Teâvün ayetinde sekiz emir
Mâide suresi 2. ayetinde Hz Peygamber’e birçok önemli İslami emir vahyolmuştur. Bunların çoğu Hac ve Kabe’yi ziyaret le ilgilidir.
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ لَا تُحِلُّوا۟ شَعَٰٓئِرَ ٱللَّهِ
Ayette “İşaretler” diye tercüme edilen şe‘âir kelimesi, sözlükte “alâmet” anlamına gelen şa‘îre kelimesinin çoğuludur. Şe‘âirullah ise Allah’ın hac ibadetiyle ilgili emir ve yasaklarıyla O’na itaati gösteren ihram, mîkatlar, cemreler, Safâ ile Merve, Meş‘ar-i Haram, Arafat ve benzeri “haccın menâsiki” denilen ibadetlerle ilgili mekânları ve alâmetleri ifade eder.
“Ey iman edenler! Allah’ın işaretlerine, haram aya, boyunları bağsız ve bağlı kurbanlıklara, rablerinin lütuf ve rızasını dileyerek Beytülharâm’a yönelmiş kimselere sakın saygısızlık etmeyin. (Mâide:2)
وَلَا ٱلشَّهْرَ ٱلْحَرَامَ وَلَا ٱلْهَدْىَ وَلَا ٱلْقَلَٰٓئِدَ وَلَآ ءَآمِّينَ ٱلْبَيْتَ ٱلْحَرَامَ يَبْتَغُونَ
Ayet, Mekke’nin fethedilmesinin ardından, geçmişte yaşanan düşmanlıkların Müslümanların saldırganlığa sürüklenmemesi gerektiğini vurgulayarak devam ediyor. ( Müşrikler hicretin 6. yılında umre için Mekke’ye gelen müslümanları engelleyerek şehre sokmamışlar, Kâbe’yi tavaf etmelerine müsaade etmemişlerdi.)
Bu hüküm, Allah’ın evini hacca gitmekle ilgili olarak nazil olmasına rağmen, aslında Müslümanın kin beslememesi, geçmişte yaşanan olayları tekrar yaşamaması ve intikam almaması gerektiği şeklinde genel bir kural olarak kullanılmaktadır.
«وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَ التَّقْوَى وَ لَا تَعَاوَنُوا عَلَى الْإِثْمِ وَ الْعُدْوَانِ»(
Bir sonraki ayette “Eski düşmanlarınızdan ve şimdiki dostlarınızdan intikam almak için el ele vermek yerine, günah ve günahta iş birliği ve dayanışma içinde olmak yerine, iyilik ve takva yolunda birlik içinde el ele vermelisiniz” diyor.
: وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ
Ayetin sonunda önceki hükümleri güçlendirmek için, ilahi takva ile Allah’ın emrine muhalefet etmekten sakınılması gerektiği vurgulanmaktadır.
