IQNA

Çin'de "Camilerin Yıkımı" projesinin detayları

13:14 - May 29, 2019
Haber kodu: 3467195
Tahran, 29 Mayıs 2019 - Sing Yang bölgesindeki camilerin yıkılması ve toplu tutuklamalar, Çin hükümetinin bölgedeki Uygur Müslüman azınlığının kimliğini ortadan kaldırma eylemlerinden biridir.

IQNA'nın Guardian'dan aktardığına göre, 1966'daki Çin Kültür Devrimi'nden sonra Uygur ve Kazak halkları dini ve kültürel kimliklerini biraraya getirmeye çalıştı. Onlar geleneksel ziyaretler ve camilerde dini bayram ve merasimler düzenlemeye ve camileri yeniden yapılandırmaya yeniden başlayarak gücü olanlar Hac için Mekke'ye gitti. Yerel toplulukların ilerlemesiyle daha güzel camiler inşa etmeye başladılar. Bu camiler Uygur Müslüman toplumunun canlı kimliği ve gurur sembolü olarak tanınmaktadır. Ancak tüm bunlar son yıllarda Çin'in politikalarındaki değişik nedeniye tersine döndü.

Buldozer devlet

Gözlemciler, Çin'in  Sing Yang bölgesindeki Müslümanlara yönelik eylemlerini ''buldozer hükümet'' olarak adlandırdılar. Çünkü Çin hükümetinin arka arkaya yıkımları nedeniye nüfus yapısı değişime uğramaktadır. Sing Yang bölgesindeki camiler hatta tarihi Keriya Aitika camii tahrip edildi. Bu eski ve tarihi camiinin yaşı Hutan'ın güney bölgesinde 1237'ye kadar uzanıyor. 1980'lerde ve 1990'larda, yaygın olarak yeniden yapılandırıldı.

Çin'de

2017 yılında Doğu Qumul bölgesine gelen gazeteciler yerel yetkililerden 800 camiden 200'nün viran edildiğini ve 2018 yılında ise diğer 500 camininde yıkılmasının planlandığını duydu. Yerel sakinler, gece boyunca camilerin hiçbir uyarı yapılmadan  tahrip edildiğini söyledi.

Ancak sadece camiler hedef değildir. Bu alanda, insanların izlenmesini kolaylaştırmak için şehirlerin tamamı yeniden tasarlandı. Örneğin Kaşgar şehrinin çok sayıda tarihi ve antik eserleri turizmi canlandırmak için bir girişim iddiasıyla yıkılarak yeniden inşa edildi.

Şehirler üzerinde güçlü kontrol

Aynı halde insanların kültür ve yaşamları bu eylemlerin hedefidir. Sing Yang'da günlük dini faaliyetler yasaktır. İnsanlar aşırılık yanlılarıyla mücadele bahanesiyle kontrol noktaları, yüz tanıma cihazları ve evlerin denetleyiciler tarafından denetlenmesi  olarak rahatsız ediliyor.

Çinli yetkililer, ülkedeki farklı dinlerin tüm takipçilerinin öncelikle Çin Komünist Partisinin kurallarına tabi olması gerektiği konusunda ısrar ediyorlar. Bu bağlamda, Çin makamları, Ramazan ayın hilalinin görünmesi ve camilere minare yapımı dahil olmak üzere dini sembollerin kurulmasına izin vermemektedir. Kiliseleri kapatarak İncilleri toplamakta ve Tibetli çocukların Budist tapınaklarına gitmelerini yasaklayarak ve devlet okullarına nakletmektedir.

Çin'de

Sing Yang'da aşırılık yanlısı belirtiler sigara ve alkol kullanmayı reddetmeyi, TV izlememe ve ülke dışındaki insanlarla iletişim kurmayı içerir. Bunları yapanlar, son birkaç yıl boyunca bölge genelinde inşa edilen gözaltı kamplarından birine gönderiliyor. Bu kamplar gizli ve belirsizdir, ancak sağlam kanıtlar bir milyondan fazla Uygur ve Kazak Müslümanının orada hapsedildiğini gösteriyor. Mahkumlar, Çin hükümeti tarafından şiddete, sistematik işkenceye maruz kalmaktadır.

Çin hükümeti, uluslararası toplumu bu kampların meslek ve mesleki eğitim sağlamak için tasarlandıkları ve aşırılıkçılığın kökünün kazınması  için gerekli olduğu konusunda ikna etmek için çok fazla tanıtım yaptı. Bu kamplarda tutuklananların çoğu ortadan kayboldu. Tutuklananlar arasında akademisyenler, kültürel aktivistler, sanatçılar ve şairler tıpkı tahrip edilen camiler gibi Uygur Müslümanlarının kimliğini ve gururunu simgeleyemekte idiler. Bu elitist kültürel insanların ortadan kaldırması, Stalin'in 1930'lardaki suikastlarını hatırlattı.

Kültürel ve dini ayrımcılık

Öte yandan Uygur dilinin kullanımına kısıtlama, Çince derslerin zorunluluğu kavimler arasında izdivacın teşvik edilmesi dahil olmak üzere kültürel, dini ve kimlik ayrımcılığı görülmektedir. Çin hükümetinin bu eylemleri şiddet içeren aşırılıkçılığa bir tepki değildir. Belki bu bir toplumun bütün kültürünü ortadan kaldırmak ve korku içindeki insanları hedef alarak koordineli bir mücadeledir. Çin hükümeti, Batı'nın aşırılıkçılık ve terörizmle mücadelesini baskıcı önlemleri için bir bahane haline getirdi.

Müslüman ülkeler Çin ipek yolu ekonomik kuşağına bağlı olduğundan bu eylemleri kınayamadı. Hatta bazıları bu eylemleri destekledi. Batı ülkeleride bu konuda parlak bir tutum sergileyemedi.  Halihazırda işkence ve eziyetin İslam düşmanlığı eylemleri olarak incelenmesi için daha fazla desteğe ihtiyaç duyulmaktadır.

3807958

Etiketler: İkna ، kura ، haber ، Çin ، baskı ، müslüman ، iqna
captcha