IQNA

Şeyh Seyyid Saidi’nin Kur’an tilaveti

23:14 - May 27, 2025
Haber kodu: 3487841
IQNA- Merhum Şeyh Saidi’nin Yusuf Suresi’ni tilavetinde gösterdiği performans, birçok kişi tarafından onun kaydedilmiş en iyi tilaveti olarak kabul edilir.

Kurraların Sultanı  olarak bilinen merhum kâri 7 Mart 1943’te doğdu ve Kur’ani bir  ortamında büyüdü. Yedi yaşına gelmeden önce köyündeki geleneksel Kur’an okulunda Şeyh Abd al-Mahmudi Osman’ın gözetiminde tüm Kur’an’ı ezberledi.

Kur’an faaliyetlerine köyünde başlamış olsa da Dimyat ili Kefr Süleyman bölgesinde ünlendi. “Adımın yanına ‘Şeyh’ ünvanını ekleyen yer Dimyat’ta bir köydü  ben daha vatandaşlarım beni tanımadan orada meşhur oldum.” demiştir.

Şeyh Seyyid Said, Mısır’ın büyük karilerinin arasına katılmış ve onlarla birlikte toplantılarda ve camilerde Kur’an programları icra etmiştir.

Muhammed Sıddık Minşavi, Mustafa İsmail, Abdulfettah Şaşai, Mahmud Ali el-Bennan gibi seçkin kıraat üstatlarıyla Kur’an tilavet etti.

Birleşik Arap Emirlikleri, Lübnan, Irak, İran, İsviçre, Güney Afrika ve Azerbaycan Cumhuriyeti gibi dünyanın birçok yabancı ülkesinde Kur’an programları gerçekleştirdi.

Aynı halde Pakistan, Lübnan ve İran cumhurbaşkanları da dahil olmak üzere İslam ülkelerinin cumhurbaşkanları ve devlet başkanları tarafından da onurlandırıldı.

Şeyh Seyyid Said, kendi tarzını benimseyen, yeni nesil Mısırlı Kur’an hafızları arasında çok sayıda talebe de yetiştirmiştir.

Şeyh Said, 24 Mayıs 2025’te 82 yaşında vefat etti.

Şeyh Said’in  sesinden Yusuf suresinin 19-31. ayetleri:

“Derken bir kervan geldi, sucularını gönderdiler, adam kovasını kuyuya saldı; “Müjde! İşte bir oğlan çocuğu!” diye bağırdı. Onu alıp bir ticaret malı olarak sakladılar. Allah onların yaptıklarını çok iyi biliyordu.”

“(Mısır’da) onu yok pahasına, birkaç dirheme sattılar. Zaten ona pek değer ­vermemişlerdi.”

“Onu satın alan Mısırlı adam karısına, “Ona değer ver, güzel bak! Umarım ki bize faydası dokunur veya onu evlât ediniriz.” dedi. İşte böylece Yûsuf’a orada bir yer sağladık ve bunu (rüyada görülen) olayların yorumunu ona öğretelim diye de yaptık. Allah, emrini yerine getirmeye kādirdir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.”

“ Yûsuf olgunluk çağına erişince, ona hikmet ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böyle mükâfatlandırırız.”

“Evinde bulunduğu kadın, onunla birlikte olmak istedi. Kapıları iyice kapattı ve “haydi gel!” dedi. O da “Hâşâ, Allah’a sığınırım! Kocan benim velînimetimdir, bana iyilik edip evini açtı. Gerçek şu ki zalimler iflah olmaz!” dedi.”

“Kadın onu kesinlikle arzulamıştı; eğer rabbinin işaret ve ikazını görmeseydi o da kadını arzulardı. Böylece onu, kötülükten ve ahlâksız bir iş yapmaktan uzak tutmak istedik. Şüphesiz o samimi kullarımızdandı.”

“İkisi de kapıya doğru koştular. Kadın onun gömleğini arkadan yakalayıp yırttı. Kapının önünde kocasıyla karşılaştılar. Kadın kocasına dedi ki: “Senin ailene kötülük etmeye kalkışanın cezası, ancak zindana atılmak veya ağır fiziksel cezaya çaptırılmak olmalıdır.”

“Yûsuf, “Asıl kendisi benimle birlikte olmak istedi” dedi. Kadının akrabasından biri şöyle bilirkişilik yaptı: “Eğer (adamın) gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir; adam yalancıdır.”

“Eğer gömleği arkadan yırtılmışsa, kadın yalan söylemiştir; adam doğru söylemektedir.”

“Aziz, Yûsuf’un gömleğinin arkadan yırtılmış olduğunu görünce şöyle dedi: “Anlaşılıyor ki bu iş, siz kadınların bir entrikasıdır. Sizin entrikanız çok tehlikelidir.”

“Yûsuf! Sen bunu olmamış say. (Kadına:) Sen de günahının affını dile; çünkü sen günahkârlardan oldun.”

 “Şehirdeki bazı kadınlar, “Aziz’in karısı, hizmetindeki genç ile birlikte olmak istiyormuş; (Yûsuf’un) sevdası kalbine işlemiş! Biz onu gerçekten açık bir sapkınlık içinde görüyoruz” dediler.”

“Aziz’in karısı, kadınların dedikodularını duyunca onlara davetçi gönderdi; yaslanmaları için yastıklar hazırladı ve onlardan her birine bir bıçak verdi. (Kadınlar meyvelerini soyarken Yûsuf’a), “karşılarına çık!” dedi. Kadınlar Yûsuf’u görünce güzelliği karşısında şaşırıp kaldılar. Bu yüzden ellerini kestiler ve “Aman Allahım! Bu bir beşer değil, bu ancak seçkin bir melektir!” dediler.”

4284484

captcha