IQNA

İslam Cumhuriyeti Devleti’nin Kurucusu rahmetli İmam Humeyni’nin hayatı

9:26 - June 04, 2025
Haber kodu: 3487919
IQNA - İnsanlık tarihine şanlı bir İslam devrimi hediye eden İmam Humeyni 4 Haziran 1989 yılında vefat etti.

İmam Humeyni  20 Cemadi-us Sani 1902 yılında İran’ın Merkezi eyaletine bağlı Humeyn şehrinde dünyaya geldi. 

İmam Humeyni babası Merhum Ayetullah Seyyid Mustafa Musevi, ilim ve maarifi Necef-i Eşref’te öğrendi, içtihat derecesine ulaştıktan sonra İran’a döndü. Humeyn şehrinde halkın sığınağı ve dini konularda hidayetçisiydi. Ayetullah Seyyid Mustafa Musevi, Merhum Ayetullah Uzma Mirza Şirazi ile aynı dönemde yaşıyordu. Daha “Ruhullah” (İmam Humeyni)  doğumundan henüz 5 ay geçmemişken, daima zorba hanların karşısına dikildiği için devletin desteklediği hanlar ve tağutlar tarafından Humeyn-Erak yolunda şehit edildi.

Çok üstün bir zekâya sahip olan İmam Humeyni, zamanın ilimlerini ve Arap edebiyatı, mantık, fıkıh, usul ve bunun gibi dini ilimleri çocukluk ve gençlik döneminde öğrenerek 1920’de Erak İslami İlimler Havzasına gitti.

İmam Humeyni, 2 Haziran 1964’ de Feyziye medresesinde tarihi bir konuşma yaptı. İmam’ın konuşmasının büyük bölümünü, Pehlevi saltanatının getirdiği yıkımlar ve Şah ile İsrail’in aralarındaki gizli ilişkiler oluşturuyordu.

1960’lı yıllar Humeyni’nin siyasî yanıyla ön plana çıktığı bir dönem olmuştur. Bunda 1961 yılında Burûcerdi’nin ölmesi kadar ikinci Pehlevi şahı Muhammed Rıza Şah’ın uygulamak istediği politikalar da etkili olmuştur. 1963 yılında uygulamaya konulan Beyaz Devrim, Şah ile Humeyni’yi geri dönülmez biçimde karşı karşıya getirmiştir. Toprak reformu ve zorunlu eğitim gibi çeşitli maddeler içeren Devrim, Humeyni açısından devletin agresif merkezîleşme politikalarını ve dini kamusal ve idari alandan tasfiye etme çabalarını temsil ediyordu. Ocak 1963’te bu girişim aleyhinde protestosunu yayımlayan Humeyni, Mart ayındaki Nevruz kutlamalarının da iptal edilmesi emrini vererek Şah’a karşı açıktan cephe almıştır. Şah’ı Yezid’e benzeten ve Şiî muhayyilesinde ağır çağrışımları olan söylemini yumuşatmayan Humeyni’nin tutuklanması kanlı 15 Hurdad olaylarına neden oldu. Modern İran tarihinin dönüm noktalarından olan olaylar esnasında Humeyni’nin tutukluluk halini protesto eden üç yüzden fazla destekçisi hayatını kaybetmiştir. Dönüm noktası niteliğindeki diğer bir olay ise bu olaylardan kısa süre sonra 1964 yılında, İran topraklarında ikamet eden Amerikalılara yasal dokunulmazlık veren yasa teklifinin kanunlaşmasıyla yaşanmıştır. Başlı başına aşağılayıcı bir uygulama olarak görülen anlaşmanın ABD ile yapılan 200 milyon dolarlık borç anlaşmasından hemen sonra gerçekleşmesi Şah karşıtları arasında derin bir infiale yol açmıştır. Hararetli bir konuşmayla kararı kınayan ve İran’ın bu uygulamayla koloniden bile aşağı bir konuma indirgendiğini vurgulayan Humeyni ulemânın etkin olduğu bir devlette bu tarz bir politikanın söz konusu olamayacağını belirtmiştir. Bu konuşma Humeyni’nin uzun sürgün yıllarını beraberinde getirmiştir. İlk olarak bir yıldan az süre kaldığı Bursa’ya sürgün edilen Humeyni buradan ayrılarak 1978 yılına kadar kalacağı Irak’ın Necef kentine yerleşmiş ve sürgündeki son aylarını da İran’a dönmeden önceki son durağı olan Paris’te geçirmiştir.

Merhum İmam, Araplarla İsrail arasında süren altı günlük savaş dolayısıyla 6 Haziran 1968 de olay yaratan fetvasını vererek Müslüman devletlerin İsrail ile her türlü ticarî ve siyasî ilişkilerini, Müslümanlara İsrail mallarını kullanmayı haram ilan etti.

Şah’ın İslâm karşıtı ve muhayyel bir seküler İranlılık kimliği oluşturma çabasını güçlü İslâmî referanslarla reddeden Humeyni gerek eğitimli kesimlerden gerekse de geniş halk kitlelerinden diğer ideolojik eğilimlerle kıyaslanmayacak derecede destek görmüştür. Ülke idaresinin kontrolünü yitiren Muhammed Rıza Şah’ın 1979 Ocak ayında İran’ı terk etmesi ve bunun üzerinden bir ay geçmeden Şubat ayında Humeyni’nin Tahran’a ayak basması ile İran İslâm Devrimi fiili olarak tamamlanmıştır. Aralık 1979’da yapılan referandumda mutlak bir çoğunlukla kabul edilen anayasa ile resmi olarak İran İslâm Cumhuriyeti kurulduğu gibi Humeyni de Devrim Rehberi unvanıyla yeni rejimin mutlak hâkimi olmuştur. Humeyni 1980 yılında patlak veren İran-Irak Savaşının 1988 yılında bitmesinden kısa süre sonra 1989 yılında ölmüştür. Şahın bütün güç merkezleri tek tek yıkıldı ve 11 Şubat sabahı İran’da İslam devriminin zafer güneşi doğuyor, 2500 yıllık zalim şahların saltanatı çöküyordu.

İmam Humeyni İslam devletinin temellerini sağlamlaştırmak, hedeflerini, İslamî hükümetin öncelik vereceği işleri açıklamak ve halkı sahnede tutmak için Kum şehrinde her gün kendisini seven binlerce insanla görüşüyor, konuşmalar yapıyor, yol gösteriyordu.

İnkılaptan sonra 28 Şubat 1979’de Tahran’dan Kuma geldi. Kalp hastalığı başlayıncaya kadar da orada kaldı. İmam Humeyni kalbinde rahatsızlık başlayınca Tahranda kalp hastanesine yatırıldı.

Daha sonra 16 Mayıs 1980’de kendi isteğiyle Tahran’ın Cemeran bölgesinde küçük ve sade bir eve taşındı ve vefat edinceye kadar da orada kaldı.

İmam Humeyni 22 Mayıs 1989’da tedavi için Tahranın Cemaran hastanesine yatırıldı. Zor ve uzun ameliyatlar geçirmesine ve kollarında serumlar olmasına rağmen yine de gece namazı kılıyor, Kur’an okuyordu.

İmam Humeyni 4 Haziran 1989’da vefat etti.

İmam Humeyni’nin cenaze törenine milyonlarca insanın katılması tarihin ender olaylarından birisiydi. Onun vefatı, yaşamı gibi yeniden bir diriliş ve hareket kaynağı oldu. Geride ebediyete kadar sürecek bir yol bırakmıştı.

Kaynaklar: hertaraf.com.,  İslam Düşünce Atlası

captcha