IQNA

Dünyanın tanınmayan Kur’ani şeyhi;

Fransa’da eczacılık eğitiminden Kur’an tercümesine kadar uzanan yol

13:47 - June 30, 2021
Haber kodu: 3473377
Salahaddin Kişrid, Fransız üniversitelerinde akademik eğitim almış, Kur'an-ı Kerim'i Fransızcaya çeviren Tunuslu bir tercümandır. Fransızca konuşulan ülke ve bölgelerde İslam'ı sevenler için bir ışık olması için birkaç Kur’an ve İslami kitapları Fransızca'ya çevirdi.

IQNA’nın raporuna göre, diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Fransa'da da Kur’an tercümesi bu ülkelerde toplumsal değişimlere ve Şarkiyat çalışmalarının gelişmesine konu olmuştur. Bu nedenle, üç ayrı döneme ayrılabilir: Fransızların hala ortaçağ dini önyargılarından etkilendiği dönem, Oryantalizm dönemi ve Yeni Çağ.

Bu çevirilerden ilki 1647'de yayınlanan "Andrew Doriye" aitti. Yayınlandı ve daha sonra İtalyanlar, İngilizler, Almanlar ve diğerleri tarafından uyarlandı. Fransız oryantalist Claude Savari de 1783'te Kur’an'ın bir çevirisini sunmuş ve bu, Doriye’nin çevirisine kıyasla büyük ilerleme olduğunu göstermektedir.

Kur’an'ı Fransızca'ya çevirenlerden biri de Tunuslu eczacı Salahaddin Keşrid'dir. Daha çok Kur’an ayetlerinin tefsiri gibi bir tercüme bırakmıştır. "alaraby.co.uk" haberine göre, Salahaddin Keşrid, 1924 yılında Tunus'un Kahire şehrinde alim bir ailede dünyaya geldi ve 2012 yılında öldü. Fransız tıp okulları ve laboratuvarlarında eğitim gördü ve Fransızca öğrendi. Fransızcayı iyi bilmesine rağmen Arap kültürünün kökünün kazınmasına yönelik projelere karşı çıkarak, İslam'ın modernite ile ilişkilendirildiğine inanmış ve bu bağlamda "İslam'ın Gerçek Yüzü" ve "İslam Şehri'nin Temel ve Esasları" adlı iki kitap yazdı.

Kuran'ın farklı cüzlerinin tercümesinin Cevher el-İslam’da yayınlanması

Zeytune alimlerinden Şeyh Habib Al-Mustavi, Batılılığa karşı çıkmak için hem Arapça hem de İngilizce olarak " Cevher el-İslam " dergisini çıkardığında ondan Kur’an'ın bazı bölümlerini Fransızcaya tercüme etmesini ve dergiye vermesini istedi. Şeyh Kişrid kabul etti ve beş yıl eczacı olarak çalıştı, 1982'de Beyrut'ta Tunuslu bir yayıncı olan Dar al-Garb al-Islami tarafından yayınlanana kadar tüm Kur’an'ı tercüme etti.

Fransa’da eczacılık eğitiminden  Kur’an tercümesine kadar uzanan yol

Bu çeviri, Fransa ve Belçika Müslümanları ile Fransızca konuşulan Afrika bölgelerinde çok popüler oldu ve birçok kez yeniden basıldı. Bu çalışmanın özelliği Kur'an'ın anlamlarını kolaylaştırmasıydı, özellikle de Kişrid, çevirisinin muhatablarının çoğunlukla Müslüman olduğunu biliyordu. Bu yüzden onlara, Fransızca Reggie Blascher gibi Doğu çevirilerinin sorunlu kombinasyonlarından uzak, basit ve akıcı bir eser sundu. Diğer çeviriler karmaşıklığından dolayı Fransızların bile anlayamadığı tercümelerdi.

Selahaddin Kişrid'in çevirisinin başlığı "Çevrilemeyen Bir Metnin Objektif (Tematik) Yorumu Üzerine Bir Pencere; Kur’an-ı Kerim "; bu uzun başlıkla eserini yazma amacını ifade etmek ister gibiydi. Kişrid, Kur'an'ın  bazı özelliklerinden dolayı örneğin kelimenin melodisi ve ritmi, Rabbani ve anlaşılmaz anlamı üzerinde ısrar etmiştir. Çevirinin tematik başlığı aynı zamanda bazı Avrupalıların Kur’an'ı çevirirken yaptıkları önyargı, çarpıtma ve hataların bir eleştirisiydi ve bu eleştiri Andre Shuraki'nin çevirisiyle en yüksek seviyeye ulaştı.

Tercümenin girişinde müellifin amacı anlatılmakta ve şöyle belirtilmektedir: Bu eser, derin bir şaşkınlık içinde olan tüm insanlık için kurtarıcı bir hediyedir. İnsan ait olduğu şeyi bulsun. Ayrıca Kur’an'ın eski Fransızca tercümelerinin tarihini de ele alır.

