelime kelime değil, metne eşdeğerlik üretirsiniz. Yani kelime kelime tercüme etmek yerine metnin anlamını tercüme ettim. Çeviri çalışmalarında, bu dil bilgisi ilkesine eşdeğerlik teorisi denir.” beyanında bulundu.

Abdul Halim Kur’an-ı Kerim’i zengin Arapça dilini çevirirken karşılaştığı zorluklardan şöyle bahsetti: Arapça’da çoğu zaman bir kelimenin üç anlamı olabiliyor. Bir çeviri yazmaya başlamadan önce, nasıl çeviri yapacağımı belirleyen metnin bağlamına ve alanına dikkat ederim. Bunu yapmazsanız anlaşılmaz, alakasız ve pek de uygun olmayan bir şekilde çeviri yapma riskiyle karşı karşıya kalırsınız. Örneğin Nur Suresi 38. ayetinde  ‘bi gayri hisâb- hesabsız” ifadesi en az üç farklı anlam taşır. “Allah dilediğine rızık verir”, “Allah sınırsız rızık verir” ve “Allah insanları hesaba çekmeden rızık verir”. 

Bu çeviri sadece birebir çeviri değil, aynı zamanda kaynak dilin özelliklerini ve retoriğini yakalama çabasıdır. Çeviride bir diğer önemli nokta da Kur’an’ın belagatına dikkat etmektir. Diğer bir zorluk ise Arapçanın sıkı ve yoğun olmasıdır. Arapça’da kelimeyi kısa ve öz olmalı, birkaç kelimeyle anlamı ifade etmeli ve açık hale getirmelisiniz. Ancak İngilizcede çoğu zaman aynı kavramların orijinal mesajı değiştirmeden geliştirilmesi gerekir.

Kur’an’ın erişilebilir ve güncel çevirilerinin önemli olduğunu ifade eden Mısırlı alim “Kur’an-ı Kerim İslam’ın temel metnidir ve mevcut çevirilerin birçoğu yanlışlıklar ve anlaşılması zor bir dil içeriyordu. Bu nedenle Kur’an’ın derin mesajını Müslüman olmayanlara ve Arapça konuşmayan kitlelere iletmek önemliydi.” dedi.

Londra Üniversitesi profesörü Kur’an’nın İngilizce’ye çevirisinin zorluklarından bahsetti

4260615

Etiketler: İngilizce ، Kuran çevirisi ، oxford
captcha