
Dindarlığa dayalı iş birliğinin bir örneği, Müslümanlar arasında barış ve uzlaşı sağlama çabasıdır. Allah Hucurat suresi 10. ayetinde şöyle buyuruyor: “Müminler ancak kardeştirler, öyleyse iki kardeşinizin arasını düzeltin, Allah’a itaatsizlikten sakının ki rahmetine mazhar olasınız.”
Kur’an-ı Kerim’de Tevbe Suresi’nde ‘velayet’ ve ‘tevli’ kelimeleri de toplumsal işbirliği ve halkın katılımına değinerek şöyle buyruluyor: “Müminlerin erkekleri de kadınları da birbirlerinin velîleridir; iyiliği teşvik eder, kötülükten alıkoyarlar, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve resulüne itaat ederler. İşte onları Allah merhametiyle kuşatacaktır. Kuşkusuz Allah mutlak güç ve hikmet sahibidir.”
Müminlerin velayeti, onların birbirlerine yardım etmeleri ve destek olmaları anlamına gelir.
Ayetteki teavünün bir başka örneği de sosyal alanda iyiliği emredip kötülüğü yasaklamanın, müminler arasındaki velayet ve dostluğun birinci mihenk taşı olarak sunulmasıdır. İslam açısından, toplum ve bireyin kaderi iç içe geçmiştir ve bu nedenle, toplumun çöküşünü ve çöküşünü önlemek için müminlerin iyiliği emredip kötülükten sakındırmaları gerekir.
Münafıklarda birbirleriyle dostluk ve yardımlaşma içinde olup onlar da ahlaksızlığı teşvik etmeye, kötülüğü emredip iyiliği yasaklamaya ve sadakaları engellemeye odaklanırlar: “Erkeğiyle kadınıyla münafıklar birbirine benzer; kötülüğü özendirip iyiliği engellerler, hayır için harcamaya elleri varmaz. Onlar Allah’ı umursamadılar, O da onları rahmetinden mahrum bıraktı. Gerçek şu ki münafıklar günaha batmış kimselerdir.” (Tevbe:67)
Genel olarak yardımlaşma ve dayanışma ile yapılabilecek pek çok güzel iş vardır ve yardımlaşmaya örnek olarak; hediye vermek, başkalarını sevindirmek, müminin yüzünden üzüntüyü gidermek, mümine yiyecek ve içecek vermek, hasta ziyaretinde bulunmak, ailevi işleri topluca yürütmek gibi yardımlaşmayı iyilik ve takva üzerine yoğunlaştırarak yapılabilecek işler örnek olarak verilebilir.