İran Kurân Haber Ajansı İkna’nın İmam Cafer-i Sadık Camiinden elde ettiği habere göre, Şeyh Kerim Uçar, dinin ve onu ilahi bir mesaj olarak getiren peygamberlerin, insanlığa hayat verdiğini açıkladığı Cuma hutbesinde sözlerine şöyle devam etti: Yüce Allah, Kurân-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: Şüphesiz Allah katında din, İslamdır. Bu yüce dine karşı hepimiz Müslüman olarak sorumluyuz. Dinimize karşı sorumluluğumuzu iyi bir şekilde ifa etmek istiyorsak, öncelikle onu çok iyi tanımamız gerekir. İnsan, bilmediklerinin düşmanıdır. Birçoğunun bu yüce dinden kaçmasının asıl sebebi de İslam hakkında yeteri ölçüde bilgisinin olmayışıdır. Dinimizi geniş bir şekilde tanıyacak olursak, ondaki güzellikleri göreceğiz ve ona sımsıkı sarılacağız. Doğal olarak da ona karşı sorumluluk duygumuz artacaktır.
Dini tanımanın, insandaki teslimiyet ruhunu da güçlendireceğini, İmam Ali’den naklettiği bir hadisle belirten Şeyh Kerim Uçar, sözlerini şöyle sürdürdü: İnsan, hiç tanımadığı ve bilmediği bir şeye teslim olur mu?! Her binanın sağlamlığı, onu taşıyan sütunlara bağlı olduğu gibi dinin de sağlamlığı, onun hakkındaki marifet ve bilgiye bağlıdır. Dini bilgi ışığında tanımayanlar şüphelerden, bahanelerden asla kurtulamazlar. İnançlarında sebat gösteremezler.
Hüccet’ül İslam Şeyh Kerim Uçar bu konuda İmam Sadık’tan (a.s) şu hadisi nakletti: Başkalarının sözüyle dine giren, başkalarının sözüyle de o dinden çıkar. Ancak Kurân ve sünnet ışığında dine girmiş olan birini, hiçbir güç yerinden söküp atamaz. Dağlar, taşlar yerinden oynasa bile o, yerinde (inancında) sabit kalır.
Şeyh Kerim Uçar, sözlerinin devamında şu ifadeleri kullandı: Dinini, anne-babasından gördüğü şekli ile ve kulaktan dolma sözlerle öğrenmiş olan kişi, çürük bir ağaçtır; küçük bir fırtınada devrilmeye mahkûmdur.
Şeyh Kerim, ikinci hutbede aynı konuyu takip ederek günümüzdeki İslam dünyasının içinde bulunduğu sıkıntılara temas etti ve şunu ekledi: Bugün bir tarafta, Kurânı iyi bir şekilde tanıyıp amel eden Müslümanların, düşman karşısındaki dimdik duruşlarını müşahede ederken, diğer tarafta da birtakım taassuplara saptanmış, dini doğru bir şekilde anlamamış olanların Irak’ta masum insanları hedef alan ve düşmanın ekmeğine yağ süren tutumlarını görmekteyiz.
