El Cezire’nin haberine göre, Mescid-i Aksa’nın doğusunda bulunan en eski ve en büyük kapı Rahmet Kapısı’dır (Bab-el Rahme). Bu kapı, aynı zamanda şehrin suru olan doğu surunda bulunması ve dışarıdan gelecek herhangi bir tehlike karşısında şehri ve mescidi tehlike altında bırakma ihtimaline karşın Selahaddin Eyyübi tarafından kapatılmıştır. Kapının arkasında, adını kapıdan alan Bab’ür Rahme isimli bir mescit bulunmaktadır. Bu mescit uzun yıllar boyunca mescit olarak kullanılmıştır.
22 Şubat Bab-el Rahme caminin yeniden açılışının altıncı yıldönümüdür.
2019’da imzalanan Yüzyılın Anlaşması fırsat bilinerek 15 Şubat akşamı işgal polisi Bab-el Rahme Mescidi’nin anahtarlarını değiştirdi. Bir sonraki günün sabahı Mescid-i Aksa çalışanları tarafından durum anlaşılınca Filistinliler, kapanışının 16. senesinde 16 Şubat’ta Bab-el Rahme Mescidi etrafında toplanmaya başladı. Toplanmaların ikinci gününde mescidin merdivenlerinin girişindeki kapı gençler tarafından kırıldı ve işgal devletinin bölgedeki her türlü uygulamasının kabul edilmeyeceği gösterilerek bir direniş başladı. Bir hafta boyunca kesintisiz devam eden toplanmalar ve Kudüslülerin verdiği tepkiler 22 Şubat Cuma günü zirveye ulaştı. Cuma günü bütün cemaat Bab-el Rahme Mescidi avlusu ve çevresinde toplandı. Binlerce Filistinli Müslüman namazdan sonra mescidin kapılarının açılması ve açılmaması durumunda kapıları kıracaklarına ilişkin sloganlar attı. 22 Şubat 2019’da Bab-el Rahme Mescidi 16 sene sonra açılarak bu mescidin Mescid-i Aksa’nın bölünmez parçası olduğunu gösterilmiş oldu.
Altın Kapı olarak da bilinen Bab’-el Rahme, Mescid-i Aksa’nın doğu duvarında yer alan, etrafı Bab’ür Rahme mezarlığıyla çevrili, Ubada bin el-Samet ve Şeddad bin Evs adlı iki sahabenin mezarlarının bulunduğu önemli bir tarihi mekandır.
İşgalciler baskı ve kısıtlamalarını artırarak caminin elektrik ve sularını keserek Filistinlilerin ibadet etmelerini engelledi.
Bu yıl Aksa Tufanı Operasyonundan sonra mescid’in yeniden açılmasının ikinci yıldönümü. Bu yılda işgalciler kontrolleri artırarak çeşitli kısıtlamalar getirdi.
Mescid-i Aksa’ya akın eden onlarca yerleşimci mescidinin bitişiğindeki meydanda toplu tören düzenleyerek, bazı bayramlara özel törenlerini gerçekleştiriyor.
Tüm bu eylemler, ihlallerinin belgelenmemesi içi işgalci polisin koruması altında doğu avlusunda gerçekleştiriliyor.
2019 senesinden bu yana açık olan Bab’-el Rahme Mescidi, radikal gruplar tarafından Mescid-i Aksa’nın ele geçirilmesi üzerine planlanan mekansal bölünme projesinin bir parçası olarak görülmektedir. Altın Kapı olarak isimlendirdikleri Rahmet Kapısı, inşa etmek istedikleri Tapınak’ın asıl, ana, giriş kapısı olacağı için açık kalmalı; bu kapısının açılması için de arkasında bulunan mescidin alınması gerekmektedir. Bu inanışla radikal Tapınak Grupları’nın baskın güzergâhlarının ve mekânsal bölünme projesinin merkezinde bulunmaktadır. Tapınak Grupları, bu kapı ve mescidi ele geçirmek için sadece Mescid-i Aksa’nın içinden değil, doğu suruna bitişik başlayan ve mescidin ismini taşıyan Bab’-el Rahme Müslüman Mezarlığına da baskın gerçekleştirmektedir. Radikal Yahudiler, bu mezarlıkta Talmudik ritüeller gerçekleştirmekte, çöplerini buraya dökmekte ve dahi mezarları kazmaya çalışmaktadır.
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi İslam Tarihi ve Sanatları ve Kudüs Çalışmaları Doçenti Halid Üveysi, yerleşimcilerin bu bölgeyi hedef alarak ve ayinlerini burada gerçekleştirerek, El Halil’deki İbrahimi Camii’de olduğu gibi Mescid-i Aksa’da da yeni bir gerçeklik empoze etmeye, törenleri için özel bir alan yaratmaya çalıştıklarını vurguladı.
Üveysi son yıllarda Bab-el Rahme ve ve çevresinde yaşananları yüzyılın anlaşmasına ve ABD Başkanı Donald Trump’ın yeniden iktidara gelmesine bağladı.
Öğretim görevlisi Halid Üveysi, Siyonist rejimin Gazze savaşında hedeflerine ulaşamaması ve mevcut durumda özellikle Ramazan ayında Batı Şeria’daki direnişi bastıramamasının ardından Mescid-i Aksa cephe hattına geri döneceğini ifade etti.
Ayrıca Üveysi İsrail’in, Trump’ın ABD başkanı olarak göreve başlamasını, aşırılıkçı grupların Mescid-i Aksa’da istediği yeni gerçekliği, yani bir Yahudi tapınağının ve Yahudiler için kalıcı bir yerin kurulmasını dayatmak için bir fırsat olarak göreceğini belirtti.
Halid Üveysi son olarak “Bab-el Rahme mescidi mübarek Ramazan ayının başından itibaren itikafın merkezine yerleştirilmelidir. Mescid-i Aksa’da gerçek bir eyleme ihtiyacımız var, aksi takdirde Doğu Kudüs’ün işgalciler tarafından tecrit edilmesi ve ibadet edenlerin varlığının engellenmesi nedeniyle bir kısmını kaybedeceğiz.” dedi.
4267786