El Furkan sitesinin haberine göre, Tunus’un eski şehri Keyrevan’daki eski kütüphanede İslam'ın ilk yüzyıllarına ait olan eserler, Yemen'deki Sana yazmalarının bulunmasından önce Kur'an-ı Kerim hat sanatının incelenmesi için temel bir kaynak olarak kabul ediliyordu.
Fransız oryantalist Georges Marcy ve Fransız arkeolog Louis Poinsot Keyrevan Kütüphanesi’ndeki yazma eserler üzerinde kapsamlı araştırmalar yapmış olup önemli sanatsal özelliklerini belgeleyip tespit edebilmiştir . Ancak çalışmaları çoğunlukla kütüphanede bulunan Kuran el yazmalarından bağımsızdı.
O tarihte yayınlanmamış belge ve metinlerin incelenmesi tıpkı Şeyh Bekir bin İbrahim el-Eşbilî’nin “Al-Taysir fi Sana’t al-Tasfir” adlı kitabı üzerinde yapılan araştırmalar , deri yapımının çeşitli aşamalarını kayıt altına alırken bu konuyla ilgili kullanılan teknik ve sanatsal terminolojiye ayrıntılı bir bakış sunuyor.
Afrika’daki deri üretimi 10. ve 11. yüzyıllarda gelişti ve gümüş ve ipekle süslenmiş eyerler Avrupa ülkelerine ihraç edildi. Deri endüstrisi de gelişti ve tüm Afrika Kur’an el yazmaları ve kayıtları hayvan derileri üzerine yazıldı.
O dönemde Afrika, yazı endüstrisinin önemli bir merkezi haline gelmiş, mallarını Doğu’ya ve Endülüs'e ihraç ediyordu. Endülüslüler, yazı araç-gereçlerinin yapımını Afrika halklarından öğrenmişlerdi.
Yemen’de de bazı kaliteli deriler ithal edilirken döneme ait belgeler, Afrikalı tüccarların Hindistan da dahil olmak üzere doğu ülkelerinden kırmızı deri tabaklamak için safran ve deriyi beyazlatmak için amonyak gibi ham maddeler ve kumaş dokumak için ipek ithal ettiğini gösteriyor.
Bunun ardından Afrika’da Kur’an yazma sektörü büyüdü ve katipler bu mesleğe yöneldi.
Ahmed b. Ali Verrak ünlü katiplerden biri olup kendisi Afrikalı şahzadelerden biri için Kur’an yazmış, tezhiplemiş ve ciltlemiştir.
Vakfiyesinde şöyle yazıyordu: “Bu Mushaf, Ali bin Ahmed Verrak tarafından 410 H./1020 M. yılında yazılmış, harekelendirilmiş, tezhiplenmiş ve ciltlenmiştir.”
Keyrevan parşömenleri
Keyrevan Parşömenleri koleksiyonu, geçen yüzyılın başlarında Keyrevan Ulu Camii’nin küçük bir odasında keşfedilmiş olup sonra 1985 yılında müzenin büyük bir bölümü İslam medeniyeti ve sanatının incelendiği bir merkeze dönüştürülene kadar Bardo Müzesi’nde saklanmıştır. Halihazırda örnekleri Bardo Ulusal Müzesi, Rakka Müzesi ve Manastır Müzesi’nde bulunmaktadır.
El Yazmaları iki gruba ayrılır:
Birinci grup, 6 ila 27 cm uzunluğunda ve 10,5 ila 38 cm genişliğinde, genellikle uzunluğu genişliğin üçte ikisi olan dikdörtgen parçalardan oluşan parşömenleri içerir.
Bu grupta hicri 3. yüzyıl ortası ile 5. yüzyıl ortasında Keyrevan’nın en eski sayfaları olup bunların büyük çoğunluğu zeytin ağacından yapılmış tabletlerdir ve bu tabletlerin sadece Kur’an için kullanıldığı anlaşılmaktadır. Ancak hicrî 963 yılından itibaren gelen rivayetlerde bu tabletlerin zaman zaman fıkıh kitapları ve hadis koleksiyonları için kullanıldığı belirtilmektedir.
