IQNA

İmam Hüseyin'in (a.s) 'bitmemiş Haccı' fıkıh açısından incelendi

16:15 - July 30, 2022
Haber kodu: 3476902
İmam Hüseyin'in (a.s) kıyamıyla ilgili fıkhî konulardan biri de onun bitmemiş hac ziyaretidir. İmam Hüseyin (a.s) Mekke'de bulunuyordu, ancak Hacc'ın ortasında Kufe'ye doğru yola çıkarak Aşura kıyamı gerçekleşti.

İranlı düşünür Muhammed Suruş Mahlati, İmam Hüseyin'in (a.s) son Haccı hakkında yapılan araştırmaya dikkat çekerek bu konuyu fıkıhî açıdan incelemiştir:

"Bitmemiş Hac", İmam Hüseyin'in (a.s) Kerbela olayından önceki son haccıdır. Bazı tarihi rivayetlere göre İmam Hüseyin (a.s) Yezid ibn Muaviye'nin adamları tarafından tutuklanmamak için Haccı yarım bırakmıştır. "İmam haccını yarıda bırakıp gitti" sözü fıkhî olarak doğru değildir, çünkü hac Mekke'de ihram bağlama ve Arafat'ta bulunmayla yani Zilhiccenin dokuzuncu gecesiyle başlar, oysaki İmam Hüseyin (a.s) Zilhicce'nin sekizinci gününde Mekke'den ayrılmıştı. Demek ki o hazret, hac amellerine başlamamıştı ve dolayısıyla da amelleri yarıda bırakmamış oldu. Elbette, İmam Hüseyin (a.s) Mekke'ye geldikten sonra umre-i müfrede yapmıştır, umre de hac amellerine giriş olarak kabul edilmez.

İmam Hüseyin (a.s) Şaban ayının başında Mekke’ye geldi ve Terviye gününe kadar Mekke'de kaldı. Bu konuda araştırılması gereken ilk fıkhî mesele, imam'ın hac için Muhrim olup daha sonra Temettu'yu umreye çevirip çevirmediğidir. İmam Sadık'tan (a.s) rivayet edildiğine göre, İmam Hüseyin (a.s) Temettu için değil umre için Muhrim oldu ve daha sonra Terviye günü Irak'a gitti. Zilhicce ayında  temettu yapmak istemeyen kimse umre yapabilir.

Fakat fıkıh açısından incelenen ikinci mesele şudur ki, İmam (a.s) Mekke'ye gittiğinde, bazı kimseler ona Mekke'de kalmasını önerdiler çünkü Mekke İmam için daha güvenli bir yerdi, ancak İmam Hüseyin (a.s.) Kabe'nin korunması gerektiğini söyledi. Ama mesele şu ki, İmam'ın hürmeti mi daha önemli, yoksa Kabe'ninki mi?

Allah bu evi güvenli bir yer yaptı ve onu güvende tutmaktan biz sorumluyuz. Oradaki güvenliğin bozulmaması için hakkımızdan vazgeçmeliyiz. İki tür güvenlik vardır: Varoluşsal (tekvinî) güvenlik ve Teşrii güvenlik; Yani kanun koyma. Bu, Allahü Teâlâ'nın ve peygamberlerinin, insan hayâtının maddî ve mânevî bütün yönlerine dâir emir ve yasaklar koymasıdır. Kur'an ayetleri teşrii güvenlikten bahseder. Yani orada kan dökülemez değil, orada kan dökülmüşte olabilir, ama bu bir teşrii hükmüdür. Mekke güvenli bir evdir ve çatışma ve kan dökme yeri olmamalıdır. İmam Hüseyin (a.s) bu düzeni korumak için Mekke'den hareket eder. İmam (a.s), Mekke'nin kutsallığını ihlal eden herhangi bir şeyi önlemek için ayrılacağını söyler.

İmam Hüseyin (a.s) Mekke'den ayrılarak Mekke’nin güvenliğini ve kutsallığını korur. Bir rivayette, İmam’ın (a.s) o sabah Mekke'den ayrılmak istediği gece, Muhammed bin Hanife'nin İmam'a gelip şöyle dediği rivayet edilir: Neden Kufe’ye gitmek istiyorsun? Babana ve kardeşine de böyle davranan Kufe’ye. Burada Mekke'de kal, onurlu bir hayatın var ve saygı görüyorsun. İmam Hüseyin (a.s) ona cevaben şöyle dedi: "Yezid'in adamlarının bana suikast düzenlemeyi planladıklarından ve Harem’de (Mekke'nin kutsallığı) kan dökülmesinden endişeleniyorum. Buna katkıda bulunmamalıyım, adaletsiz olmalarına rağmen engellemeliyim."

İmam (a.s) dinin esası kalsın diye kurban edilir. İmam'ın (a.s) kendini korumak için bütün bunları feda etmesi için bir sebep yoktur.

3747199

Etiketler: hac ، İmam hüseyin ، kerbela ، aşura ، kabe ، mukaddes mekan
captcha