Son 40 yılın deneyimi, Arap yönetimlerinde ortak siyasi iradenin bulunmadığı durumlarda gerçek savunma hattının “direniş silahı” olduğunu kanıtlamıştır.
Araştırmacı ve uluslararası aktivist Hüccetülislam vel-Müslimin Şeyh Muhammed Hadi Maleki, IQNA’ya gönderdiği yazıda işgal projelerinin ilerlemesinin önündeki engellerin direniş silahları olduğu konusundan bahsetti.
Gazze’deki mevcut durum, Netanyahu liderliğindeki Siyonist rejimin “Büyük İsrail” projesini yeniden devreye sokmaya çalıştığı Arap-İsrail çatışmasında yeni bir aşamayı yansıtıyor.
Siyonist düşüncenin stratejik ve uzun vadeli boyutu, bu projenin sadece Gazze veya Batı Şeria’nın kontrolüyle sınırlı olmayıp bunun ötesine geçerek birçok Arap ülkesinin topraklarının bir kısmına yayılmacı fikirleri de içerdiğini gösteriyor.
İsrail boyutunda ise işgalci rejim “fırsat ve kabiliyet” ilkesiyle hareket eder. Kendisine egemenlik kurma veya siyasi ve coğrafi gerçekliği değiştirme imkânı veren koşullar ortaya çıktığında bunu yapmaktan çekinmeyecektir.
İsrail’in “direniş silahına” odaklanması, bu silahı projesinin önündeki en büyük engel, Arap devletlerinden daha etkili bir engel olarak gördüğünü gösteriyor.
ABD’nin tutumu Siyonist rejime yönelik politikası stratejik destek çerçevesinde tutarlıdır, ancak Washington kendi önceliklerine göre hareket etmektedir.
ABD, İsrail’e destek vermesinin yanı sıra bölgedeki ekonomik ve askeri çıkarlarını korumak için Arap ve İslam ülkeleriyle karmaşık ilişkilerini yönetmek arasında bir denge kuruyor.
ABD, sonuçların kendi çıkarlarına hizmet edeceğinden ve daha geniş çıkarlarını tehdit edecek bir kaos yaratmayacağından emin olduğunda Netanyahu’ya yeşil ışık yakacaktır.
Arap hükümetlerinin tutumu ise Siyonist rejimin yayılmacılığına karşı gerçek bir stratejik proje sunmadan, kınamalar ve protesto açıklamaları gibi sınırlı tepkilerle yetiniyor. Bu yetersizlik hali, gayrimeşru İsrail rejimine daha fazla cesaret kazandırdı.
Arap ve İslam ülkeleri işgali ve “Büyük İsrail” projesini reddetmeye devam etsede bazı durumlarda, kamuoyunun farkındalığı ile etkili eylemde bulunabilme yeteneği arasında büyük bir uçurum var.
Bazı durumlarda toplumsal veya kişisel sorunlara yönelik yaygın tepkiler gözlemlenmektedir. Şöyleki Irak’ın veya diğer ülkelerin bazı bölgelerini ele geçirme niyetinin açıklanması gibi daha büyük tehditler ise tehlikenin büyüklüğüyle orantılı tepkilere yol açmıyor.
Son 40 yılın deneyimi, Arap devletlerinde birleşik siyasi iradenin olmadığı koşullarda “direniş silahının” gerçek savunma hattı olduğunu kanıtlamıştır.
İsrail, Arap dünyasının siyasi boşluklarından ve zayıflıklarından yararlanarak yayılmacı projesini ilerletmeye devam ediyor. Ancak halk ve silahlı direniş bu projeleri defalarca başarısızlığa uğrattı.
4301425