Bu el yazmaları, üç taraftan kilitlenen sandık benzeri ahşap ciltlerde saklanıyordu. Her sandık 44 ila 140 sayfa tutabiliyordu ve sayfalar renkli ipek iplikler kullanılarak birbirine dikiliyordu. Sayfalar, demir, pirinç ve bazen gümüşten yapılmış metal kilitlerle sabitleniyordu. Süslemeler genellikle iç içe geçmiş dairesel tasarımlar, dokunmuş veya geometrik kenar motifleri ve zarif süslemeler içeriyordu.
İkinci grup parşömenler nispeten yakın tarihi dönemlere dayanır. 12 ila 22,4 santimetre genişliğinde ve 15,4 ila 21 santimetre uzunluğundadır ve üzerinde demir bir kilit yoktur, ancak çivi ve iplikle tutturulmuştur.
Yüzeyi tek parça deriden yapılmış olup keçe kartonla kaplanmıştır. İç astarı da deri veya kumaştan yapılmıştır ve süslemeleri daha az yoğun ve daha iyi yapılmıştır.
Parşömenlerin tarihi
Koleksiyon, teknik özellikleri ve tarihsel belgeleri esas alınarak kronolojik olarak beş kategoriye ayrılmıştır:
1-Birinci koleksiyon, Miladi 9. yüzyıla tarihlenen ve dikdörtgen parçalar içeren 51 adet el yazması ciltten oluşmaktadır. Kitap sayfalari diplerinin ucundan birbirine bağlayan ve onları düzgün tutmaya yarayan ince bez şerit zincirler veya halkalarla süslüdür.
Bu kolleksiyonun tarihi sahaflığına teveccühle 270 H./883-884 M. yılında Şam’daki ulu camiye vakfedildiğine bakılırsa dokuzuncu yüzyıla kadar uzanmaktadır.
2-İkinci kolleksiyon İtalyan stilinde parçaların yer aldığı 18 ciltten oluşmakta olup kenar boşluklarında çok sayıda karmaşık dekoratif bordürler, dairesel desenler ve düğüm motifleri yer almaktadır.
Bu koleksiyonun tarihi, bunlardan birinin vakfedildiği tarihe bakıldığında miladi 10. yüzyıla kadar uzanmaktadır.
3- Üçüncü koleksiyon ise, Fransız üslubunda olan 45 elyazması olup, süslemelerindeki çeşitlilik, zenginlik ve yoğunlukla, ustalık eseri niteliğiyle öne çıkmaktadır.
Arka plan armut biçimli veya iç içe geçmiş elmaslar veya birbirine bağlı düğümlerle süslenir. İlk kez yazılar dairelerin içine yerleştirilmiştir. Bu eserlerdeki dipnotlar arka planda da tekrarlanan çeşitli şekillerdeki çerçevelerle süslenmiştir.
Bu koleksiyonun tarihi, 10. yüzyılın sonu ile 11. yüzyılın başına tarihlenmektedir.
4- Bu kolleksiyon iplik kullanılarak sabit süslemelere sahip 9 parşömenden oluşmaktadır. Daha az ayrıntılı olsalar da, üçüncü grubun stilistik bir devamını temsil ederler.
5-Bu kolleksiyonda süslemeler ön ve köşelerde yoğunlaşmış olup, yapımındaki titizlik nedeniyle dikkat çekmektedir. Koleksiyonun geçmişi 12. ve 13. yüzyıllara dayanıyor. Ayrıca Fas’taki İbn Yusuf Okulu’nda saklanan parşömenlere çok benziyor. Parşömenlerden biri Ağustos 1256 Miladi yılına kadar uzanıyor.
Devamı var...
4266744