IQNA

Tunus Üniversitesi Profesörü:

Peygamberin yaşamını çarpıtmak, tahakküm sisteminin stratejik komplolarından biridir

13:21 - April 19, 2022
Haber kodu: 3475960
Abdülkerim Şebli, Peygamber geleneğinin tahrif edilmesini hakimiyet sisteminin stratejik bir komplosu olarak değerlendirdi ve şöyle dedi: İstikbar sistemin bu eylemi, peygamberlik risaletinin devamını engellemeye çalışan Kureyş'in İslam'ın başlangıcındaki eyleminin bir devamıdır.

29. Uluslararası Kur’an Sergisi Uluslararası Komitesi'nin özel oturumlarının "Kur'an otoritesinin gölgesinde Rahmet Peygamberi (s.a.v)'nin Biyografisinde Kapsamlılık" toplantısı, 18 Nisan'da İmam Humeyni'nin ibadet salonunda sanal olarak gerçekleştirildi.

Tunus Üniversitesi'nde profesör olan Abdülkerim Şebli, toplantının ilk konuşmacısı oldu ve şunları vurguladı:  Peygamber (s.a.v.) herkesin inandığı büyük bir şahsiyettir ve Allah Resûlü'nün (s.a.v.) büyük şahsiyeti bütün Müslümanlarda ve Oryantalistlerde müşterektir. Kur’an'a uymayan birçok yalan rivayet olmasına rağmen. Peygamber (s.a.v.) ilahi ve rabbani sıfatlara sahipken, hakimiyet sistemi bu değerli geleneği bozmaya çalışmaktadır.

Abdülkerim Şebli, Peygamber Efendimizin (s.a.v) büyük şahsiyetini sansürlemenin tahakküm sisteminin ana komplolarından biri olduğuna işaret ederek, dedi ki: Günümüzde küresel istikbar şimdiki zamanda Hz. Peygamber'in (s.a.v) misyonunu ve karakterini çarpıtmak için mümkün olan her yolu kullanıyor. Ben yirmi yıldır Resûlullah (s.a.v.)'in biyografisini araştırıyorum ve aslında şunu söylemeliyim ki Peygamber'in biyografisi, derlemedeki gecikmeden dolayı problemler yaşarken, İslam düşmanları bazı şeyleri abartmaya çalışırlar. Peygamber (s.a.v.)'in hayatındaki sorunlar, ancak peygamberlik misyonu bu eksikliklerden daha açıktır.

Tunuslu üniversite profesörü, Kureyş'in suçlamalarına değinerek ‘’ Bu suçlamalar bugün İslam düşmanları tarafından yayılmakta olup, bu asılsız rivayetler, İslam'ın ilk zamanlarında Rasûlullah (s.a.v.)'in ahlâkını yok etmeye çalışan Kureyşlilerin kibirli kıskançlığının bir sonucudur. Diğer bir nokta ise, oryantalistlerin Resûlullah (s.a.v.)'in hayatına karşı yönelttikleri suçlamaların birçoğu Kur’an'ın Peygamberimiz (s.a.v)'in hayatının önemli ve canlı bir kaynağı olduğu görüşüyle ​​çelişmektedir.

Tunuslu düşünür, Peygamberimiz (s.a.v)'in yaşadığı dönemdeki maddi baskı ve kuşatmalara değinerek Kureyş'in kibirli politikaları tarih boyunca, özellikle de çağdaş dönemde tekrarlandığını ifade etti.

Son olarak Abdülkerim Şebli, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) ahlâk ve kişilik özelliklerinin dünyaya öğretilmesinin gerekliliğini vurgulamıştır.

Toplantının ikinci konuşmacısı Tahran Üniversitesi Kur’an Bilimleri Profesörü Abulfazl Hoşmaneş oldu. İslam Peygamberi'nin karakterini taklit etmenin gerekliliğini vurguladı.

Hoşmeneş ayrıca, ilahi merhametin tüm niteliklerinin İslam Peygamberi'nde cisimleştiğine dikkat çekerek şunları söyledi: Rahman, dünyadaki zahiri merhameti içerir, ancak Rahim, Yüce Allah'ın ve Allah'ın kulları ve salih kullarının özel niteliklerinden biridir ve bu, Peygamber'in (s.a.v) karakterine yansımıştır. İsra Suresi'nde "Allah'ın en büyük hikmeti, yani tevhid inancını Resulullah'a (s.a.v.) verdiği bildirilmektedir. Bu sûrede ahde bağlılık, ticarette adalet gibi hususlar da hikmet sayılmaktadır. İnsanoğlunun bugün, İyilik Peygamberi karakterini yeniden okuması gerekiyor.

