IQNA

Kurrâların babası: Şeyh Muhammed Sayfi

8:36 - September 28, 2025
Haber kodu: 3489010
IQNA - El-Ezher Dünya Fetva Merkezi, “kârilerin babası” ve Mısır’da sahih kıraatin kalıcı sembolü olarak nitelendirdiği Şeyh Muhammed Sayfi’yi vefat yıldönümünde andı.

Sedi El Belad sitesinin haberine göre, El-Ezher Dünya Fetva Merkezi, Mısırlı hafız ve âlim Şeyh Muhammed es-Sayfi’nin 25 Eylül’de vefat yıldönümü dolayısıyla “Kudva” ‘örnek’ projesi kapsamında Kıraatı Aşere’de usta kâriyi tanıttı.

Merkez Şeyh Sayfi’den kurrâların babası olarak şu açıklamada bulundu: Şeyh Sayfi 1885 yılında Mısır’ın Kulibiya vilayeti el Barada köyünde doğdu. Kendi köyündeki geleneksel mektephanede 10 yaşında tüm Ku’an hafızı oldu.

1904’te Kahire’ye taşındı ve 1910’da El-Ezher Üniversitesi Şeriat ve Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Çalışmaları ve özverisi onu fıkıh, Kur’an ilimleri ve kıraat sanatında önde gelen bir alim haline getirdi.

 Mısırlı kâri kıraat ilimlerinde ve tilavet sanatında üstat olduktan sonra ‘Kurrâların babası’ ünvanıyla anıldı.

Çok sayıda tilavet alimi yetiştişmiş olan Şeyh Sayfi Mısır’ın özgün ve asil  Kur’an kıraat ekolünün kalıcı bir sembolü haline gelmiştir.

Şeyh El-Seyfi, önde gelen hafızların, özellikle de merhum Mısırlı hafız Şeyh Kamil Yusuf El-Behtimi’nin mezun olduğu bir Kur’an okulu kurmuştu.

Şeyhin Kur’an tilavetindeki tevazusu ve etkileyiciliği Kur’an mesajını dünyaya iletmesinde onu öne çıkardı.

Kaydedilen tilavetleri Londra, Berlin ve Moskova’daki Mısır radyolarında yayınlanmış olup Kur’an mesajının evrenselliğini tüm dünyaya yaymıştır. Ayrıca Mısır’da Kur’an-ı Kerim Radyosu’nun açılış törenine katılmış ve radyonun kuruluşundan sonra burada Kur’an-ı Kerim okuyan ilk kişilerden biri olmuştur.

Mısırlı kâri 1955 yılının Eylül ayında yetmiş yaşında vefat etti. Geride önemli bir ilmi miras ve hâlâ yankılanan bir ses bıraktı.

El Ezher Fetva Merkezi rol model olarak Şeyh Safi’nin ciddi ve çalışkan, Kur’an tilaveti ve bilgide mahir, iyi etki bırakan ve öğrenci mezun eden, insanlarla ilişkilerinde güzel ahlak sahibi, hayır işlerinde kararlı ve sabat eden bir şahsiyet olarak tanıttı.

Aşağıda Şeyh Sayfi’nin sesinden Kehf suresi 58-78. ayetlerinin tilavetini dinleyebilirsiniz:

Kehf suresi 58-78.ayetleri: Senin rabbin hep bağışlayıcıdır ve merhamet sahibidir; şayet yaptıkları yüzünden onları (hemen) cezalandıracak olsaydı, onlara azabı çarçabuk verirdi. Fakat kendilerine tanınmış belli bir süre vardır ki, artık bundan öte kaçıp kurtulacakları bir sığınak bulamayacaklardır.

İşte o beldeler (ahalisi), zulme sapınca onları helâk ettik; helâk etmek için de belli bir süre belirlemiştik.

Bir vakit Mûsâ genç adamına, “Ta iki denizin birleştiği yere varmadıkça yahut (bu yolda) senelerce yürümedikçe durup dinlenmeyeceğim” demişti.

Her ikisi, iki denizin birleştiği yere varınca balıklarını (yoklamayı) unuttular. Balık denizde yolunu tutup gitmişti.

Oradan uzaklaştıklarında Mûsâ genç adama, “Yiyeceğimizi getir. Gerçekten şu yolculuğumuz yüzünden yorgun düştük” dedi.

Genç, “Gördün mü, dedi, o kayanın yanında konakladığımız zaman balığı unuttum! Onu sana söylemeyi bana unutturan, şeytandan başkası değildir.” Balık, şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti.

Mûsâ, “İşte aradığımız bu idi” dedi. Hemen izleri üzerine geri döndüler.

Derken, kullarımızdan birini buldular ki ona katımızdan bir rahmet vermiş ve ona nezdimizden bir ilim öğretmiştik.

Mûsâ ona, “Senin öğrendiğin doğruya ulaştıran bilgiden bana da öğretmen için sana tâbi olayım mı?” dedi.

O kul, “Doğrusu sen benimle beraberliğe sabredemezsin, (iç yüzünü) kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredersin?” dedi.

Mûsâ, “İnşallah sen beni sabreder bulacaksın. Senin sözünden dışarı çıkmam” dedi.

O da, “Eğer bana tâbi olursan, sana o konuda bilgi verinceye kadar hiçbir şey hakkında bana soru sorma!” diye tembih etti.

Bunun üzerine birlikte yürüdüler. Kıyıya ulaşıp gemiye bindikleri zaman o kul gemiyi deldi. Mûsâ, “İçindekileri boğmak için mi onu deldin? Gerçekten sen çok kötü bir iş yaptın!” dedi.

Kul, “Ben sana, sen benimle beraberliğe sabredemezsin, demedim mi?” dedi.

Mûsâ, “Unuttuğum şeyden dolayı beni paylama ve işimi çıkmaza sokma!” dedi.

Yine yola koyuldular. Nihayet bir gence rastladıklarında, o kul hemen onu öldürdü. Mûsâ dedi ki: “Mâsum bir insanı, bir cana karşılık olmaksızın katlettin ha! Gerçekten sen fena bir şey yaptın!”

O kul, “Sana, benimle beraber olmaya asla sabredemezsin dememiş miydim? dedi.

Mûsâ, “Eğer bundan sonra sana bir şey sorarsam artık bana arkadaşlık etme! Bu takdirde hakikaten benden yana mazeretin sonuna ulaşmış olursun” dedi.

Yine yürüdüler. Nihayet bir köy halkına varıp onlardan yiyecek istediler. Ancak köy halkı onları misafir etmekten kaçındı. Derken orada yıkılmak üzere bulunan bir duvarla karşılaştılar, o hemen onu doğrulttu. Mûsâ, “Dileseydin, elbet buna karşı bir ücret alırdın” dedi.

O cevap verdi: “İşte bu, beraberliğimizin sona ermesidir. Şimdi sana, sabredemediğin şeylerin iç yüzünü haber vereceğim” dedi.

video kodu

4307336

captcha