Fransa’da eczacılık eğitiminden  Kur’an tercümesine kadar uzanan yol

 Vahiy Kelamı mucizevi olduğu için Müslümanların bu yola girmekten çekindiklerine işaret eder. Bu görüşe cevaben Kişrid, Arap-Müslümanların (Arap ve Müslüman halk) bu önemli sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini çünkü Kur’an'ın inceliklerini duygusal olarak anlamaya onlardan daha layık kimse yoktur. Ancak aralarında Kur’an'ın anlamını anlayanlar da vardır.

Selahaddin Kişrid'in eserleri Kur'an tercümesi ile sınırlı değildir.

Kişrid’in Kur’an tercümesinin olumlu karşılanması

Arap dünyasının analistlerinden Muhammed Salahaddin el-Mustavi, "mestaoui.com" haber sitesinde yer alan bir yazıda Salahaddin al-Kişrid'in çevirisinin özelliklerinden şöyle bahsetti: Bu çeviri geçen yüzyılın seksenli yılların başında çok popülerdi ve Kur’an'a çok dikkat çekti ve bu alanda öncülerden biriydi.

Selahaddin, yüksek tahsil ve araştırma kabiliyetinden dolayı İslam toplumlarında ve çevrelerinde büyük ilgi görmüş ve bu nedenle özellikle Fransa, Cezayir, Madagaskar ve Reunion Adaları (Karayipler ve Hint Okyanusu'ndaki Fransız Adaları) çeşitli toplantı ve seminerlere davet edilmiştir.

Selahaddin Kişrid, yaşadığı dönemde mestaoui.com'a yaptığı açıklamada, "Yeni bilimler Kur’an ayetlerini ve Hadisleri daha iyi anlamaya yardımcı olabilir mi?" sorusuna cevaben ‘’ Cenâb-ı Hak, kâinatı ve etrafındaki mahlûkatı anlaması için insana akıl ve duyular vermiştir bu arada, insanın zayıflığı nedeniyle evrenin bir kısmı bilinmiyor. Böylece insanın işitme, görme ve koku alma duyusu, hayvanlardan daha fazla olmakla birlikte, yine de sınırlıdır ve ne kadar bilirsek Kur’an ayetlerini ve Peygamberimizin hadislerini o kadar iyi anlarız.’’ demişti.

Kur’an'ın bilimsel içeriğinin doğruluğunu kanıtlayacak bir örnek

Yeni bilimsel keşiflerin Kur’an'ın bilimsel içeriğine uygun olduğunu göstermek için bir örnek vermesi istendiğinde şöyle söyledi: Mesela ben okulda yıldızların güneşin etrafında döndüğünü ve güneşin sabit olduğunu öğrendim. Yasin sûresinin 38. ayetini (Güneşte kendine mahsus bir yörünge etrafında akıp gidiyor) okuduğumda utandım ve pişman oldum ve keşke Kur’an bunu söylemeseydi dedim. Ama yavaş yavaş yeni keşifler geldi ve güneşin ve tüm güneş sisteminin aynı yörüngede hareket ettiğini ve galaksimizin uzayda hareket eden milyonlarca galaksiden biri olduğunu kanıtladı. İşte bu şekilde utanç ve mahcubiyet duygusu gurur ve güvene dönüştü.

Selahaddin, "Bu çağa Kur’an'ın bilimsel mucizeleri çağı denebilir mi?" sorusuna yanıt olarak şu açıklamayı getirdi: Bilimin en yüksek ilerlemeye ulaştığı bu çağda, açıkça bu ayetin anlamı şudur: Allah, yaratılmış dünyadaki ilahi ayetlerden şüphe edenlere hakikatı gösterecek ve Hak onlara aşikar olacaktır. İlim ve araştırma alanındaki ünlü şahsiyetlerin kendiliğinden İslam'a geçtiğini ve bu dinin en sadık müntesiplerinden biri haline geldiklerini de hatırlatır.

Salahaddin Kur’an ve İslami kitapları Fransızcaya çevirmesindeki motivasyonu hakkında şu açıklamada bulundu: Arapça konuşan ilahiyatçılar, Müslüman dünya nüfusunun sadece yüzde 10'unu oluşturuyor. Dindar, Kur’an ve hadislerin anlamlarını anlamaya hevesli yüz milyonlarca Müslüman var. Ama Arapça ve bu dilin detaylarını bilmiyorlar, öte yandan İngilizce ve Fransızca uluslararası dillerdir. Bu nedenle Kur’an'ın bu dillerde güvenilir ve sağlam tercümeleri sağlanmalıdır. Hem Müslüman hem de Müslüman olmayan Fransızca konuşan insanlar için bu yönde çaba sarf ettim ve kitaplarımın Hint Okyanusu çevresindeki adaların ve hatta Madagaskar adasının insanları arasında Fransızca popüler olduğunu gördüm. İslam'ın Gerçek Yüzü kitabı Fransa, Tunus ve Kuveyt'te birçok kez yayınlandı ve hatta birçok Avrupalı ​​onu okuduktan sonra İslam'a geçti.

3980411

captcha