Kur’anın otoristesine rucunun zarureti

Hem yüz yüze hem de sanal yöntemlerle gerçekleştirilen "Kur'an otoritesinin gölgesinde Rahmet Peygamberi (s.a.v)'nin Biyografisinde Kapsamlılık" konulu uluslararası konferansın üçüncü konuşmacısı Cezayirli Kur’an müfessiri ve araştırmacısı Nureddin Ebu el-Hiyyah, Kur’ana rucu ederek  Peygamber'in (s.a.v) karakterini anlamanın gerekliliğini vurguladı.

Enam suresi 162 ayetinde şöyle buyruluyor:

قُلْ اِنَّ صَلَاتٖي وَنُسُكٖي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتٖي لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمٖينَۙ 

De ki benim namazım hertürlü ibadetim, hayatım ve ölümüm hepsi alemlerin Rabbi olan Allah içindir.

Resûlullah (s.a.v.)'in hayatını araştırmak için Kur’an'ın yetkisine başvurmanın gerekliliğine işaret ederek, "Resulullah (s.a.v.) hakkında bir anlayışa sahip olmadıkça, bizim de bir anlayışımız olmayacaktır.  Hidayet tüm insanları kapsar ve Allah'ın Elçisi (s.a.v) tüm insanlığın peygamberidir. İnsanlık bugün ahlak alanında bir krizle karşı karşıyadır ve bu krizden çıkmak için en güzel örnek Resûlullah'ın ahlakını izlemektir.

Bu Kur’an müfessiri şu sonuca varmıştır: İslam Peygamberi hakkında Kur’an'ın açık metnine aykırı yorumlar yapan bazı aydınlar vardır. Dolayısıyla Resûlullah (s.a.v.)'in hayatını araştırmak için Kur’an'ın otoritesine başvurmalı ve Kur’an'ın aynasında Peygamberimiz (s.a.v)'i bulmalıyız.

Peygamber Efendimizin yaşamında dürüstlük ve doğruluğun vücut bulmuş hali

Toplantının diğer konuşmacılarından biri de üniversite öğretim görevlisi Mahnaz Etezadi , ‘’Kur'an-ı Kerim'deki Örnek Kadın" konulu konuşmasında şöyle söyledi: Kur’an-ı Kerim'in kadınlara sunduğu model, İslam öncesi dönemdeki ve günümüz Batı toplumundaki kadın imajından çok farklıdır. Kur'an-ı Kerim'de fiziki tasvirler çok azdır ve vahiy kelimesinde "Hür'ül-Ain" (cennet kadınları) zikredildiğinde bile, Kur'an-ı Kerim bu konuya çok kısa değinir, önce Cennet'e atıfta bulunur. Sonra da Cennette kadın meselesine gelir. Kur'an-ı Kerim birçok tasvir için mecazlar ve tabirler kullanmıştır.,

Kur'an-ı Kerim, sıfatları ifade ederken daha çok manevî sıfatlar üzerinde durur ve Resûl-i Ekrem (s.a.v)'in manevî güzelliğinin Kur'an'da ifade edilmesi, üzerinde durulması gereken çok önemli bir husustur.

Doğruluk, Resûlullah'ın da en belirgin özelliklerinden biridir ve İslam Peygamberi'nin hayatı, dürüstlük ve doğruluğun vücut bulmuş halidir.

Toplantının son konuşmacısı İslam Azad Üniversitesi'nde profesör olan Alireza Şomali oldu. Ra’d suresi 28 ayetine değindi. Şöyle buyrulmakta:

اَلَّذٖينَ اٰمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللّٰهِؕ اَلَا بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُؕ

Bunlar, iman edenler ve Allah’ı zikrederek gönülleri huzura kavuşanlardır. Bilesiniz ki gönüller ancak Allah’ı zikrederek huzura kavuşur.

Kur'an-ı Kerim'in insanlara aşamalı olarak öğretilmesi bağlamında, Kur'an-ı Kerim'in tedricen indirilmesi gibi, eğitimin tedrici doğasına ve onları anlama ve kabul etme gücüne de dikkat etmeliyiz.

Birinci mertebede olan bir kimsenin İslam'ın ve Kur’an'ın bütün hükümlerini öğrenmesi beklenemez. Tıpkı bir çocuğun tüm bilimleri kısa sürede öğrenmesi beklenemeyeceği gibi. Kur’an'ın Rasûlullah (s.a.v.)'in ümmetine kademeli olarak nazil olması, insanların Kur’an'ın öğretilerini bir kez kabul edemediklerini göstermektedir. Peygamber (s.a.v.) açısından insan yetiştirmek de bu kademeli şekilde düşünülebilir. Herkesin özel bir kapasitesi vardır ve eğitimin kademeli doğasını Kur’an'ın kademeli vahy yönteminden anlıyoruz.

40506444

captcha