11 Eylül, İslamofobi ve barış sadece bir iddiaydı
IQNA’nın raporuna göre, 11 Eylül 2001, olayları ve etkileri dünyanın farklı yerlerindeki çeşitli denklemleri sonsuza dek değiştiren, çağdaş çağın tarihi günlerinden biri olarak kabul edilebilir.
İkinci Dünya Savaşı'nda Japonların Pearl Harbor'a saldırısı ve 1995 Oklahoma City Federal Binası bombalaması ile karşılaştırılabilecek olan bu terörist saldırının Birleşik Devletler'in kalbindeki etkisinin ölçeği o kadar geniş ve derindir ki, Siyasi arenada ülkeler uluslararası siyaset, güvenlik ve savunma konuları ve sosyal politika haline geldi.
11 Eylül, Pearl Harbor'dan bu yana ilk kez Amerikan topraklarının yabancılar tarafından işgal edildiği gündü. Bir bakıma, terörizm ve faillerinin, belki de hükümetlerinin politikalarının sonuçlarıyla en az bağlantısı olan, kilometrelerce uzaktaki ülkelerdeki vatandaşlara yönelik suikast ve yıldırma gerçekleştirebileceklerini gösterdi.
Ancak 11 Eylül olayları Ortadoğu'yu dünyanın herhangi bir yerinden daha fazla etkiledi. Bu olaydan sonra ABD ordusu ve müttefikleri, teröre karşı savaş ve El Kaide'nin ortadan kaldırılması bahanesiyle Afganistan'ı ve ardından Irak'ı işgal etti.
Taliban Afganistan'da iktidardan ve Irak'ta Saddam Hüseyin'in hükümetini devirmiş olsa da, dünya Irak'ta IŞİD gibi gruplarla yeni bir terörizm biçimine tanık oldu ve şimdi, 20 yıl sonra, Taliban yeniden iktidara geldi. Bugün, bu olayın yirminci yıldönümünde, sonrasına bir göz atacağız:
ABD'nin Afganistan'daki hatası
11 Eylül'den yirmi yıl sonra ABD medyasına ve kamuoyuna baktığımızda, 11 Eylül'den sonraki ilk günlerin aksine, terörizme karşı mücadelede George W. Bush yönetimine yönelik güçlü bir vatansever sloganlar ve destek atmosferi olduğu günlerden sonra bu ülkenin insanları, son yirmi yılda Afganistan ve Irak'ta ortaya çıkan hedefler ve harcamalardan giderek daha fazla hüsrana uğruyor.
ABD birliklerinin Afganistan'dan aceleyle çekilmesi, ABD dış politikası ve ABD'nin dünyadaki konumu hakkında soruları gündeme getirdi. Ancak Pew Araştırma Enstitüsü'ne göre, insanların misyonla ilgili ilk yargıları net: Biden yönetiminin davranışını eleştirseler de çoğunluk Afganistan'dan ayrılma kararını onaylıyor. Ancak Pew Araştırma Merkezi tarafından yapılan yeni bir anket, Amerikalı yetişkinlerin yüzde 69'unun ABD'nin Afganistan'daki hedeflerine büyük ölçüde ulaşamadığını söylediğini gösteriyor.
Afganistan'daki savaşa destek birkaç yıl boyunca yüksek düzeyde devam etti. 2002 yılının başlarında, savaşın başlamasından birkaç ay sonra yapılan bir ankette, Amerikalıların %83'ü ABD'nin Afganistan'daki Taliban ve El Kaide'ye karşı askeri operasyonlarını onayladıklarını söyledi. 2006'da, ABD'nin Afganistan'ı işgalinden birkaç yıl sonra, yetişkinlerin yüzde 69'u ABD'nin Afganistan'da askeri güç kullanma konusunda doğru kararı verdiğini söyledi. On kişiden sadece ikisi kararın yanlış olduğunu söyledi.
Ancak çatışma devam ederken, bu destek, önce Bush başkanlığında, ardından Obama yönetiminde sarsıldı ve çok sayıda Amerikalı, ABD birliklerinin Afganistan'dan çekilmesini kabul etti. Obama'nın başkanlığının ilk yılı Haziran 2009'da Amerikalıların yüzde 38'i Amerikan birliklerinin Afganistan'ı bir an önce terk etmesi gerektiğini söyledi.
