Bir toplumun bireyleri arasında yardımlaşma ruhu hâkim olursa, o toplumun maddi ve manevi gelişmesinin zemini hazırlanmış olur. Yardımlaşma ve dayanışma, o toplumun her yönden ilerlemesi, yükselmesi ve gelişmesi için uygun bir platform haline gelir.
Kollektif çalışma güvenilir ve sağlam olduğundan dolayı bireysel güçlerin bir araya gelmesi, her zor işi kolaylaştıran büyük bir güç sağlar. Bu nedenle İslam, bireysel çalışmadan ziyade kolektif çalışmayı tercih etmiştir.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;
“Müslümanların işiyle dertlenmeyen, uğraşmayan onlardan değildir. Sabahleyin sabahladığında, akşamleyin akşamladığında Allah’a karşı samimî duygularla kulluk bağlarıyla bağlı olmayan; Resûlü’ne karşı çok içten duygularla, ümmetlik duygusuyla, saygılı, irtibatlı olmayan; Kur’ân-ı Kerîm’i, Allah’ın mukaddes kitabı karşısında ona sevgi duyup ona içten, içindeki ahkâma candan bağlı olmayan; müslümanların imamına, önderine ve bütün müslümanların topluluğuna, toplumuna, âmmesine karşı samimi olmayan onlardan değildir.”
Her mümin için, iyi ve faydalı toplumsal çalışmalara aktif ve samimi bir şekilde yardım etmek, katılmak gerekli ve farzdır. Müslümanların toplumsal işlerinin gidişatına, hatta bir Müslümanın çalışmalarının nasıl gittiğine duyarlı olmayan, sadece kendini düşünen kimse Müslüman değildir.
Bir insan tek başına bir kenarda oturup “Ben müslümanım.” dediği zaman, müslümanlığı onun sandığı gibi tamam olmuyor. İslâm’da içtimaî ve toplumsal hizmetler var. Topluma karşı insanların görevleri var. Herkesin bu topluma karşı boynunun borcu olan görevleri, ödevleri var ve bunları yerine getirmesi lazım.
Örneğin, insan toplumlarının sorunlardan biri, toplum üyeleri arasında var olan sınıfsal uçurumdur. Bu uçurum, toplum üyelerini iki gruba bölmüştür: Bir kısmı, yiyecek, barınma ve giyim gibi yaşamın en temel ihtiyaçlarını karşılayamayan yoksul ve mahrum olanlar diğer bir kısmı da öylesine zengin ve lüks içindedir ki, servetlerinin ve sahip olduklarının hesabını yapmazlar.
İlahi ve insani değerlere dayalı erdemli bir toplum, toplumun tüm bireylerinin farklılıklarına ve farklı yeteneklerine rağmen ilahi nimetlerden faydalandıkları, aralarında şefkat ve yardımlaşmanın hâkim olduğu bir toplumdur. Çünkü toplumsal hayatın amacı, bireylerin kemale ulaşmak için birbirlerine yardım etmeleridir.
İslam’ın bu sınıfsal uçurumu ortadan kaldırabilecek geniş bir programı vardır. örneğin faizin yasaklanması, İslamî vergilerin ödenmesi, sadaka, bağış, yardımlaşma ve çeşitli maddi yardımların teşvik edilmesi gibi.
Ancak en etkili çözümlerden biri yoksulların ihtiyaçlarının karşılanması için işbirliği ve yardımlaşmadır.
Daha sonraki yazılarımızda "iş birliği" kavramı ve gerekliliği, ayrıca Kur'an ve Hadis'te iş birliği ve yardımlaşmanın teorik temelleri açıklanacaktır.