
Muslimsaroundtheworld adlı internet sitesinin haberine göre, İslamofobiyle mücadelede Müslüman toplulukların rolünü inceleyen ve dünya genelindeki rolünü belgeleyen bir rapor yayınladı.
Bu raporda, Müslüman toplulukların yeni toplumlar inşa etmedeki olumlu rollerini belgesellendirirken toplumun gerçekliği ile etkinliklerinin dengeli bir resmi sunularak İslamofobi olgusuyla mücadelede farklı kıtalardaki Müslüman toplulukların rolünü ele alıyor.
İslamafobi olgusu: Medyadan siyasete
İslamofobinin beş kıtada hızla yayıldığı bir dünyada, Müslüman toplumlar artık kendilerini savunamıyor. Bazı medya kuruluşlarının yarattığı ve siyasi söylemlerle körüklenen Müslümanları karalama amaçlı tekrarlanan saldırılara yanıt veremiyor.
İslam imajı artık yalnızca siyasi söylemler veya haber yayınlarıyla değil, kültürel kurumlar, müzeler, sergiler ve kamusal alanlar tarafından sunulan bütünsel bir anlatı aracılığıyla yaratılıyor. İnsanların günlük hayatta etkileşimde bulunduğu ve farkındalıklarının daha derin ve kalıcı hale geldiği alanlar.

Eylemler göz ardı edildiğinde ve istisnalar büyütüldüğünde
Müslüman olmayan ülkelerin çoğunda, doktorlardan araştırmacılara, mühendislerden girişimcilere, sivil toplum aktivistlerinden üniversite profesörlerine, sanatçılardan sporculara kadar toplumlarına önemli katkılarda bulunmuş Müslümanlar bulunmaktadır.
Ancak günümüz medya ortamı hâlâ bireysel hatalara veya nadir davranışlara odaklanıyor, istisnayı kurala, bireysel olguları kolektif davranışa dönüştürüyor ve böylece büyük başarıları olumsuz anlatıların gürültüsü altında gizliyor.
Kınama bir eksikliği gidermek için yeterli değildir. Aksine, gerçeği yeniden doğrulayan ve Müslümanların toplumdaki rollerine dair gerçekçi, insani ve aydınlatıcı bir tablo sunan yeni pencerelerin yaratılmasını gerektirir.
Müslümanlar neden faaliyetlerini sergileyecek küçük müzeler kurmuyorlar?
Bu fikir basit ve uygulanabilir: İslam merkezlerinin içinde veya yanında, her ülkedeki Müslüman toplulukların hikayesini anlatan ve üyelerinin ve öncülerinin eğitim, sağlık, ekonomi, bilimsel araştırma, sanat, spor ve sosyal hizmetteki rollerini belgelendiren sergi salonları veya küçük müzeler oluşturmak.
Küçük müzeler, ancak büyük bir mesaj taşıyor: Okulların, üniversitelerin, gazetecilerin, yazarların, akademisyenlerin ve nüfuzlu kişilerin Müslümanların gerçek yüzünü son dakika haberlerinin gürültüsünden uzakta, yakından görmelerini sağlayan görsel ve insani bir anlatı sunuyor.

Diğer toplumlardan alınan dersler
Batı’daki Yahudi, Ermeni, Yunan, Ukraynalı ve Japon toplulukları kültürel yumuşak gücün önemini fark ederek tarihlerini koruyan, eylemlerini öne çıkaran ve topluluğu ziyaret etmeye davet eden müzeler ve belgeleme merkezleri kurmuşlardır.
Deneyimler bu müzelerin öğrenciler, gazeteciler ve politikacılar arasında farkındalığın oluşturulması ve kalıp yargıların düzeltilmesi için etkili araçlar olduğunu göstermiştir.
Peki aynı model neden Müslüman topluluklar için geçerli değil? Ve neden bu toplulukların kurumları, yaşadıkları toplumlara olumlu katkılarını gösteren net bir görsel anlatıya sahip değil?

Savunmadan eyleme kadar
Müslüman toplulukların tutumunu savunmadan eyleme geçirmek, anlatıları değiştirmek için gereklidir. Medyanın adil bir tablo sunmasını beklemek yerine, bu topluluklar, sivil katılımı teşvik eden etkileşimli platformlar aracılığıyla gerçek yüzlerini gösterebilirler.
Bu müzeler okullar ve üniversitelerle sürekli iletişim için bir platform haline gelerek şehirlerdeki yıllık kültürel faaliyetlerin bir kısmını sergileyebilir ve böylece Müslümanların kontrol edilen bir azınlık olmaktan ziyade aktif bir bilişsel ve sosyal güç olarak varlığını güçlendirebilir.
Bu davanın açılması bir medya lüksü değil, korku, provokasyon ve yanlış anlamaların bir araya geldiği küresel bir dönemde kültürel ve ahlaki bir zorunluluktur.
Bu girişimleri takip eden, deneyimleri gözlemleyen, uzmanlarla röportajlar yapan ve yeni projeler öneren kalıcı bir basın dosyası oluşturmak, korkuya değil bilgiye, klişelere değil gerçeklere, haksız genellemelere değil diyaloğa dayalı bir farkındalık yaratılmasına yardımcı olacaktır.
Bu rapor, Müslümanların gerçek imajına ilişkin dünya güvenini yeniden tesis etmenin ve Müslümanların yaşadıkları ülkelerin dokusunun ayrılmaz bir parçası olduğunu, bundan faydalandıkları kadar onların ilerlemesine de katkıda bulunduklarını vurgulamanın başlangıcıdır.
4319218