El Kaide lideri Usame bin Ladin'in öldürülmesinden bir ay sonra, ilk kez Amerikalıların çoğu (yüzde 56) ABD askerlerinin bir an önce eve gönderilmesi gerektiğini söylerken, Amerikalıların yüzde 39'u istikrar sürecini destekledi
On yıl sonra, Afganistan'daki ABD birliklerine verilen destek, üç başkanın (Obama, Donald Trump ve Joe Biden) önderliğinde yavaş yavaş azaldı. Bu arada, çatışmanın başlangıcında yaygın olan Afganistan'da güç kullanma kararına kamuoyu desteği azaldı. Bugün, ABD birliklerinin Afganistan'dan çalkantılı bir şekilde çekilmesinden sonra, yetişkinlerin çoğunluğu (%54) askerlerini ülkeden çekme kararının doğru olduğunu, %42'si ise bunun yanlış bir karar olduğunu söylüyor.
İslamofobi; 11 Eylül’ün meyvesi
ABD Başkanı George W. Bush, 11 Eylül'ün ardından Washington İslam Merkezi'nde ABD'de Müslümanlara karşı olası bir tepki hakkında şu konuşmayı yaptı. "İslam barıştır." Kısa bir süre için, Amerikalıların büyük bir bölümü kabul etti. 2001 yılının Kasım ayında, ABD'li yetişkinlerin yüzde 59'u Amerikalı Müslümanlar hakkında olumlu görüşe sahipti. Bu oran Mart 2001'de yüzde 45'ti. Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasındaki bu fikir birliği neredeyse aynı düzeydeydi.
Ancak bu durum uzun sürmedi. Eylül 2001'de yapılan bir ankette, yetişkinlerin yüzde 28'i Orta Doğu'daki insanlara karşı daha şüpheci olduklarını söyledi ve bir yıl sonra bu rakam yüzde 36'ya yükseldi.
Cumhuriyetçiler giderek Müslümanları ve İslam'ı şiddetle ilişkilendirdiler. 2002'de, Cumhuriyetçilerin yüzde 32'si ve Demokratların yüzde 23'ü dahil olmak üzere Amerikalıların yalnızca dörtte biri, İslam'ın diğer herhangi bir dinden daha fazla şiddeti teşvik ettiğine inanıyordu.
Cumhuriyetçiler giderek Müslümanları ve İslam'ı şiddetle ilişkilendirdiler. 2002'de, Cumhuriyetçilerin yüzde 32'si ve Demokratların yüzde 23'ü dahil olmak üzere Amerikalıların yalnızca dörtte biri, İslam'ın diğer herhangi bir dinden daha fazla şiddeti teşvik ettiğine inanıyordu.
Ancak birkaç yıl sonra çoğu Cumhuriyetçi ve Cumhuriyetçi, İslam'ın diğer dinlerden daha şiddetli olduğunu söyledi. Ağustos 2021'de yapılan bir ankete göre, bugün Cumhuriyetçilerin %72'si bu görüşe sahip.
Demokratlar sürekli olarak İslam'ı şiddete Cumhuriyetçilerden daha az bağladılar. Son ankette Demokratların yüzde 32'si öyle diyor. Bununla birlikte, Demokratlar bugün hala son yıllara göre daha fazlasını söylüyor: 2019'da Demokratların yüzde 28'i İslam'ın inananları arasında şiddeti teşvik etme olasılığının diğer dinlerden daha fazla olduğunu söyledi.
Sadece bir iddia olan bir barış
ABD'nin Irak ve Afganistan'dan çekilmesinin doğruluğu ya da yanlışlığı hakkında yapılan çeşitli açıklamalara rağmen, hemen hemen tüm analistler arasında açık olan bir şey var ki, o da ABD'nin Afganistan ve Irak'taki askeri varlığının barışa ya da demokrasiye yol açmadığıdır.
Afganistan'da Taliban'ın yeniden ortaya çıkması büyük ölçüde ülkedeki yozlaşmış ve büyük ölçüde kukla hükümetten kaynaklandı ve ABD ordusunun bu ülkedeki 20 yıllık askeri varlığı sadece Afganistan'a barış ve huzur getirmedi, aynı zamanda hükümet yolsuzluğu ve Sonunda, Taliban Afgan halkı için güç kazandı. Aslında 11 Eylül'den 21 yıl sonra değişen tek şey ABD'nin bölgedeki varlığına bakış açısı ve ABD ordusunun barış ve demokrasinin habercisi olduğu inancının ortadan kalkması oldu.
3996388
En çok konuşulan başlıklar 