IQNA’nın Dünya Bülteninden aktardığına göre, Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha
zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır. Uzak bir yerlerde, cömert bir reisin
karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise
gidip talebini iletir. Gerçekten de reis herkese istediği kadar toprak veren
cömert biridir. Reis, Pahom'a "sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin
bütün yerler senin fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen
lazım" der. "Yoksa bütün hakkını kaybedersin."
Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye.
Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi
es geçemez. Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış.
Koşar, koşar ama takâti kesilir. Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken,
Pahom'un burnundan kanlar damlamaya başlar. Tam başladığı noktaya yaklaşmışken,
bir anda yığılır yere ve bir daha kalkamaz.
Reis de olanları izlemektedir. Çok kereler şahit
olduğu olay yeniden vuku bulmuştur. Adamlarına bir mezar kazdırır. Pahom'u bu
mezara gömerler.
Reis, Pahom'un mezarının başında durur ve şöyle
der: "Bir insana işte bu kadar toprak yeter!"